Gamze Geçer-Gaziemir'in Emrez ve Aktepe mahalleleri ile Karabağlar'ın Aydın mahallesi arasında bulunan eski bir kurşun fabrikası bahçesinde 2007'de radyoaktif atıkların gömülü olduğu ortaya çıktı ve bu durum, kamuoyunda 'İzmir'in Çernobili' olarak tanımlandı. O dönem geniş yankı bulan ve tartışma konusu olan atıkların bertarafı için çalışmaların başlatıldığı açıklandıysa da, bugüne kadar herhangi bir ilerleme sağlanamadı.

Mahalle Muhtarı Ramazan Arslanalp,1992 yılında Emrez mahallesine geldiğini, mahallenin ortasında yerleşim birimi içerisinde Aslan Avcı Kurşun fabrikasıyla karşılaştığını söyledi. 25 yıl kurşun fabrikası ile mücadele ettikten sonra şimdi de arazisinde bulunan radyoaktifler için uğraştıklarını söyleyen Arslanalp, fabrikanın dibinde 1000'e yakın öğrencisi olan Mustafa Kemal Paşa Ortaokulu olduğunu belirterek, radyoaktif atıkların günden güne tehlikeli bir hal aldığını vurguladı.

'Basiretsizlik ve ciddiyetsizlikle karşı karşıyayız'

Ege Çevre ve Kültür Platformu (EGEÇEP) ve mahalle sakinlerinin vekili olarak davalar açan Avukat Arif Ali Cangı, konu hakkında alanda yapılması gereken çalışmaların yıllar geçmesine rağmen hala başlamadığını belirterek, 'Basiretsizlik ve ciddiyetsizlikle karşı karşıyayız. Türkiye Atom Enerjisi Kurumu, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve İzmir Valiliği'nin görevlerini yapmadıkları bir kez daha ortaya çıktı. Bölgede yaşayan insanların ve İzmirlilerin sağlığını tehdit eden radyoaktif bulaşıklı tehlikeli atıkların temizlenmesi işi atık sahiplerinin ticari kaygılarına terk edilmiş durumda' ifadelerini kullandı.
Radyoaktif atıkların varlığının 2007 yılında tespit edildiğini anımsatan Arif Ali Cangı, buna rağmen 11 yıldan beri hiçbir şey yapılmadığını, İzmirlilerin sağlığının umursanmadığını söyledi. Ortada açık bir görevi ihmal suçu olduğunu ileri süren Cangı, 'Nükleer atıkların kaynağının tespit edilmemiş olması da memleketin açık nükleer, tehlikeli atık çöplüğü haline geldiğini göstermektedir. İzmirliler yaşamlarına sahip çıkmalı' diye konuştu.

'25 senedir mücadele ediyoruz'

25 sene mücadele edip sonunda kurşun fabrikasını kapattırmayı başardıklarını dile getiren Muhtar Arslan, 'Japonya'dan Almanya'dan bilim insanlarını, yurtiçi ve yurtdışından bilim insanlarını getirdik. Çevrecileri getirdik. Kurşun fabrikasının bacası yıkıldı. Baca yıkıldıktan itibaren de olayın şekli değişti. Kurşun fabrikasının bulunduğu alanda ruhsat olmadığı ortaya çıktı. 40 yıldır ruhsatsız işletilen bir fabrika olduğu ortaya çıktı. Fakat tabii ki burada halk hep yalnız kalıyor. Dönemin belediye başkanı bizim yanımızda değildi. Karşımızda yer aldı. Fabrika sahibi Hasan Yavaş o zaman hayattaydı. Bizi tehdit etti. 2 tane sivil polis geldi, 'Bunun altında siyasi bir örgüt var' dedi. Cevap olarak biz de, 'Halkın ne zamandan beri hakkını araması, siyasi bir örgüt olduğunu gösterdi' diye tepki gösterdik. O günden bu yana mücadelemiz devam etti ve fabrika kapandı. Hükümet de orada nükleer atık olduğunu kabul edip ceza kesti. Ceza kesildi ama nükleer kirlenme orada duruyor. Burada kepçeler ile büyük çukurlar açıldı. Bu çukurun yanından geçen bir mahalle sakini o çukura düşerek ayaklarını kırdı. Şu anda engelli oldu. İnsanlar radyoaktifli alanın üstünden geçiyor. Mustafa Kemal Paşa Ortaokulu orada. Daha önce BİMER'e, Kaymakamlığa yazdım. Özellikle Kaymakama bilgi verdim. Önce mahalle esnafı olarak bunu yapıyorduk, sonra muhtar olarak. Muhtarlıkta 5. senem, başvurmadığımız yer kalmadı. Feryadımızı duyan yok' dedi.

