Doğancan Bingöl - Türkiye'de kadın hakları ve kadının yaşadığı toplum baskısı onu ötekileştirmeye sürüklüyor. Kadın her fırsatta 'saçı uzun aklı kısa', 'elinin hamuruyla erkek işine karışılmaz' gibi cinsiyetçi deyişlerle ikinci plana itiliyor ve bu durum gece geç saatlere kadar çalışan kadınların sokakta tedirgin yürümesine neden oluyor. Bu tarz yaklaşımların gölgesinde 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kutlanıyor. Kadınların isteği ise toplum önünde eşit, ötekileştirilmeyen, cinsiyetçi söylemlere maruz kalmayan ve adil koşullarda hareket ve ifade özgürlüğü. Geçim kaygısıyla çeşitli sektörlerde çalışan kadınlar çalıştıkları işyerlerinde yaşadıkları problemler ile evlerine mahkum ediliyorlar. Kadınlar ise kendilerine 'bayan' denilmesine karşı çıkarak istenildiği takdirde her türlü sektörde çalışabileceğine vurgu yapıyorlar.

Kadın isterse her işi yapabilir

Haber Ekspres, çeşitli sektörlerde çalışan kadınlar ile görüşerek 8 Mart Emekçi Kadınlar Gününde kadınların ortak sorunlarını dinledi. Kadınlar içinde bulundukları durumu 'Bizim sesimizi duyun' diyerek özetliyor.
Kafede kasiyerlik yapan Meryem Yumrukkaya, kadınların Türkiye'de iyi bir konumda bulmadığını ifade etti.

Yaşanan şiddet ve taciz olaylarının sokağa çıkarken tedirginlik yarattığına dikkati çeken Yumrukkaya, "Kadınların bu ülkede saygı gördüğünü düşünmüyorum. Kadınlar bence erkeklerin gözünde değersiz. Erkekler bizimle aynı sorunları yaşamıyorlar. Gece sokakta yürürken sürekli taciz ediliyoruz. Ama şu an çalıştığım işyerinde ezildiğimi ve ötekileştirildiğimi düşünmüyorum. Buradaki erkekler ile aynı koşullarda çalışıyoruz. Bu güzel bir şey." ifadelerini kullandı.

Yumrukkaya, kadının istediği takdirde her işi yapabileceğini belirterek şöyle konuştu: Kadın isterse her işi yapabilir. Tamirci de olabilir bunun önünde bir engel yok. Sadece istemesi önemli. Ayrıca renklere de cinsiyet yüklüyorlar. Pembe kadın, mavi ise erkek rengidir diye. Ben buna da karşıyım. Erkek çocuğuma pembe kıyafet giydirebilmeliyim. Buna şaşırılacak bir şey yok. Ülkemizde algının değişmesi gerekiyor. Pembe otobüs diye bir şey çıkardılar. Bizi neden farklı bir otobüse bindiriyorsunuz. Zihniyet değişmediği sürece bu tarz uygulamalarla bizi koruyamazsınız.

Önümüz kesiliyor

Akşam eve giderken sokakta yürürken tedirgin olduğunu söyleyen Muhasebe çalışanı Özlem Türkoğlu ise, "İşten çıktıktan sonra abime beni alması için rica ediyorum. Çünkü sokakta başımıza ne geleceği belli olmuyor. Sözlü ve fiziksel tacizlere maruz kalıyoruz. Bunun önüne geçemiyoruz. Sokakta yürümeye korkar olduk." diye konuştu.

Otelde resepsiyonist olarak çalışan Damla Karakaya, son dönemlerde baskının iyice arttığını çeşitli kişilerin kadınların giydikleri kıyafete bile karışmaya başladığını söyledi.
Otelde çalışan kadınların zorlandığını ifade eden Karakaya, "Bu sektörde görmememiz ve yaşamamamız gereken bir çok şey görüp yaşıyoruz. Erkeklerden faha fazla zorlukla karşılaşıyoruz. Otele misafir geliyor. Elimizi sıkmaya çekinen ya da beni birey olarak görmeyen insanlar ile karşılaşıyorum. Bazen kadın eşiyle beraber otele misafir olarak geliyor. Eşi imza atıyor. Kadına imza atması için kağıdı uzatıyorum bana 'bende mi imza atacağım? Eşim zaten imzaladı.' diye soruyor. Neden imza atmayasın eşin imza attı diye sen arka planda kalıyorsun. Sen de bireysin. Bence kadınlar kendi gücünün farkına varmalı." dedi. Kırtasiye sektöründe çalışan Hanife Uzun, İzmir'de yaşamanın zor olmadığını ama Türkiye'nin diğer illerinde yaşamanın zor olduğunu söyledi.

İzmir'de yaşadığım için şanslıyım

Kadının çalışarak ekonomik özgürlüğünü kazanması gerektiğini belirten Uzun, şunları söyledi:

7 aylık hamileyim. İzmir bence saygılı bir şehir. Çünkü hamile olduğumu gören kişier bana yardımcı oluyor. Otobüslerde ve halka açık yerlerde oturmam için müsade ediyorlar. Bence bunu Türkiye'nin diğer şehirlerinde yaşamam çok zor. Hamile olarak evden dışarı bile çıkamam diye düşünüyorum. Haberlerde izliyoruz, kadınların akşam 7'den sonra dışarı çıkması bile zor hale geldi. Eğlence yerlerinde tek başına gezinen kadınlara farklı bir gözle bakılıyor."

Kadının istediği zaman her işi yapabileceğine dikkati çeken Uzun, hayatın her noktasında artık kadınların olduğunu, taksi veya otobüs kullanan bir kadının insanları şaşırtmaması gerektiğini söyledi.

Hayatın her alanında kadının çalıştığına vurgu yapan Müşteri temsilcisi Hanife Şahin, "Hem anne hem iş yerinde hem mutfakta hayatın her alanında çalışıyoruz. Dünyada tek başına yaratılmış ve bu şekilde baskı altında çalışıyormuşum gibi hissediyorum. Toplumda anlayış problemi yaşıyoruz. Ben diyorum ki kadın her şeydir. Bizi zayıf görüyorlar ve kadının söylediği her şeyi sindirilebilir olarak görüyorlar. Ben buna karşıyım." cümlelerini kaydetti.

İnşaatta bile çalışabiliriz

Restoranda garsonluk yapan Ebru Özlemek ise, Türkiye'de kadın olmanın zor olduğunu söyleyerek, "Kadın olarak çok zorlanıyoruz. İş aradığımızda tacizlere maruz kalıyoruz. Biz istersek her şeyi yapabiliriz. İstediğimiz sektörde çalışabilmeliyiz. Çünkü kadın daha özverili daha çalışkan." ifadelerini kullandı. Türkiye'deki kadınların emekçi ve fedakâr olduğuna vurgu yapan Özlemek, kadının kendi ayakları üzerinde durması için bir erkeğin desteğine ihtiyacı olmadığını isterse inşaatta bile çalışabileceğini belirtti.

Editör: Haber Merkezi