Halkın her şeyin farkında olduğunu belirten Karabağlar Belediye Başkanı Helil Kınay “Vatandaş hizmet etme yolunda önümüze konan engellerin, aslında kendisine bedel ödettiren politikalar olduğunun farkında’’ dedi.
Ege TV’de yayınlanan Nurettin Sönmez ile Haftanın Sonu programının konukları, Suriye’nin iç savaşının etkilerinden Türkiye’nin nasıl etkilendiğine kadar geniş bir yelpazede önemli açıklamalarda bulundu. Haber Ekspres Gazetesi'nden Burcu Yanar'ın özel haberine göre programda, Karabağlar Belediye Başkanı Helil Kınay, Sosyoloji Profesörü Dr. Özkan Yıldız ve Gazeteci İdris Akyüz, Türkiye'nin dış politikası, mülteci sorunu ve sosyal belediyecilik gibi konulara dair görüşlerini paylaştı. Başkan Kınay, CHP’li belediyelerin karşı karşıya kaldığı baskılara vurgu yaparken Suriye’deki savaşın etkilerini Türkiye’de özellikle yerel düzeyde nasıl hissettiklerini de anlattı. Kınay, CHP’li belediyelerin her zaman iktidarın baskısıyla karşı karşıya kaldığını belirterek, “Vatandaş sokakta neyin ne olduğunun farkında. Hizmet etme yolunda önümüze konan engellerin, aslında vatandaşa bedel ödettiren politikaların ne kadar ağır olduğunun farkında’’ dedi.
Başkanlar devre dışı
İstanbul’daki 26 belediyenin denetimleri hakkında görüşlerini aktaran Helil Kınay, “CHP’li belediyeler her zaman iktidarın baskısıyla karşı karşıyaydı. Daha önceki dönemlerde de kentlere dair yatırımlara ve ayrılan bütçelere baktığımız zaman CHP’li belediyeler her zaman dezavantajlıydı ancak özellikle seçimlerden sonra tasarruf tedbirleriyle başlayan sonrasında vergi borçlarının tahsili ve doğrudan İller Bankası kesintisiyle başlayan süreçte bizlerin hizmet yapmasını engelleyen süreç adım adım büyüyerek devam etti. Geçen hafta içerisinde belediye iştiraklerinin de vergi borçlarının tahsilatına ilişkin süreçler bunun daha da büyüyerek devam edeceğini gösteriyor. Kreşlerin kapatılması ve bizlerden istenen rakamlarla beraber denetimler noktasında da aynı yerdeyiz. Bizler yolsuzlukla ilgili mücadelede her zaman hukuktan ve adaletten yana olduk. Denetimlerle ilgili hukukun ve mevzuatın doğru kullanılmasıyla ilgili bir sıkıntımız olduğunu düşünmüyorum ancak ülkemizde hukukun nasıl kullanıldığı büyük bir soru işareti. Dolayısıyla CHP’li belediyelere iş yaptırmamak üzerinden bir uygulama. Kayyumlar sürecinde de aslında yapılan değerlendirmeye baktığımızda hukukun ortadan kalktığı, millet iradesinin yok sayıldığı bir noktada bizden hem meclis üyelerinin hem seçilmiş belediye başkanlarının devre dışı bırakıldığı farklı bir rejimle karşı karşıyayız” diye konuştu.
Dayanışmayı büyütmeliyiz
Halkın her şeyin farkında olduğunu vurgulayan Başkan Kınay, “Sokağa çıktığımızda vatandaşın en büyük sıkıntısı ekonomi, işsizlik, yoksulluk. Bununla ilgili konuşmalarda belediyeden gelen yardımların yetmediği ve Halk Ekmek gibi, Kent Lokantaları gibi, emekliye yönelik hizmetler gibi süreçlerde belediyelerin daha çok çalışmasının istendiği bir noktada asıl sorunun ülkeyi yönetenler olduğu dolayısıyla bu politikalar olduğunu anlatmak bizim de en önemli görevimiz. Bizler yoksulluğa karşı dayanışmayı büyüten bir belediyecilik hizmeti ortaya koymak durumundayız. Tam da bu noktada asıl soruna odaklanmadan, çözümleri konuşmadan yoksulluğu büyüten mekanizmalarla beraber bu tartışmaların içinde kalmak bizleri de sıkıntıya düşürüyor. Vatandaş sokakta neyin ne olduğunun farkında. Hizmet etme yolunda önümüze konan engellerin, aslında vatandaşa bedel ödettiren politikaların ne kadar ağır olduğunun farkında. Bunu anket sonuçları ve bizlerin de çalışmaları ortaya koyuyor” dedi.
Yurt neden yıkılamıyor?
