Kaldırılması ''yılan hikayesi''ne dönen...

Depremde aldığı hasar nedeniyle yıkılmak zorunda kalınan Buca Cezaevi alanı'ndan bahsetmek istiyorum bugün...

İktidar ile İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin arasındaki dava süreci ''bir o tarafa, bir bu tarafa'' devşirilse de ''an itibari ile'' yeşil alan olarak kalmasına karar verildi...

Yine an itibari ile Cezaevi'nin yıkımdan arta kalan duvarları yıkılıyor...

Yani ''seçime de çeyrek kala'' Buca Cezaevi iyi bir propaganda malzemesi olacak ve ''parkınız yakında bitiyor'' sloganları tavan yapacak...

Çok büyük bir alandan bahsediyoruz...

Çok iyi değerlendirilmesi lazım şüphesiz. Aynı zamanda da birilerine peşkeş çektirmemek lazım...

İşte bu noktada ''bu alanda takdir gören belediyelerin örnek alınması'' gerekiyor...

Kısacası bu alanları ''Belediyelerin işletmesi'' gerekiyor ki, vatandaşa faydalı olsun...

Örneklerden bir kaç tanesini burada sıralayım:

Menderes Belediyesi'nin çok ama çok güzel yaptığı parklar var. Hepsinin de işletmecisi Menderes Belediyesi...

Bodrum Belediyesi'nin yaptığı bütün parkların işletmesi kendisine ait...

Aynı şekilde Gaziemir Belediyesi de çok güzel bir işletmecilik örneği veriyor...

Bu ve bunun gibi bir çok belediyeler artık ''hem şaibeden uzak kalabilmek için'' ve hem de ''vatandaşa hizmet için'' işletmeciliği kendileri yapıyorlar...

Düşünün bir kere;

Kime verirseniz verin, o şahıs veya şirket çayı – kahveyi sizin kadar vatandaşa ucuz fiyata satabilir mi?

Asla satamaz, çünkü para kazanmak zorundadır...

Sizin elemanınız kadar vatandaşa nazik ve iyi davranabilir mi?

Hiç zannetmiyorum...

Çevreyi belediye personeli kadar temiz tutar mı?

Hiç umrunda bile olmaz...

Dolayısı ile Buca Cezaevi'nin olduğu alana en az 4 adet ayrı ayrı park yapılması ve işletmesinin de Buca Belediyesi'ne ait olması şarttır...

Aksi takdirde...

İstediğiniz ihaleyi yapın, istediğiniz firmaya verin...

Ne söylentiler, şaibeler ortadan kalkacaktır ve ne de vatandaşa hak ettiği hizmet verilecektir...