Muğla'da yaşayan Nizamettin Eşiyok'un, kredi kartı üzerinden bir bankadan aldığı 13 bin 500 TL krediden 921,38 lirasının 'Hızlı para hizmet bedeli' adı altında kesilmesi üzerine, bu paranın kendisine ödenmesi için Menteşe İlçesi Hakem Heyeti'ne başvurdu.
Ancak Hakem Heyeti tüketicinin aleyhine karar verdi. Bunun üzerine Nizamettin Eşiyok ile Tüketici Mahkemesi sıfatıyla Muğla 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'ne, hakem heyetinin verdiği bu kararının iptali için başvuruda bulundu. Burada da bilirkişi tüketici aleyhine görüş belirtti. Bunun üzerine Nizamettin Eşiyok, yeni bir bilirkişi için başvuruda bulundu.

İzmir sayesinde

Mahkeme bu kez İzmir 6. Tüketici Mahkemesi'den bilirkişi görüşü istedi. Uzman olan bu bilirkişininin, tüketicinin 'hızlı para kredisi'ne yönelik alınan işlem bedeli konusundaki itirazını haklı buldu. Bu bilirkişi görüşlerini, söz konusu masrafın 'zorunlu masraf' olarak kabul edilmeyeceği, haksız ve hukuksuz bir uygulama olduğunu belirtip, kesintinin haksız yere yapıldığı ve davacı hesabına iadesinin gerektiği' yönünde bildirdi. Böylece dava kazanıldı.
Hak arama mücadelesinde hak yerini bulmuş oldu.
Bu kararın dikkate alınarak diğer tüketicileri de, son 10 yıl içerisinde bu şekilde çektikleri paralardan alınan kesintileri isteyebilecekleri belirtildi.

Yayladağı kanunları!

Yayladağı Kaymakamı ile Başsavcısının uygulamalarının Hatay'da 'Yayladağı kanunları' olarak nam saldı. Suriyelilerin, Yayladağı kanunlarına göre toplu taşıma araçlarına binmesi bile yasak!
Suriyeli sığınmacıların en çok Türkiye'ye giriş yaptığı noktalardan bir olan Hatay'ın Yayladağı ilçesinde Kaymakam Alpaslan Altınışık'ın talimatıyla hatlı toplu taşıma araçlarına binen Suriyeliler tek tek tespit ediliyor. Daha sonra kolluk kuvvetlerince yol kontrollerinde durdurulan araçlardaki Suriyeliler indirilip, onları taşıyan araç bağlanıyor, sahibine para cezası kesilerek mülteci kaçakçılığından işlem yapılarak tutuklanıyor. Kaymak'ın talimatıyla, Suriyelileri taşıyan şehir içi toplu taşıma sahiplerine bu şekilde onlarca dava açıldığı öğrenildi.
Hakkında dava açılan ve mülteci kaçakçılığından yargılanan vatandaşlardan Cuma Tomak yaşadıklarına isyan ederek şöyle konuştu: 'Yasal izinlerim tamam ama Suriyelileri aracımda yolcu olarak taşımam suç görüldü. Suriyeli sığınmacı yürüyerek veya başka bir araçla istediği yere gidebiliyor ama hatlı aracıma bu yolcuları almam kaçakçılık muamelesi görüyor!'

Yargı çelişkisi

Yayladağı Savcılığının aksine Altınözü Savcılığı, 'göçmen kaçakçılığı suçunun oluşması için doğrudan doğruya maddi menfaat sağlamak maksadıyla yasal olmayan yollardan göçmenlerin ülkeye sokulması veya ülkede kalmasına imkân sağlanması ya da yurt dışına çıkmasına imkân sağlanması seçimlik hareketlerinden birinin gerçekleşmesi gerektiği ancak Suriye'de iç savaş çıktığından itibaren Suriye vatandaşlarının ülkemize girişine izin verildiği ve yardım amacıyla ülkemizde iskânlarının sağlandığı' gerekçesiyle takipsizlik verdi.

Kimlik bile veriliyor!

