'Burası bizim değil bizi öldürmek isteyenlerin ülkesi'
Tezer Özlü

Utandım insan olmaktan. İnsan utanır bazen insan olmaktan... Kalbe giden yolların kapkara kesildiği, vicdanların köreldiği, bakkala ekmek almaya giden çocukların, kartopu oynayan gazetecinin, sokakta arkadaşına selam verdi diye kocası tarafından öldürülen kadınların, tecavüz edilmeye çalışılıp öldürülen, daha son nefesini vermeden elleri kesilen, yakılan, ÖzgeCanların olduğu bir ülkede insan utanır insan olmaktan.

Kötülük sıradanlaşıyor. Kötülük, hızla egemen oluyor bu topluma. Kirli diller, kirli elleri cesaretlendirdikçe cesaretlendiriyor. Birisi çıkıp annesinin diz kapağından tahrik olduğunu söylüyor, bir diğeri mini etek giyenin tecavüzü hak ettiğini... Daha öteki, kadının sokakta kahkaha atması yakışık almaz, kadın dediğin iffetli olur diyor.
Toplumun tepe noktasında yer alan, sözleri milyonlarca insan tarafından buyruk gibi algılanan bu kirli dillerin düşünce iklimine uygun, akla hayale sığmayacak haberler geliyor kendisi güzel ülkemden. Antalya'da bir bayan lise müdür yardımcısı okulda kız öğrencilerin etek giymesini yasaklayıp giymelerini engellemek için erkek öğrencilerden denetim timi kuracağını söyleyebiliyor mesela. Yetmiyor kızların etek giymede ısrar etmeleri halinde erkek öğrencilere taciz edin öğüdünde bulunuyor. Bunun gibi daha birçok olayın hemen her gün yaşandığı toplumda tecavüzler, cinayetler, bu şiddet neden oluyor diye soruyoruz. Cevap ortadayken hiç kimse inkar etmesin, bu ülkede kadınlara kalkan her elin, masum insanlara sallanan her bıçağın, çekilen her tetiğin, her taciz olayının ardında kirli elleri cesaretlendiren kirli dillerin o yobaz düşüncelerin payı var.  

Nefret tohumları filiz vermeye başladı bu topraklarda. Dürüst, namuslu, iyi insanlar için yaşamak git gide zorlaşıyor. Çünkü ötekini hor görmek, yok saymak artık düşünce düzeyini geçip eyleme dökülmeye başlandı. İki kutba ayrılan toplum ötekinin ne dediğini dinlemiyor. Kendi acısından başka acı, doğrusundan başka doğru bilmiyor. Ahlaki değerler çürüyor.

Şiddeti ortadan kaldırmaya yönelik çalışmalar yapmak yerine 'İç Güvenlik Paketi' adı altında şiddet olaylarını daha da attıracak uygulamaları hayata geçirmeye çalışıyoruz. Toplum olarak geldiğimiz noktadan hepimiz bir parça sorumluyuz. Jean Paul Sartre'ın dediği gibi hepimiz katiliz aslında, kendi etrafımıza kafesler ördüğümüzün farkında değiliz. Delilik halinde kendi sonumuzu hazırlıyoruz. Bu yazıyı yayına hazırladığım dakikalarda Ege Üniversitesi öğrencisi bir gencimiz daha toprağa düştü ve biz birlikte üzülmeyi yine başaramadık. Aydınlık günlerin uzağında karanlıkta kaldık...