Altyapımız Altay'ın geleceğidir düşüncesi Altay'a gönül vermiş kişilerin ortak paydasıdır. Her zora düşülen dönemde altyapıdaki gençler gelecek için umut olmuşlardır. 2010-11 sezonunda A2 özerk yönetiminde beraber görev yaptığımız; o zamanki A2 özerk yönetimi başkanı Gürsel Canerler büyük bir üzüntü, kırgınlık ve öfkeyle telefon ettiğinde o günler aklıma geldi. Gürsel Canerler 'Yazıklar olsun bu yönetime' diyor ve ekliyordu: 'Her şeyi yok ettikleri gibi bizim emeklerimizi ve Altay'ın geleceğini de yok ediyorlar'. Altay kampından yetersiz diye gönderilen gençlere beş-onbin lira getir istediğin yere git yaklaşımına öfke kusuyordu.

Altay armasına hizmet etme fırsatı bulduğum ilk maç Bucaspor-Altay A2 maçı idi. A2 takımı yöneticiliği ve takım doktorluğunu ilk defa bu maçta yaşamıştım. 24 Ağustos 2010 tarihinde Seyit Mehmet Özkan tesislerinde oynanan o maç; benim için duygusal anlamda çok farklı bir yere sahip olsa da sizlerle paylaşacaklarım sonrası bu yazıyı okuyanlar için de bir turnusol kağıdı görevi yapacağını düşünüyorum.
O gün Bucaspor Süper Ligde Altay ise Bank Asya liginde mücadele ediyordu. Buna rağmen maç öncesi hepimizin tek düşüncesi Altay'ın bu maçı kazanacağı şeklindeydi. Oyuncularla yeni tanışıyor olsak da onların kendilerine güvenleri ve Altay armasına aşkları gözlerinden hissediliyordu. Sahada üstün bir oyun sonrası da maçı 1-0 kazanmayı başarmıştık. O maçın üzerinden bir sezon geçti. O günkü kadroları tekrar gözden geçirelim. Kim nerden nereye gelmiş diye.

Bucaspor'da o gün forma giyen ilk onbirdeki dokuz genç ve yedek kulübesinde oturan iki genç bir sezon sonra Bank Asya Ligi'nde mücadele etmeye başlamışlar. Kalecileri Ömer Kahveci ve forvet Mehmet İncebacak Bank Asya Ligi'nde takımın değişmezleri olmuş. Civar Çetin; Burak Ayaz; Mert Özcanlar; Fatih Özçelik; Emrecan Efecanoğlu, Mustafa Kıçıklı; Server Yılmaz, Ekrem Solak ve Musa Yiğit ise takımları için Bank Asya liginde kilit oyuncular olmuşlar. O gün onsekiz kişilik kadrodan bir oyuncu 2.Lig ekibi Altınordu'ya kiralanırken diğer oyuncuları ise Bucaspor'un A2 takımında oynamaya devam etmiş.
 
Altay'ın geleceği ve güvencesi olan ve o gün sahada armamızı en iyi şekilde temsil eden gençlere gelecek olursak. Bu oyunculardan sadece o gün golü atan Abdülkadir Kuzey bir sezon sonra 2.Lig kategorisinde 14 maçta kendine yer bulabilmiş. Kaleci Ali Şaşal sadece sezonun son maçında diğer yedek kalecinin kulüpten kaçmasıyla forma şansı bulabilmiş. O gün Bucaspor'u yenen kadrodan hiçbir oyuncu bir sezon sonra Bank Asya liginde yer bulamazken Abdülkadir'den başka sadece Hüseyin Engin 2.Lig ekibi Turgutluspor'da 7 maçta görev yapmış. Bahadır Duran Göztepe'nin A2 takımıyla yoluna devam ederken; Metin Yüksel Kahramanmaraşspor; Yiğitcan Gölboyu Aydınspor 1923, Cenk Demirel ve Mert Çiftçi Lüleburgaz; Sadık Buzoğlu ve Caner Akgün Tekirovaspor ile 3.Ligde mücadele etmişler. Bölgesel Amatör Lig ekibi Kırşehirspor'da Uğur Köprülü ve Ahmet Arslan mücadele etmiş. O günkü kadrodan tam altı oyuncu; Bora Balcı, Oğulcan Gökçe, Mert Harun Köroğlu, Ali Demir, Cenk Sevil, Umut Devrim Kamalı ise futboldan kopmuşlar.

Daha önceden de belirtmiştim. Ben futbol adamı değilim ama bir psikiyatri uzmanı olarak o günkü kadrodaki 18 gencin hepsinin kişiliğine ve Altay geleneklerine bağlılıklarına kefilim. Geçen hafta bu kadrodan futboldan kopmayan 5 oyuncu daha yetersiz oldukları gerekçesiyle 2.Lig'de bu yönetim sayesinde sıra takımı olacağı beklenen Altay'dan uzaklaştırıldılar. Yendikleri Bucaspor'dan 11 genç Bank Asya'da takımlarına katkı yaparken bu gençlerin futboldan kopmaları kimin yetersizliğidir? Altay kulübünün isim sponsorluğu tartışılırken bu işlenmemiş elmaslardan kulübün kaybı nedir? Bucaspor o kadrodaki oyunculardan ne kadar bonservis kazanabilecekken, Altay ne elde edebilir? Sizce de isim sponsorluğu bedeli buradaki farkla kapatılamaz mıydı? Yetersiz diye futboldan kopartılan yetenekler mi yoksa bu değerlere sahip çıkamayan yönetim mi yetersizdir?