Kent tarihi yağmalanacaktı
Mahkeme kararında da böyle bir alan için gerçekleşmesi gereken plan kararları ve projelerin ‘sıradan’ bir parselle aynı nitelikte olamayacağını söyleyen Kocaer, şöyle sürdürdü: Alanın kentin kalbinde yer aldığı, kamuoyu için hassasiyet oluşturduğu, çevresindeki kamusal alan kullanımlarını değiştirerek etkileyecek nitelikte olduğu belirtilmiştir. Söz konusu proje ile kent kültüründen, tarihinden ve estetikten yoksun bir yapı ile alanın çevresini hem fiziki hem de sosyal anlamda dönüştürerek bir soylulaştırma, kimliksizleştirme projesini de içinde barındırmaktadır. Bu gökdelen sayesinde Basmane ve Çankaya bölgesi tümüyle benzeri bir yapılaşmaya açılarak kentin önemli bir tarihi alanı yağmalanacaktı.
Yıllardır, rantın nasıl paylaşılacağına çaba harcanıyor
Uzun yıllar açık alan olarak kalan şimdi ise parselin çevresinin tamamıyla ihaleyi alan inşaat firmasının reklamlarını içeren duvarla şantiye alanı olarak çevrelendiğine dikkat çeken Kocaer, ‘Belediyenin de hissedar olduğu böyle bir alana nasıl izin verildiği bilinmeyen bir şekilde firmanın reklam yaptığı bir duvar olarak kent merkezine saplanmıştı. Dönemin kent yöneticilerinin aldığı yanlış kararlarla kamunun elinden alınıp sermayeye peşkeş çekilmiş bu alana ilişkin yüzde 30’unun belediye hizmet binası olarak belirlenmesi alanının kamusal bir nitelik taşıyacağı anlamına gelmiyor. Belediye yönetimi tarafından yüzde 30’a çıkarılmasını, zafer kazanmış kumandan edasıyla dile getirip, bizlere ‘daha ne istiyorsunuz’ şeklinde hitap etmesi, sürecin başındaki rant odaklı antidemokratik anlayışın halen devam ettiğini gösteriyor. Bölgenin Fuar alanından sonra en büyük parseli olan bu alan, kamu yararı içermeyen ve eşitlik ilkesine aykırı biçimde planlanmış ve ihaleler ile farklı firmalara geçerek uzun yıllardır rantın nasıl paylaşılacağı konusunda çaba harcanmıştır.
‘İnşaat ruhsatı yok hükmündedir’
‘Mahkeme kararıyla geçmişten beri devam eden rantiyeci anlayışla devam edilmesi mümkün değildir’ diyen Kocaer, şöyle devam etti: İzmir’in tarihsel sürecinde önemli yeri olan Basmane bölgesinde, kamuoyu içinde bu kadar hassas bir alanın tarihi, kültürel ve doğal varlıkların geleceğini tehlikeye atacak, kamu yararı taşımayan, çevresindeki doku ile bağdaşmayan ‘devasa’ bir gökdelen projesi hükümsüz kalmış, bu süreçte yaptığımız itirazların mahkeme karşısında da doğruluğu ortaya çıkmıştır. Önünde durduğumuz bu parselde inşaat yapılması, mevcut imar durumu ile mümkün değildir. Çünkü bin ölçekli uygulama imar planlarının mahkeme tarafından iptal edilmesiyle bu parsel için Konak Belediyesi’nden alınmış olan inşaat ruhsatı artık geçerliliğini kaybetmiş, ‘yok hükmünde’ bir belge niteliği kazanmıştır.
Kamudan alınan kamuya geçsin!
Bu aşamadan sonra halkına ve kentine karşı sorumluluğu gereği ilgili belediye yetkililerinin bir an önce parsele ilişkin imar planının mahkeme kararı ile iptal edilmesini kamu yararı nezdinde fırsata çevirmesi gerektiğine dikkat çeken Kocaer, sözlerini şöyle tamamladı: Koruma – kullanma dengesini gözeten, kamu yararını önceleyen, doğal ve tarihi sit statüsünde olan Kültürpark'ın doğası ve tarihi dokusu ile uyumlu, Basmane ve Kemeraltı bölgesinin dokusu ve yaşam biçimine uygun, bilimden ve adaletten yana, şehircilik ilke ve esaslarına uygun, demokratik katılımcı ve şeffaf bir anlayışla imar planı çalışmasına başlanmalıdır. Kamuya ait olan bu alanın nasıl kamudan alındıysa o şekilde tekrar kamuya geçmesi gerekiyor. Karar, sürdürdüğümüz kent mücadelesi için önemli olduğundan başta bu karara sahip çıkıyoruz ve konunun Kültürpark’ta olduğu gibi her sürecinde takipçisi olacağımızı kamuoyuna bildiriyoruz.
Editör: Haber Merkezi