Bugün sizlere ekmekten söz etmek istiyorum... Hani bir çoğumuz için yataktan kalkar kalkmaz, gözümüzü açar açmaz aklımıza gelen ilk şeyden yani ekmekten bahsetmek istiyorum...

Malumunuz unlu mamul satan işyerlerinin vitrinleri çeşit çeşit ekmeklerle dolu...

Kimisinin üstüne iki tane çiğdem çekirdek yapıştırmışlar ve buna ''tahıllı ekmek'' diyorlar...

Bir tane mısır yapıştırmışlar, ''mısırlı ekmek'' demişler...

Kimisinin üzerine Alaşehir...

Kimisinin üzerine de Kula ekmeği diye etiket yapıştırmışlar, ikisi de aynı ekmek görünümünde ve tadları da aynı...

Siz hiç ''tarhanalı ekmek'' gördünüz mü? Ben gördüm...

Adam tarhana çorbasını boca etmiş hamurun içine sürmüş fırına, adına da ''tarhanalı ekmek'' demiş...

Yakında ''kuru fasulyeli'', ''nohutlu'', ''mercimekli'' ekmek çıkarsa hiç şaşırmayın...

Gerçi şu anda ''balina ekmek'' var piyasada, genellikle de pazarlarda satılıyor...

Kilo hesabı...

Tek parça halinde ve çok büyük olarak üretilen ekmek kilo ile satılıyor...

Vatandaş, pazarcıya ''yarım kilo'', ''bir kilo'', ''iki kilo'' diyor ve pazarcıda zar zor kesebildiği ekmeği tartarak veriyor...

Hijyen derseniz, o zaten çoğunda yok...

Zaman zaman yapılan kontrollerde de şahit oluyoruz...

Buğdayın içinde insan vücuduna yararlı ne varsa alınıyor ve kalan nişastadan ekmek yapılıyor. Onun için zaten ekmekler sadece ''kabuk''tan ibaret...

Kepekli ekmek diyorlar, kakao yağı katıldığı iddia ediliyor...

Mısır ekmeği diyorlar, GDO'dan bahsediyorlar...

Sevgili okurlar,

Bizim milletçe karnımızı doyuran tek gıda ekmek'tir... Ama bazı art niyetli kişilerin elinde ne acıdır ki, hem kalitesi ve hem de hijyenliği yok edilmektedir...

Şüphesiz ki sözüm art niyetli kişilere...

Anlayacağınız hepimizin ve de Türk toplumunun vazgeçilmezi ekmekle bu kadar oynamamak lazım...

Oynayanları da günün birinde ''ekmeğin çarpacağı'' unutulmamalıdır...