Ali Budak- 929 Esas Sayılı Torba Kanun Tasarısı ile, Türk şekere ait 14 şeker fabrikasının satışını yapan, Devlet Su İşleri ile suların ve ormanların da özelleştirilmesinin önünün açılacağına söyleyen Çiftçi-Sen, Tarım Orkam-Sen, TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi, TMMOB Kimya  Mühendisleri Odası İzmir Şubesi ve Türkiye Ziraatçılar Derneği temsilcileri tepkilerini ortaklaşa düzenledikleri basın açıklamasıyla gösterdi.

Hazırlanan açıklamayı TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Ferdan Çiftçi okudu. Çiftçi, ‘Yeni torba yasayla ormanlarımızın, tarım arazilerimizin ve sularımızın özelleştirilmesinin önü açılıyor. Asıl hedef ülkemizin şeker gereksinimi karşılamak değil. Tarımı ve dolayısıyla çiftçiyi kalkındırmak olan şeker fabrikalarının  özelleştirilmek istenmesi toplumun her kesiminde haklı tepki ve endişeye yol açmaktadır. Şeker pancarı tarımının gelişmesinin, modern tarım tekniklerinin uygulanmasının, tarım sanayinin ve kırsal kalkınmanın temel direğidir. Fabrikaların satılması salt ekonomik bir yaklaşımla değerlendirilmemelidir. Aynı zamanda sanayileşme ile kalkınma düşüncesinin terk edilmesi de söz konusudur. Neo-liberal politikalara geçiş uğruna terk edilen bu anlayış yerliliktir, milliliktir, bağımsızlıktır. 24 Ocak kararlarının uygulanması için kurgulanmış 12 Eylül Darbesi sonrası planlamadan vazgeçilmiş, tarımda desteklemeler kaldırılmış ve küresel sermaye dayatmaları sonucu özelleştirme adı altında ülke yağma ve talana açılmıştır.

Nişasta bazlı şeker sağlığa zararlıdır

Şeker fabrikalarının özelleştirilmesini aynı zamanda pancar şekeri ile nişasta bazlı şeker arasındaki tercihi gösteren bir politikanın da yansıması olarak niteleyen Çiftçi, şöyle devam etti: Nişasta bazlı şekerin sağlığımıza olan zararları yapılan her yeni bilimsel çalışmayla artarak ortaya çıkmaktadır. Nişasta bazlı şekerin üretimine ve ithalatına ilişkin etkin kontroller söz konusu değilken, bir anlam ifade etmeyecek kota azaltmalarının, kamuoyunu yatıştırmaya yönelik göstermelik bir hamle olması dışında bir anlamı bulunmamaktadır.


Firmalar, doğadaki suyu üreticiye parayla satacak!

İktidarı toplumun sesine kulak vermemekle eleştiren Çiftçi, ‘Siyasi iktidar şeker fabrikalarının özelleştirilmesi ile ilgili toplumun isteklerine kulak vermeyip ortada görülmezken, TBMM’ye sevk ettiği ve komisyon görüşmeleri tamamlanarak Genel Kurula sunulan yeni bir torba tasarıda sularımıza, arazilerimize ve ormanlarımıza yönelik yeni tehditlerle ortaya çıktı. Torba tasarıyla bir veya birden çok havzadaki su varlıklarının gerçek ve tüzel kişilere su kullanım izni verilerek tahsis edilmesi yoluyla özelleştirilmesinin önü açılmak isteniyor. Daha önce mikro HES uygulamaları ile doğanın kılcal damarları olan derelerimizin ve çaylarımızın sularının kullanım hakları özel sektöre verilmiş, kadimden beri kırsaldaki insanımızın tasarrufunda olan sular, yöre halkından ve ekosistemdeki canlılardan kaçırılmıştı. Torba tasarıyla canlıların en temel hakkı olan suyun metalaştırılması yönünde yeni bir adım daha atılmaktadır. Yani tasarı açık bir biçimde, ‘gökten yağan yağmurun birikmesi, düşen karın erimesiyle oluşan suları, şirketler çiftçiye para karşılığı satacak’ diyor! Halkın ortak varlığı olan su varlıklarımız sermayeye peşkeş çekilemez. Suyun metalaştırılıp, çiftçiye fahiş fiyatla sulama suyu satılması tarıma ve üretime vurulmuş büyük bir darbedir’ ifadesini kullandı.


‘En büyük zararı çiftçiye’

Özelleştireme politikalarından dolayı en büyük zararın üretici ve çiftçilerin gördüğüne vurgu yapan Çiftçi, sözlerini şöyle tamamladı: AKP hükümeti tarafından yapılmak istenen şeker fabrikalarının ve suların özelleştirilmesi, kamuya ait ormanların ve çiftçiye ait arazilerin el değiştirilmesinin önünün açılması ile en büyük zararı çiftçiler görecektir. Yapılmak istenenler, uzun dönemde uluslararası sermayenin ve küresel çıkar çevrelerinin amaçlarına hizmet edecek politikaların uygulamalardır.  Sorumluları uyarıyor bu durumu kabullenmediğimizi ve takipçisi olacağımızı kararlılıkla ifade ediyoruz.