Araçları bağlanan ve yüklü miktarda para cezalarına maruz bırakılan 18 mağdurun avukatlığını yapan Cemal Gelincik, 'Yayladağı savcılığı; Suriyelilerin köyden ilçeye veya Antakya merkeze getirilmesini göçmen kaçakçılığı olarak yorumluyor.
Ulaştırma bakanlığından toplu taşıma izni olan ve belli güzergâhta çalışan toplu taşıma araçlarına göçmen kaçakçılığından işlem yapılıyor. Bu suçlamayla yaklaşık iki aydır içerde olan müvekkillerim var. Oysa Suriyeliler mülteci değil sığınmacı, başvurmaları halinde kimlik alabiliyorlar' dedi.

Sofranıza koymayın!

İzmir'de sahte rakı içen 58 yaşındaki Mehmet Fatih Hindioğlu da kurtarılamadı

Kona'ta 3 hafta önce bir marketten aldıkları sahte rakıyı içtikten sonra yaşamını yitiren 11 kişinin ardından, Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde tedavi gören site kapıcısı 58 yaşındaki Mehmet Fatih Hindioğlu da kurtarılamadı. Aralarında sahte rakı imalathanesi bulunan Orçun Y., sahte rakıyı piyasaya süren ana dağıtıcı Çağdaş Metin F. ve sahte rakıyı marketlere ve büfelere dağıttığı ileri sürülen Ertan Ö.'nün de bulunduğu 6 kişi tutuklanmıştı. Yılbaşı öncesinde bildiğiniz gibi Hükümet de bu konuda önemli bir karar aldı. Yılbaşı hediye paketlerinde, ilk kez bu yıl kesinlikle içki bulunmaması için genelge yayınlandı. Yalnız rakı değim, sofralarda şarap ve bira bulunması da istenmiyor.

Tonlarca patates depoda kaldı

Doğu Anadolu Bölgesindeki terör saldırıları, Bitlis'in Ahlat ilçesindeki patates üreticilerini de olumsuz etkiledi. Güvenlik endişesi nedeniyle yaklaşık 150 bin ton patates çiftçinin elinde kaldı. Ahlat'ta 35 bin dönüm arazide üretilen 150 ton patates, alıcılar ve nakliyecilerin güvenlik gerekçesiyle bölgeye gelmemesi yüzünden çiftçinin elinde kaldı. Ziraat Odası Başkanı Necat Demirden, 'Ürünlerini satamayan çiftçilerimiz borçlarını da ödeyemedi. Çiftçimiz perişan ve zor durumda. Ayrıca patates sektöründe yaklaşık 15 bin kişi istihdam ediliyor. Bu da istihdama büyük katkı sunuyor. Bu sektör bölgemizin olmazsa olmazıdır. Patates üretimi bölgemize ekonomik anlamda büyük bir girdi sağlıyor ancak yaşanan terör olaylarından dolayı alıcılar ile araçlarının yakılacağı korkusunu taşıyan nakliyeciler ilçemize gelemedi. Bölgenin içinde bulunduğu karışıklıktan dolayı patatesler çiftçinin elinde kaldı. Ürünlerin pazarlanması konusunda yetkililerden yardım bekliyoruz' diye konuştu.

Kararlarını dinletemiyorlar

Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü'nün (OPEC), küresel petrol piyasasındaki hakimiyeti 1970'lerde yüzde 70'in üzerine iken Rusya ve ABD gibi ülkelerin üretimlerini artırmasıyla bugün bu oran yüzde 30'lara geriledi.
'Yedi Kız Kardeşler' olarak adlandırılan ve küresel petrol piyasasını, üretimi ve fiyatlandırmayı tekelinde bulunduran 7 uluslararası petrol şirketine karşı 1960'ta Irak'ta düzenlenen bir konferansla kurulan OPEC'in piyasalardaki hakimiyeti, kuruluş amacına uygun olarak 1973'te yüzde 70'lerin üzerine çıktı. Fakat günümüzde ABD'nin yeni teknolojiler sayesinde tekrar artan üretimi ve Rusya'nın Sovyetler Birliği dönemini de geride bırakan ihracat seviyeleri, OPEC'in küresel petrol piyasasındaki hakimiyetini yüzde 30'lara geriletti. OPEC'in Suudi Arabistan, Irak, Kuveyt, İran ve Venezuela tarafından 1960 kurulmasının ardından, 'Yedi Kız Kardeşler' küresel petrol piyasasındaki ayrıcalıklı fiyat belirleme gücünü kaybetti.
OPEC'e daha sonra Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Libya, Cezayir ve Endonezya'nın da üye olmasıyla, kartel günlük yaklaşık 8,3 milyon varillik ortalama üretimiyle küresel petrol arzının yüzde 50'sinden fazlasını sağladı.

