Ancak bu rakam, dünya ortalamasının altında kalıyor. İzlanda, Portekiz ve Avustralya, antidepresan kullanımında en yüksek oranlara sahip ülkeler arasında bulunuyor.
Toplumsal etkiler ve artış nedenleri
Türkiye’deki antidepresan kullanımındaki artış, depremler, pandemi ve ekonomik zorluklar gibi toplumsal olaylarla ilişkilendiriliyor. Sağlık İstatistikleri Yıllığı'na göre, bu olaylar ruh sağlığını olumsuz etkileyerek ilaç tüketimini artırmış olabilir. Prof. Dr. Kemal Yazıcı, mevcut verilerin Covid-19 pandemisi ve 6 Şubat depremleri gibi olayların etkisiyle artışın devam edebileceğine dikkat çekti.
Uzman görüşü ve ilaç kullanımı
Prof. Dr. Yazıcı, antidepresan kullanımındaki artışın yalnızca psikiyatrik rahatsızlıklarla sınırlı olmadığını, bu ilaçların anksiyete bozuklukları gibi birçok psikiyatrik hastalıkta da kullanıldığını belirtti. Ayrıca, antidepresanlar yalnızca psikiyatri değil, nöroloji ve diğer branşlarda da reçete ediliyor. Türkiye’de antidepresan kullanımının dünya ortalamasının altında olduğuna, ancak toplumsal olayların etkisiyle kullanım oranının artacağına işaret etti.
Gerekli kullanım ve ruh sağlığı önerileri
Prof. Dr. Yazıcı, gereksiz antidepresan kullanımının tehlikeli olduğunu ve ilaçların sadece doktor kontrolünde kullanılması gerektiğini vurguladı. Sosyal medyadan veya yakın çevreden alınan tavsiyelerle ilaç kullanmanın zararlı olabileceğini belirtti. Ruh sağlığını korumak için düzenli egzersiz, dengeli beslenme, yeterli uyku, sigara ve alkolden kaçınma gibi önerilerde bulundu. Ayrıca, gerektiğinde bir ruh sağlığı uzmanına başvurmanın önemini vurguladı.