Türkiye’de, çözüm sürecine en az destek veren kentler arasında gösterilen İzmir’de, barışa destek sesleri yükseliyor. İzmir Barış İstiyor İnsiyatifi’nin çalışmaları ile bir araya gelen 177 sivil toplum örgütü, düzenledikleri basın toplantısında barış sürecine destek verdiklerini açıkladı. İzmir Barış İstiyor İnsiyatifi tarafından Sağlıkçılar Lokali’nde düzenlenen toplantıda konuşan İnsan Hakları Derneği İzmir Şube Başkanı Adnan Kaya, yaşanan sürecin barışa dönüşmesi için ellerinden geleni yapacaklarını belirtti. İzmir’den barışa ses yükseltmek için bir araya geldiklerini dile getiren Kaya, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Yaşanan barış sürecine İzmir’den bir ses, bir nefes olmak için buradayız. İzmir’in barış sürecine direnen kentlerden biri olduğu söyleniyor. 177 sivil toplum örgütünü temsilen sizler buradasınız. Dolayısıyla bu söylem gerçekleri yansıtmıyor ya da biz yansıtmadığını kanıtlayacağız. İnsan Hakları Derneği olarak, Mazlum-Der ve diğer kitle örgütleri ile birlikte çağrıcılar sıfatı ile sizleri buraya çağırdık. İzmir’den barışa dair bir ses yükseltmek için buradayız. Bu sürecin önemini ve ciddiyetini biliyoruz. Bu sürecin vücut bulmasını, hakkaniyetle kalıcı bir barışa evrilmesini gönülden istiyoruz. Ülkenin barışseverleri ile bu konuda üzerimize düşeni yapacağız.”

“KALICI BARIŞA EKMEK VE SU KADAR İHTİYACIMIZ VAR”


Toplantıda farklı görüşlerden grupların ilk kez barış için bir araya geldiğine de dikkat çekildi. Sivil toplum örgütleri adına basın açıklamasını okuyan ve yaklaşık 30 yıldır süren savaşta pek çok insanın yaşamını yitirdiğini söyleyen Asya Arslantaş ise şöyle konuştu:

“Nihayet savaş ve şiddet ortamının son bulabileceğine dair umutların yeşerdiği bir barış süreci yaşanıyor. Bunca yıldır süren çatışma ve şiddet ortamına yol açan, tüm adaletsizliklerin son bulduğu, temel hak ve özgürlüklerin güvence altına alındığı, adil, onurlu ve kalıcı bir barışa ekmek ve su kadar ihtiyacımız var. İzmir’de faaliyet gösteren sivil toplum örgütleri, meslek odaları, sendikalar, dernekler, siyasi partiler, kadın ve gençlik kurum ve kuruluşları olarak öncelikle silahların susmasını, ‘ama’sız bir barışın sağlanarak, analarımızın gözyaşlarının dinmesini istiyoruz.”

“BARIŞIN SÜREKLİ OLMASI İÇİN ÇABALIYORUZ”


Kürt sorununun Türkiye’deki en temel sorunlardan biri olduğunu dile getiren Mazlum-Der İzmir Şube Başkanı Suphan Erkan da, silahların sustuğu bu sürecin çok önemli bir fırsat olduğunu söyleyerek, “Türkiye’de uzun zamandır barışa olan inanç bu derece güçlenmemişti. İzmir’de ve Ege Bölgesi’nde barışa yönelik olumsuz bir tutum olduğu yönünde bir kamuoyu algısı var ancak bu durum böyle değil. 177 sivil toplum örgütü bu konuda sesini yükseltip iradesini ortaya koyuyor ve oluşan barış iradesini destekliyor. Barışın süreklilik kazanması için temel hak ve özgürlüklerin derhal güvence altına alınması için anayasal ve yasal süreçlerin siyasal aktörlerce gündeme alınması gerekiyor. Biz barışın sürekli olması adına bu süreçte üzerimize düşen görevi yerine getirmeye devam edeceğiz” dedi.

“KARDEŞ KAVGASININ KAHRAMANI OLMAZ”

Hak-İş İzmir Temsilcisi Hamiyet Boyacı da kardeş kavgasının son bulmasını istediklerini belirterek, “Adı ne olursa olsun çözüm sürecinin başarıya ulaşabilmesi için toplumun tüm kesimlerinin ellerini taşın altına koyup sağduyularını ortaya çıkarıp bu yolda destek vermelerini istiyoruz. Kardeş kavgasının kahramanı olmaz. Bu sorgulamanın zamanı da değil. Bu vatan topraklarını bölmememiz için bu ülkedeki tüm halkların eşit yaşayabilmesinin şartlarını oluşturmalıyız. Herkesin kendini birinci sınıf vatandaş hissettiği bir anayasada birleşmeliyiz” dedi.

POPÜLİZM YAPANLARA PRİM VERMEYİN

Memur-Sen İzmir Şube Başkanı Abdurrahim Şenocak ise sendika olarak yıllardır temel hakların yerini bulması için mücadele ettiklerini belirterek şöyle konuştu:

“Türkiye’de Kürt meselesi olarak ifade edilen konunun temel insan haklarını ihlal ettiğini hepimiz biliyoruz. Biz Memur-Sen olarak ana dilin ana sütü gibi helal olduğunu hep söylüyoruz ancak 75 milyon insanın yaşadığı acıları aslında bu insanlar üretmedi. Bunun küresel aktörleri var. Popülizm yapan günlük hesaplar içerisinde olan siyasi ve ya diğer oluşumlara da prim vermemek lazım. Barış için huzur için herkesin üzerine düşeni yapmasını istiyoruz.”