Prof. Dr. Emre Alkin, bazı ürünlerdeki vergi indirimleri fiyatları aşağı çekse de, enflasyonu kalıcı şekilde tek haneye düşürmek için zorunlu tüketim ürünlerinde bir sükûnete ihtiyaç olduğunu söyledi.

Prof. Alkin’e göre; Yıllık hedefin tutması için, herhangi bir ay, yüzde 1’in üzerine çıkılmamalı!..

Prof. Dr. Emre Alkin, yüzde 0.74’lük Aralık ayı enflasyonu ile yüzde 11.84’lük 2019 yılı enflasyonunu değerlendirdi.

Ortaya çıkan rakamların şaşırtmadığını belirten Prof. Dr. Alkin ‘Aslında İstanbul Ticaret Odası (İTO) Ücretliler Geçinme Endeksi verilerinden, Aralık enflasyonunun bu seviyede çıkacağının sinyallerini almıştık. Bazı ekonomistler yüzde 0.5’in altında bir Aralık ayı enflasyonu bekleseler de bence bu imkansızdı. Dolayısıyla yüzde 0.74 ile Aralık enflasyonu beklediğim gibi çıktı’ dedi.

Yüzde 8.6’yı tutturmak kolay değil

Enflasyonda gelinen son durumun iki önemli gelişmeye işaret ettiğini ifade eden Alkin şöyle devam etti:

‘Bunlardan birincisi 2020 yılında her ay başında heyecanla enflasyon oranlarını bekleyeceğiz.

Çünkü söz konusu rakamlar faiz kararlarına doğrudan etki yapacak. İkincisi ve daha da önemlisi, yüzde 8.6’lık hedeflenen enflasyonu yakalamak için herhangi bir ay yüzde 1’in üzerinde enflasyonla karşılaşmamamız gerekiyor.

Eğer böyle bir gelişme yaşanırsa, izleyen aylarda mutlaka eksi enflasyon çıkmalı ki hedef tutsun.’

‘Vatandaş rakamlara inanmıyor, haklı’

Enflasyon verilerine yönelik yoğun itirazlar geldiğine işaret eden Emre Alkin, vatandaşların ‘Bu bizim enflasyonumuz değil’ şeklindeki itirazlarında haklı olduklarını söyledi.

Alkin ‘İnsanların geliri enflasyon kadar artmadığı için fiyat düşüşlerini tam olarak hissedemiyorlar. 2020 yılının ilk altı ayı enflasyon oranlarının nefes nefese takibiyle geçecek gibi gözüküyor.

Çünkü gıda fiyatlarında ve işlenmemiş gıdada, tarım ürünlerinde fiyat artışları hâlâ sıcaklığını koruyor.

Aralık rakamları bize bunu gösterdi. Gıdada hâlâ gözle görülür fiyat artışları var’ dedi. 

‘Tek haneye kalıcı şekilde düşmesi’

Bazı sektörlere yönelik vergi indirimlerinin enflasyonu aşağı çekici katkısı olacağını belirten ünlü ekonomist ‘Ancak tarım ürünleri, gıda ve halkın zaruri tükettiği mal ve ürünlerde bir sükunet yaşanmazsa 2020 yılında enflasyonu kalıcı olarak tek haneye düşürmek mümkün olmayabilir’ dedi. 

‘Öncelikleri akılcı şekilde tespit edin’

‘Enflasyon önümüzdeki dönemde bir ya da iki ay tek haneye gerilese bile yeniden çift haneye yükseldiğine şahit olabiliriz’ diyen Alkin ‘Bu da hem enflasyon beklentilerini hem faiz kararlarını hem de ekonominin temel dengelerini bozacak bir gelişme olur.

2020 yılında hem devletin hem de özel sektörün cesur adımlardan çok, ihtiyatlı ve akılcı adımlar atması gerekir.

Benim vatandaşa tavsiyem, harcama ve yatırımlarında öncelik tespitlerini ve bunların finansman metodlarını akılcı şekilde tespit etsinler’ ifadelerini kullandı. 

