Başbakanlık Osmanlı Arşivi'nde son dönemde yapılan çalışmalarda Çingenelerle ilgili önemli belge ve bilgiler bulundu. Bunların en önemlilerinden biri Serez Lisesi Osmanlıca ve Farsça Öğretmeni Said Bey tarafından hazırlanmış, Zaptiye nazırı aracılığı ile "mahrem" (gizli) kaydı ile 5 Şubat 1891'de Sultan II. Abdülhamid'e sunulmuş bir rapor. Rapor belki de ilk kez Çingenelerin günlük yaşamlarında karşılaştıkları kimlik sorunlarını ciddi şekilde ele alıyor. Fakat daha da önemlisi rapordaki isteklerin ve tespitlerin büyük bir bölümü sultan tarafından dikkate alınıyor ve yine onun emri ile hayata geçiriliyor. Yani bir başka deyişle Osmanlı yönetimi ilk Çingene açılımını gerçekleştiriyor.

Said Bey, Sultan II. Abdülhamid'e sunduğu bu ilginç raporunda özellikle Çingenelerin tarihi, toplum içindeki yerleri ve eğitimleri üzerinde durmuş; bunun için de öncelikli olarak onların iskânı yanında, onlara karşı devlet ve Müslüman toplumun mutlaka ayrımcılık yapmadan, eşit ve insanca davranması gerektiğini çarpıcı örneklerle ortaya koymuş. Açıkçası rapor bazı yönleriyle önemini bugün bile koruyor.

Sultan II. Abdülhamid, Said Bey'in bu ilginç raporunu hemen dikkate almış ve son dönemde de gündeme gelen 'Çingene açılımı'nı o yapmıştı. Sultan Abdülhamid önce göçebe Çingenelerin iskânı için yerel yönetimlere emir verdi. Göçebe durumunda olan Çingenelerin yerleşik hayata geçirilebilmeleri için ne gibi önlemlerin alınabileceğinin onların yaşadığı vilayet ve livalardan soruldu. Kudüs'te, Kalkandelen'de, Drama'da, Selanik Lankaza'da, Manastır'da, Filibe'de, Lüleburgaz'da, Ankara'da Çingenelerin yerleşik hayata geçirilmesi için girişimler başlatıldı.
Said Bey'in raporunda önce Çingene kelimesi tanımlanıyor: "Çingene adı Çin'in kuzeyinde bulunan Mançurya Tatarları sülalesinden ve Mançurya'nın başkenti 'Çingiyan' şehrinden gelmektedir. Halbuki halk arasında Çingene adının 'cin' ve 'kan' gibi iki lanetli ve suçlu kardeşin adından ortaya çıktığı ve ebediyen onlara lanet edilmesi gerektiği gibi yanlış bir inanç vardır. Bu yüzden de Çingeneler asırlardır 'lanetli' bir taife muamelesine tabi tutulmaktadırlar. Bunun insanlık ve İslamlıkla asla ilgisi olamaz."


Editör: Haber Merkezi