Tarih boyunca işgallere rağmen stratejik konumu nedeniyle sürekli iskan edilen Bergama, Antik Pergamon kentiyle dünya çapında bir üne sahip. Bu kadim şehir, Helenistik dönemden Osmanlı’ya kadar uzanan köklü bir geçmişe sahip.
Antik Pergamon’un doğuşu ve yükselişi
Pergamon, M.Ö 283 yılında Philetairos’un krallığını kurduğu Bakırçay Havzası’nda yer alır. Prehistorik dönemlere kadar uzanan yerleşim izleri ile dikkat çeken kent, M.Ö 7. yüzyıldan itibaren stratejik bir kale olarak konumlandı. İsmini, “kale” anlamına gelen “Perg” veya “Berg” kelimelerinden alır ve 150 yıl boyunca Helenistik dünyanın güçlü bir krallığı olarak varlığını sürdürdü.
Roma İmparatorluğu’na geçiş ve Hristiyanlıkla tanışma
Pergamon, M.Ö 133 yılında kral III. Attalos’un vasiyetiyle Roma İmparatorluğu’na geçti ve Roma’nın Asya Eyaleti’nin başkenti oldu. Roma İmparatorluğu’nun ikiye ayrılması ve Hristiyanlığın yayılmasıyla birlikte şehir, bu yeni dinin etkisi altında şekillendi. Arap akınlarına maruz kalan şehir, 14. yüzyılda Osmanlı topraklarına katılarak Türk dönemine adım attı.
Mimari mucizeler ve şehircilik planlaması
Pergamon, dik bir tepe üzerinde zorlu coğrafi koşullara rağmen antik dünyanın önemli yerleşimlerinden biri haline geldi. Teraslama yöntemiyle oluşturulan geniş alanlara, büyük kutsal yapılar, sosyal alanlar ve konutlar yerleştirildi. Kentin yukarı ve aşağı bölümleri farklı sosyal ve politik yapılar içeriyordu. Yukarı şehirde kralların sarayları, Athena Tapınağı, Traian Tapınağı gibi yapılar bulunurken, aşağı şehir daha çok sosyal alanlar ve ticari yapılarla donatıldı.
Zeus Sunağı: Sanat ve zaferin buluşması
Pergamon’un en dikkat çekici yapılarından biri, M.Ö 180 yılında II. Eumenes’in Galatlara karşı kazandığı zaferi kutlamak için inşa edilen Zeus Sunağı’dır. Sunakta yer alan kabartmalar, antik dünyanın en önemli sanat eserleri arasında kabul edilir. Zeus ve Athena adına yapılan kabartmalar, Apollon, Artemis ve Poseidon gibi tanrı figürleriyle zenginleştirilmiş ve Pergamon Heykelcilik Okulu’nun ustalığını yansıtır.
Antik dünyanın en önemli kütüphanelerinden biri
Pergamon, aynı zamanda devasa bir kütüphaneye de ev sahipliği yapıyordu. 200 bin ciltlik eseriyle bilinen Pergamon Kütüphanesi, dönemin en önemli bilgi merkezlerinden biriydi. Pergamonlular, “Pergaminae Chartae” adıyla bilinen yeni bir yazma aracı olan parşömeni geliştirdiler. Bu buluş, yazılı kültürün yayılmasında büyük rol oynadı.
Helenistik dönemin mühendislik harikaları
Pergamon’un mimari başarıları sadece kutsal yapılarla sınırlı değildi. Şehir, Helenistik dönemde inşa edilen 45 kilometre uzunluğundaki yüksek basınçlı su hattı ile su sorununu çözdü. Bu mühendislik harikası sistem, suyu 900 metre yüksekliğindeki Madra Dağı’ndan kente taşıyordu.