Halil Özcan - Çevre kuruluşlarının toplantılarına katılan ve orada meydana çıkan görüşleri aktaran Prof. Dr. Ümit Erdem, İzmir'in kurtuluşu ile simge haline gelen Kültürpark'ın, gerçek bir Kent Parkı olan bu tarihi yapının sessizlikten kurtarılmayı beklediğini ifade etti. Şuanki ismiyle İzmir Enternasyonel Fuarı'nın, kuruluş öyküsüyle dünyaya örnek bir yapı olduğuna dikkan çeken Erdem, "Örneğin, yangın yerinde toplanan kullanılabilecek taşları duvarlarında saklayan tek parktır. Her biri ayrı bir Cumhuriyet kazanımı olan kapıları 9 Eylül, Kahramanlar, 26 Ağustos, Montrö ve Lozan kapıları yine dünya örnekleridir. Ayrıca , yangın yerinin temizlenmesinde uğraş veren ve 168‘ inin öldüğü , atlar içinde , Behçet Uz’un isteğiyle Şadi Çelik tarafından yapılan ‘At Başları' heykeli de, dünyada yine ilk ve tek anı heykelidir. Halikarnas Balıkçısı’nın anı bahçesi, Nazım Hikmet, Behçet Uz gibi unutulmaz insanların anıtlarıyla Kültürpark gerçekten bir tarihtir. Bir zamanlar tüm egelinin hasretle beklediği fuar günleri, herkesin yeşille buluştuğu, Yeşil  kültürünü edindiği gerçek bir ferahlama ve rahatlama alanı, yani tam bir Rekreasyonel Alan olarak hafızalarda yer almıştır." dedi.

Atatürk’ün talimatı ile kuruldu

Kültürpark'ın, Atatürk’ün talimatlarıyla ortaya konmuş bir ortak akıl ürünü olduğuna dikkat çeken Erdem, şöyle devam etti: "Bir de şansı unutmayalım, Vali  Kazım Dirik, Belediye Başkanı Dr. Behçet Uz  ve Suat Yurtkoru gibi, hepsi yurtsever, hepsi ileriyi gören ve hepsi halkçı olan insanların bir arada oluşu da gerçekten büyük bir şanstır. Tabii burada uygulamada uğraş veren Vehbi Bey , Mehmet Özbahçevan gibi birçok insanı da unutmamak gerekli. İşte böyle insanlarla oluşturulmuştur Kültürpark." Kültürpark'ın tarihine değinen Erdem, şunları söyledi: "Bir tarafta Gazi İlkokulu, bir tarafta Atatürk Lisesi , bir başka tarafta o zamanki adıyla 2. Lise yada bu günkü adıyla Namık Kemal Lisesi. Kültürün çevrelediği, bu yangın yerinden elde edilen alana, Kültürpark denmesi uygun görülmüş. 1935'te sayın Uz ‘ un önerisiyle bu alanın bir 'Halk Üniversitesi' olarak görev yapması üzerinde de durulmuşdur. Aslında bu düşünce, 1. İzmir İktisat Kongresi'nden itibaren ele alınmıştır. 1923'de 9 Eylül Yerli Mallar Sergisi şeklinde Mithatpaşa Sanat Okulu’nda başlayan bu düşünce, 9 Eylül Panayırı adını almış, 1933’ de , şimdiki Swiss otel Büyük Efes’in yerinde devam etmiş, aynı yıl, bugünkü Kültürpark yerinde 33 bin metre karelik bir alan oluşturulmuş, 1936 yılında da burada uygulamalar başlatılmıştır."

Kültürpark'ın içinde bulunan yapılardan ve temel amaçlarından da bahseden Erdem, "Suat Yurdkoru’nun Moskova izlenimleri kapsamında, üç temel oluşumun dikkate alınarak, Kültürpark’ın kurgulanmasına karar verilmiştir; güvenlik ve İdare binaları, meydanlar, yollar, tiyatro, spor yerleri, hayvanat bahçesi ile paraşüt kulesi gibi simgesel yapılar. Müzeler ve sergi alanları. Ama  burada, her türlü inşai yapının, alanın ancak yüzde 10 – yüzde 20 kadar bir bölümünü kaplayabileceği zorunluluğu ayrıca kesinleştirilmiştir." diye konuştu.