Yurt meselesine değinen Helil Kınay, “Bu yurdu neden yıkamıyorsunuz sorusunun cevabı aslında emniyetin gerekli güvenlik önlemlerini almaması ve belediye dışındaki kurumların görevlerini yerine getirmemesidir. Nisan ayında göreve başladığımız andan itibaren kaçak olarak inşa edilmiş bir yapının hukuki mevzuat gereği yıkılması süreciyle karşı karşıyayız. Bu noktada belediyelerin temel görevi düzenli, güvenli, kontrollü ve planlı yapılaşmadır. Bizler de denetimlerimizi Ocak ayında inşaatı başlamış olan ancak binanın yapıldığı yerde herhangi bir şekilde izin alma şansı olmayan, belediyeye herhangi bir başvurusu bulunmayan kaçak bir yapıdan bahsediyoruz. Bu yapı bütün cezalara, bildirimlere ve yıkım kararına rağmen hızla inşaata devam etmiş. Burada belediyemiz tarafından yıkım işlemi gerçekleştirilmesi için alana gidildiğinde emniyet tedbirleri alınmadığı için biz yıkım işlemini ertelemek zorunda kaldık. İkinci ve üçüncü aşamada Nisan ayından beri yürüttüğümüz süreçlerde en son yıkım işlemi için tekrar gittiğimizde kaymakam imzalı bir yazıyla ülkenin içinde bulunduğu durum nedeniyle emniyet tedbirleri verilemeyeceği, o yüzden yıkımın ertelenmesi talimatı bizlere verildi. Bu kaçak yapının ne amaçla yapıldığı, bir müzikhol mu olduğu, lokanta mı olduğu, eğitim tesisi mi olduğu, bir yurt mu olduğuyla ilgili elimizde herhangi bir veri yok. Hangisi olursa olsun bu kaçak bir yapı. Dolayısıyla bu işlemin yapılması gerekiyor. Biz belediye olarak üzerimize düşen tüm çalışmayı yapmışken yıkım işlemini gerçekleştirme noktasında görevini yerine getirmeyen kurumlar nedeniyle bu yapı yıkılmamakta” diye konuştu.
1 adet kreşimiz var
Başkan Kınay, Karabağlar’daki kreşlerin durumuna yönelik ise şu açıklamalarda bulundu: “Karabağlar’da sadece 1 adet kreşimiz var. Bizim seçim dönemindeki en önemli söylemlerimizden biriydi. 10 adet daha kreş yapmak üzerine planlamalarımızı yaptık. Kreşler kaliteli okul öncesi eğitim demek. Hem çocukların doğru yetişmesi anlamında hem kadınların ekonomik ve sosyal hayata katılması anlamında hem de ailelere bir el uzatmak anlamında birden fazla fonksiyonu var. Özellikle bu yaz sokaklarda vatandaşlardan kreşlerin çok pahalı olduğunu duydum. Bağışlar isteniyor ve aileler ‘çocuğumu ne yapacağım’ diye düşünüyor. Milli eğitime ayrılan bütçe ortadayken, okullarımızın eğitim kalitesi ve fiziki koşulları yetersizken ve atanmayan öğretmenler varken İzmir’in de pilot il olarak seçildiği ÇEDES projesi adı altında bugün okullarımızda yetkisi, bilgisi, kim olduğu belirsiz kişiler tarafından çocuklarımızın onlara emanet edildiği bir süreçle karşı karşıyayız” ifadelerini kullandı.
Dış politika önemli
Suriye konusunda Türkiye’nin nasıl bir yol izlemesi gerektiği hakkında da konuşan Başkan Helil Kınay, “Suriye’nin iç politikası ve oradaki süreçler kendi sınırları içerisinde bütünlüğünün korunmasıyla ilgili değerlendirilmesi gereken noktalar. Biz her zaman Atatürk’ün dediği gibi ‘Yurtta sulh, cihanda sulh’ ilkesi çerçevesinde düşüncelerimizi paylaştık. Suriye’deki savaşın etkilerini kendi ülkemizde tüm şehirlerimizde çok farklı boyutlarıyla yaşadık. Çok uzun yıllardır yaşanan bir süreç var. Yaşananlarla beraber kayıtlı olan ve kayıtlı olmayan gelen vatandaşların yarattığı sorunlar var. Bizler bugün İzmir’de de çeşitli gösterilerle beraber bir süreci yaşıyoruz. Hepimizin isteği herkesin kendi ülkesinde ve kendi koşullarında bu süreçte gereğinin yapılması. Bu süreçte hep beraber göreceğiz. Sosyal belediyecilik anlamında baktığımızda zaten ekonominin kötüye gittiği, yoksulluk ve yoksunluğun arttığı bir yerde bir de mültecilerle ilgili sorunlar da eklendiği zaman zaten ayakta kalmak çok daha zor hale geldi. Kaynakların dağıtılması noktasındaki eşitsizliklere de baktığımızda özellikle devlet yardımları, diğer konularla ilgili bütçenin yönetilmesi konusundaki kaoslarla beraber baktığımızda bir toplumsal çatışmanın da parçası haline geldiğimiz birden fazla sorunla boğuşmak zorunda kaldığımız bir sürecin içindeyiz. CHP’li belediyelerde de biz toplumsal ve sosyal belediyecilik anlayışıyla, eşitlik ilkesiyle tüm bu faktörleri ortaya koyduğumuz zaman sınır kentlerimizde de İzmir’de de 10 milyonun üzerinde mültecinin Türkiye’ye giriş yaptığı tahmin edilen ve kesin rakamları bilmediğimiz, bu rakamların içinde de Karabağlar’da da kayıtlı ve kayıt dışı olarak çok fazla mülteci var. Kayıtlıyı yönetemediğimiz bir süreçte kayıt dışının getirdiği sorunlar da ekleniyor. Tüm bu sorunlar yumağının çözülmesi gerekiyor” açıklamasında bulundu.