'Göreve devam' dedi

Bitkisel yağ sektörünün lokomotif firması Küçükbay A.Ş.'nin Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Küçükbay, üyesi olduğu MÜSİAD'a dönüş yaptı. Küçükbay, 'İş dünyasını gerektiği gibi temsil eden bu çatı altında bulunmaktan memnuniyet duyuyorum' dedi.
Müstakil Sanayici ve İş Adamları Derneği (MÜSİAD)'ne geri dönüş yapan Küçükbay, 'Kurulduğu ilk günden beri içerisinde bulunduğum sanayi ve iş dünyasını gerektiği gibi temsil eden bir sivil toplum kurumu olan MÜSİAD camiasında yeniden bulunmaktan memnuniyet duymaktayım. Bizler iş dünyasının birer temsilcisi olarak MÜSİAD çatısı altında değerli başkanlarımız ve üyelerle başarılı çalışmalar yapacağımıza inancım tamdır' açıklamasını yaptı. Küçükbay, üyesi olduğu diğer derneklerle Şubat ayında ilişkisini keserken; geçici olarak MÜSİAD üyeliğinden de ayrılmıştı. Bu arada şunu da söyleyebilirim, MÜSİAD'ın tüm davetlerine Cumhurbaşkanı Erdoğan gitmekte, ayrıca MÜSİAD da Hükümetin tüm ekonomik kararlarını desteklediğini bir şekilde belirtiyor.

***

DİP EKSPRES

URTİM, Teksas'ta fabrika kuracak

URTİM Kalıp ve İskele Sistemleri, bölgede yaşanan siyasi ve ekonomik sorunlar nedeniyle yeni pazar arayışına girdi. ABD pazarına ihracata başlayan şirket Teksas'ta fabrika kurmak için girişimlere başladı.
Yapı malzemeleri sektöründe 35 yıldır kalıp ve iskele sistemleri üreten URTİM, ihracat pazarlarında yaşanan sıkıntılar nedeniyle gözünü ABD pazarına dikti. Bölgede yaşanan sorunların ihracatçıyı yeni pazarlar aramaya ittiğini aktaran URTİM Kalıp ve İskele SistemleriYönetim Kurulu Başkanı Serdar Urfalılar, 'Ortadoğu ve Rusya pazarında yaşanan sorunlar ve kriz sonrası Avrupa'nın hala tam olarak toparlanamamış olması bizi başka kıtalara yöneltti. Yaptığımız fizibilite çalışmaları ABD pazarının büyük fırsatlar sunduğunu bize gösterdi' dedi.

Türkiye'den daha ucuz

Fabrika için ABD'de arazi baktıklarını söyleyen Serdar Urfalılar, 'Yaklaşık 3 yıldır piyasa araştırması yapıyoruz. ABD'de fabrika arazileri Türkiye'dekinin 10'da biri fiyatına satılıyor. Bu yıl içerisinde ABD'ye ihracata başlayacağız ve üç yıl içerisinde de Teksas eyaletine fabrika kuracağız'dedi.
Serdar Urfalılar, 'Türkmenistan'a giden bir konteynerin navlun bedeli 8 bin dolar, ABD'ye giden bir konteyner'in navlun bedeli ise 4 bin dolar. İhracatçı için uzaklığı belirleyen kilometreler değil navlun fiyatları olmalı' diye konuştu.