Uluslararası kuruluşların yanılgısı

2019 yılı enflasyon hedefinin birkaç defa revize edildiğini hatırlatan Prof. Dr. Emre Alkin, ‘Aslında bunun bir nedeni de baz etkisiyle enflasyonun düşeceğinin bilinmesiydi. Ancak 2019 yılı başında uluslararası kuruluşlar tarafından ortaya koyulan olumsuz senaryoların hiçbirinin yaşanmadığını da hatırlatmak isterim. IMF, Dünya Bankası ve OECD gibi kuruluşlara bakılırsa ekonomi yüzde 2.5 daralacaktı, enflasyon yüzde 15’e yükselecekti ama bunların hiçbiri yaşanmadı.

‘Reformlar yapılmadan düzelme olmaz’

Türkiye’nin ekonomik anlamda kötü bir yıl geçirdiğini söyleyen İzmirli iş insanı Şafak Sol ise yapısal reformların artık hayata geçmesi gerektiğini vurguladı

‘Türkiye ekonomisinde 2018’in ikinci çeyreğinde başlayan sıkıntılı süreç, geride bıraktığımız yıl da etkisini sürdürdü.

Enflasyon ve büyüme rakamlarındaki negatif seyir bunun en somut örneği.

Küçülen ekonomi ile birlikte enflasyon genel olarak yüksek bir seyir izlerken işsizlik aldı başını gitti. Zor bir yıl geride kaldı’ diyen, İzmirli iş insanı Şafak Sol, üretim odaklı ekonominin önemine vurgu yaptı.

Geçen yılda baş döndürücü gelişmelerin yaşandığını belirten Sol şöyle devam etti:

‘Ekonominin genel olarak durgun olduğu bir yılı tamamladık.

2018 ortalarında başlayan bu zorlu yola girmemizin nedenleri altında sanayi orijinli büyüme yerine tüketim odaklı harcamalara dayatılmış bir planlamanın olması yatıyor.

Sanayiyi ithal ara mala bağımlı halden kurtarıp kaliteli üretimi teşvik eden yaklaşımları ortaya koymalıydık.

Üretim odaklı yatırımların artırılması gerekirken ne yazık ki bu plan uygulanmadı.

2019, bu sebeplerden kaynaklanan sorunlarını yaralarını sarmakla geçti.’

Yeni üretim modeli

İzmir’de çeyrek asırdır sağlık ve estetik sektöründe hizmet veren Sol şöyle konuştu;

‘Bu yılın ilk yarısında faiz, kredi ve bütçenin kontrol altına alınıp alınamaması enflasyonu belirleyecek.

Bununla birlikte yeni bir üretim modeli ile büyüme desteklenmezse alınan tedbirlerin de boşa gideceği kanısındayım.

Ortalama 10 yılda bir aynı sorunlarla boğuşmak istemiyorsak başta hukuk olmak üzere yapısal köklü reformlara yönelmemiz gerekiyor.

Vergi yerine üretim artırılmalı.

Vergiyi adaletli bir biçimde her katmana yaymalıyız.’

İşsizliğe çare...

Hukuk, eğitim ve özgürlükler alanında yapılacak yapısal reformların ekonomi üzerinde de olumlu etkiler yaratacağını savunan Şafak Sol ‘2020’de yapılmasını beklediğimiz reformlar büyük ölçüde yatırım iklimi oluşturacaktır.

Bununla birlikte üretim odaklı yatırımların istihdama olumlu etkisinin artan işsizliğimize çare olacağını da söyleyebilirim.

Tüketime değil, teknoloji ve dijital dönüşüme dayalı, marka değeri olan, yüksek katma değerli mal ve hizmet ihracatına dayalı bir ekonomik modele ihtiyaç var.

Aksi takdirde atılan adımlar havanda su dövmekten öteye geçemez.” ifadelerini kullandı.

Gelecek gençlerin…

Sadece ekonomi değil, eğitim, sağlık ve daha pek çok alanda yenilenmenin gerekliliğine vurgu yapan Sol, ‘Daha çağdaş ve daha modern bir gelecek adına en büyük umudumuz gençlerimiz. Sadece bireylerin değil, toplumların da gelişmişlik düzeyini yükselten eğitim, her yeni yılda önemini artırıyor. Ulu Önder Atatürk’ün ilkelerine bağlı eğitim anlayışı ile insan haklarına duyarlı ve çevre bilincine sahip, çağdaş, dünya vatandaşı, aydınlık nesiller yetişmesine zemin hazırlamalıyız.’ ifadelerini kullanan  Şafak Sol şöyle devam etti;

‘Gelelim güzel İzmir’e…

İzmir’de öncelik verilmesi gereken konuların başında ikinci çevre yolu, raylı sistem ağının güçlendirilmesi, limanlardan daha verimli bir şekilde yararlanma ve neredeyse kentin tamamına yayılan kentsel dönüşüm projeleri var.