Her evde en az bir hasta var

Hülya Reçber, 19 sene önce mahalleye geldi. Kokunun devam ettiğini, evde nefes nefese kaldıklarını, çamaşırlarını akşam asmaya korktuklarını dile getirerek yetkililerden bir an önce bu alanın temizlenmesini istedi.
Mahmut Çoban, 38 yıldır burada yaşıyor. Fabrikanın dumanından hep rahatsız olduklarını, kapandı rahatladık diyemediklerini belirterek, son olarak Konak Yeşildere tünelinin taşlarını götürüp gömdüklerini ve kokunun çıkmayacağını umduklarını ama yanıldıklarını söyledi. Çoban, 'Atıkları buradan tamamen temizlemediler. Boğazımız yırtılıyor. Hem boğaz yanması hem de gözyaşı ortaya çıkıyor. Benim yakında oturan 2 yakınım kanser oldu. Temizlenmediği sürece insanların hayatı tehlikede' diye konuştu.
Şengül Özbursa, 50 yıldır burada yaşadığını belirterek, 'Gece olduğunda kokular gelmeye devam ediyor. Üzeri kapatıldı dendi. Ama hiçbir etkisi olmadı. Ben guatr hastasıyım. Çocukluğumdan beri devam ediyor. Kurşun fabrikası bize kalıcı hastalıklar bıraktı. Torunum astım, devamlı ilaç kullanıyor' dedi.
Sevim Eren de bölgenin tamamen temizlenmesini istediklerini belirterek, 'Eşim o açılan çukurdan düşerek bacağını kırdı. Parçalı kırık olduğundan bir sene kendine gelemedi. Dava açtık, 13 ay oldu. Çıkan kararda 'oradan geçmeseydin' denildi. Çukur açıldığına dair tek bir tabela bile yokken, etrafı korunmaya alınmamışken suçlu biz olduk.
Mevlüde Demiryürek, zehirden çok mağdur olduklarını, yaz gününde camı balkonu açamayıp ciğerlerinin zehirlendiğini dile getirdi.
Salih Kumru, 'Bu mahallede 40 senedir oturuyorum. Fabrika kapansa da değişen hiçbirşey olmadı. Yerlerde oluk açtılar. Günden güne kötüye gidiyoruz. Akşam 22:00 civarında kalktım. Kablo yanıyor sandım, halbuki yanan bir şey yokmuş. Büyükşehir'in ve bakanlığın çare bulması lazım.' dedi.
Melahat Kumru, 60 yaşında olduğunu ve 45 yıldır bu zehirle yaşamalarına sebep olanları hiç affetmeyeceğini söyledi.
Aysel Kılıç, 40 yıldır bu sorunun olduğunu söyleyerek, 'Çözüm bulunmalı. Yolları mı keselim, duyurmak için ne yapmamız lazım?' sorusunu sordu.
Ali Aslan, eşinin astım hastası olduğunu belirterek, 'Kurşun fabrikasının hemen karşısında evimiz. Her evde 1-2 tane hasta var. Şimdiye kadar bir kişi bile çözümle gelmedi. Çözüm çığlıklarımız duyulsun diye uğraşıyoruz' ifadelerine yer verdi.