Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında halka yönelik saldırganlığa ve hükümetin bilgi kirliliği yaratarak kamuoyunu aldatmaya çalıştığına dikkat çeken Keskin yazılı bir açıklama yaparak şunları söyledi: "29 Ekim’de Ankara Ulus Meydanı’nda gerçekleştirilen kutlamalarda yaşanan şiddet olaylarının mağduru olan bizler, Ankara Emniyet Müdür Yardımcısının yaralanması olayının faili gibi gösterilmek isteniyoruz. Kamuoyumuzun da şahitlik ettiği gibi 29 Ekim coşkusunu yaşamak isterken faşizmi iliklerimize kadar hissettik. Bugün gördük ki tüm bu olaylardan sonra hükümet kanadından bilgi kirliliği yaratılmaya da devam edilmektedir. Sayın İçişleri Bakanı’nın iddiası milletvekilleri olarak bizim korunduğumuz yönündedir. Olaylarda polis bizi korumamıştır tam tersine bize karşı orantısız güç kullanarak, saldırmıştır. Genel Başkan Yardımcılarımızın, Parti Meclisi Üyelerimizin, Milletvekillerimizin olduğu alan direk isabet alınarak biber gazı sıkılmıştır. Korunacak kişinin gözüne biber gazı sıkılması, yaka paça savrulması, coplanması gibi bir koruma yönetimin olmadığı herkesin malumudur. Kaldı ki benim ve diğer CHP yönetici arkadaşlarımın CHP örgütünün ve yurtsever vatandaşlarımızın olduğu yerde korumaya ihtiyacı yoktur. Her zaman yurttaşlarımızın içinde, sokakta, alanda olan bir siyasetçi olarak korumamın olmadığı bilinmektedir. Kamuoyuna yansıyan olay da şöyle gerçekleşmiştir: Polisin bizleri hedef alarak biber gazı sıkması üzerine gözümüzü yıkamak, gazın etkisinden kurtulmak için meclis binasının bahçesine girdim. Bu sırada polis alandaki yurttaşlarımıza biber gazı sıkmaya başlayınca ben de müdahale ettim. Bu tepkim üzerine polis bana karşı fiziki müdahalede bulundu. Polisin bana karşı fiziki güç kullandığını gören yurttaşlarımızda durumu ıslıklarla, sloganlarla protesto etti ve akabinde bizim bulunduğumuz yere doğru pet şişeler, çeşitli cisimler atıldı. Bu arada emniyet müdür yardımcısı da yaralanmış. Bizim kendisine karşı bir fiziki güç kullanmamız söz konusu değildir."<br />