Bir işveren olarak yabancı yatırımcıyı İzmir’e çekmek için teşviklerin artırılması gerektiğinden yanayım.

Eğitim alanında özellikle uluslararası üniversitelerin İzmir’i tercih etmelerini sağlamalıyız.

Beyin göçünün önüne geçmemiz gerektiği gibi gençlerimizin başta fiziki ve sosyalolmak üzere her anlamda imkanlarının artırılması, bu sayede tersine beyin göçü zeminin sağlanması gerektiğini düşünüyorum. Bürokratik sorunlar kaldırılırsa şehrimize daha fazla yabancı yatırımcı gelebilir.

Aynı durum sağlık sektöründe de geçerli.

Hali hazırda bulunan sağlık yatırımcılarının desteklenmesi gerektiği gibi bu yıl diğer yatırımcıların da teşvik edilmesi öncelikler sıralamasının ilk maddelerinde yer almalı.’

DİP EKSPRES

Yapay zeka, BT operasyonlarında

Yapay zeka, BT operasyonlarında otomasyon sürecini dönüştürüyor

Son dönemlerin en gözde konularından AIOps, sağladığı avantajlarla 2020 yılında daha çok öne çıkmaya başlayacak.

Tüm dünyada ve ülkemizde özel kuruluşlardan kamu kuruluşlarına kadar büyük bir dijital dönüşüm yaşanıyor. Ancak bu dijital dönüşüm BT operasyonlarını daha karmaşık ve izlenmesi zor bir hale getiriyor. Diğer taraftan toplanan verilerin miktarı da her geçen gün artıyor ve devasa bir boyuta geliyor.

Yapay zekanın BT operayonlarındaki önemine dikkat çeken Micro Focus Türkiye ve Yunanistan Genel Müdürü Deniz Kırca, ‘Yapay zeka, milyonlarca veri kümesini herhangi bir insan müdahalesi olmadan inceleyebilme kapasitene sahip. Dolayısıyla, gelişmiş analitik teknikler ve algoritmalar kullanan AIOps, çok daha büyük ve karmaşık veri kümeleriyle çalışılabilmesine ve insan gözüyle görülmesi neredeyse imkansız olan kalıpların görülebilmesine olanak tanıyor. Bu kadar büyük verilerin işlenmesi ve karmaşıklaşan BT operasyonlarının daha iyi bir şekilde yönetilebilmesinde AIOps büyük önem taşıyor ve BT süreçlerinde otomasyonun geleceği olarak görülüyor’ diyor.

Sürdürülebilir Çevre ve Enerji Projesi

Çevreci Enerji Derneği’nin, T.C. Dışişleri Bakanlığı Avrupa Birliği Başkanlığı tarafından Sivil Toplum Sektörü Programı altında ‘Yerel STK’lar Hibe Programı’ kapsamında yürüttüğü ‘Sürdürülebilir Çevre ve Enerji’ adlı projesi başarıyla tamamlandı.

2 Ocak 2019 tarihinde başlayan proje kapsamında; sivil toplum kuruluşlarının idari ve teknik kapasitelerini arttırma çalışmaları doğrultusunda online teknolojiler, araştırma metotları ve veri yönetimi eğitimleri verildi.

Çevresel Etki Değerlendirmesi konusunda 122 sivil toplum temsilcisine ulaşılan ve STK’ların ÇED konusunda bilgisini ölçme, değerlendirmeye yönelik bir anket yapıldı.

 ÇED mevzuatı ile ilgili yedi adet atölye çalışması yapıldı ve bu çalışmalarda konusunda uzman isimler eğitimler verdi. 

‘STK’larla İşbirliği Kuruldu’

Proje kapsamında, Çevreci Enerji Derneği 10 adet sivil toplum kuruluşu ile işbirliği sözleşmesi imzaladı.

Özellikle çevre ve enerji konularında farkındalık yaratma çalışmaları, eğitimler ve çeşitli etkinlikler bu işbirliği ile gerçekleştirilerek hem STK’ların sürdürülebilirliği arttırılacak hem de dayanışma içinde daha güçlü STK’lar yaratılabilecek.