Betonlaşma arttı

Zamanla çok ünlenerek İzmir Enternasyonel Fuarı haline gelen Kültürpark'ın, ulusal ve uluslararası ekonomiye de hizmet eder duruma geldiğine değinen Erdem, "Fakat çok ünlünün başına gelen sıkıntılar, Kültürpark’ın da başına gelmeye başlamış, gerekmeyen bir yoğunlukta gazinolar artmış, yollar asfaltlanmış, çay bahçeleri, büfeler çoğalmış ve her ayrı bir inşai yapının gelmesiyle de betonlaşma ilerlemiş ve yeşil gerilemiştir." diye konuştu.
Behçet Uz'un Kültürpark'la ilgili görüşlerini hatırlatan Erdem, "Uz, Kültürpark olduğunu belirterek, kültür kelimesinin, kuşları,  ağaçları, canlıları, heykelleri, havuzları ile bir yaşam kültürünü, sosyalleşme kültürünü, dinlenme ve doğayı hissedebilme kültürünü içerdiğini vurgulayarak, 90’lı yaşlarında Sayın Dr. Behçet Uz’un bir söyleşide belirttiği şu sözlerini önemle belirtmek istiyorum, 'Bu ağaçların büyük çoğunluğunu 1937’de diktik. Halk bunları korumasını bildi. Halk sahip çıkarsa yapılmayacak yoktur. Şimdi benim en büyük üzüntüm Kültürpark’ın binalarla dolması. Binalarla burayı öldürüyorlar…'

'Kent Parkı' olsun!

İşte Sayın Uz, açık açık belirtiyor, binalarla doldurmayalım ve hemen kurtuluş temel ilkelerine dönelim Kültürpark’ın, yani en fazla yüzde 10 ve yüzde 20 arası beton olsun  ve kuruluş düşüncesine uygun olarak gerçek bir 'Kent Parkı' olsun!  Sivil toplum , Kültürpark Platformu, odalar hep bunu istiyor. Holler yeşile dönsün , gereksiz binalar kalksın , nostaljik yapılar korunsun , yani anılarıyla yaşayacak bir Kültürpark Projesi istiyor." ifadelerini kullandı.

Kültürpark için son zamanlardaki gelişmeleri hatırlatan Erdem, şunları söyledi: "Ama bakıyoruz , Sayın Kocaoğlu’nun son zamanlarında, Sayın Soyer’in ilk zamanlarında bir özel üniversiteye idari binaların verilmesi olayı ortaya çıkıyor ve yine mücadelelerle ondan vazgeçiliyor. Sonra da ümidimiz Sayın Soyer, önce halka açık bir toplantı yapıyor, sonrasında daha bir özel toplantı, 5 komisyonda fikirler üretiliyor, komisyon başkanları ile tekrar bir araya gelinecek deniyor, deniyor ama o şekliyle olay kalıyor ve yine sonuca ulaşılamıyor. Oysa konu çok basit , Peyzaj Mimarları Odasının yürütücülüğünde, sivil toplum ve diğer ilgililerin ve odaların bir araya gelmesiyle oluşturulacak kurul ile bir ortak akıl ürünü olacak , projeye başlanmalıdır. "

Bitki laboratuarı olabilir

Son olarak önerilerini sıralayan Prof. Dr. Erdem, "Uçuk kaçık fikirleri olmayan, halk yaşam biçimine uygun, tarihsel değerleri koruyan, kuruluştaki üç temel ilke çerçevesinde, İZFAŞ’dan ayrılmış, parka uygun bir yönetimi olan, ekonomik değerlerin değil, ekolojik değerlerin öne çıktığı , toprağa ve havaya uygun, suyu koruyan, hollerin yeşile döndüğü, sonradan çıkma yapıların ortadan kalktığı, ekonomik hedefler ve düzenlemeler  için ‘Fuar İzmir’i' işaret eden, iklim krizi ve depremselliğe yardımcı olan, eskiden olduğu gibi bitkilerle uğraşan üniversitelilerin açık bitki laboratuarı olabilecek  zenginlikte bitki varlığı içeren, genciyle , yaşlısıyla, engellisiyle halkın yaşam kültürüne, yeşil Kültürüne gerçek bir  kent parkı olarak hizmet eden bir proje oluşturulmalıdır . Böylece kent çok önemli bir yeşil dokuyu kaybetmemeli. Kişi başına düşen yeşil alan arttırılabilmeli. Ekolojik ayak izi olumlu bir biçimde sürdürülebilir duruma getirilmelidir.