Tıp Fakültesi 1. sınıfta 'biyofizik' adında bir ders duyunca çok şaşırmıştım. Biyoloji ve fizik nasıl bir arada olur? Lisede okuduğumuz fizik ve biyoloji derslerini düşünüp nasıl bir bağlantı olabileceğini anlamaya çalışmıştım. Hücreleri kaldıraca mı koyacaktık, yoksa elektrik devrelerini dokulara mı bağlayacaktık?
   
Biyofizik denince belki sizin de zihninizde tam olarak canlanmamıştır. Üniversitede tıp fakültesinde böyle bir ana bilim dalı var. İyi de ne yapar bu insanlar bu bölümde? Ne anlatırlar, ne çalışırlar, yaptıkları işlerin sağlığa ne faydası var?

Fizik yasalarıyla ve daha da geliştirilmiş yöntemlerle canlıların incelenmesini sağlayan bilim dalına verilen addır biyofizik. Bu bilimle uğraşanlar da bir nevi hastanenin mühendis doktorlarıdır. Biyoloji kadar, tıp kadar matematik ve fizik de çalışırlar. Karşıdan biri geliyor. Bakıyorum ve hop tanıdım kim olduğunu. Görmemle beynimin tanıması ne kadar sürer? 170 milisaniye! Peki bunu nereden biliyoruz?
   
Beynin işleyişini aydınlatmaya çalışılan bilim alanıdır "Beyin Biyofiziği". İnsan beynini açıklamak "iki kere iki dört eder" demek kadar kolay değil. Farklı birçok birim bir araya gelir, bu yapbozun parçalarını birleştirmek için. Psikoloji, nöroloji, sinir bilimi, anatomi, fizik, matematik, radyoloji, nükleer tıp, istatistik, dil bilimi, fizyoloji davranış ve beyin biyofiziğini araştırır. Aslında hayat elektrikle başlar ve elektrikle biter. Bebek anne rahmine düştükten sonra 5. haftada beyninde ve kalbinde elektrik akımı başlar. Ölüm ise beynin elektrik aktivitesinin bitmesidir. Ölüm tanısı ancak böyle konur. Prof. Dr. Murat Özgören hocam anlatmıştı, Gazzaniga'nın Beyin Etiği adlı eserinde tartışılan bir konu insan beyninin ne zaman bilinç edindiğidir. 'Bilinç' kelime olarak tartışılsa da cevap anne karnı olmalı.
   
Bir kişiye aynı uyarıyı verseniz de farklı bilinç düzeylerinde verilen cevap farklı olur. Demek istediğim şu ki uyurken, uyanıkken, bilinç kapandığında veya bilinci bulandıran hastalıklarda bedenin ve beynin cevabı da farklıdır. Örneğin koku duyusunun kaybı Parkinson ve Alzheirmer Hastalığında gözlenir. 5 duyumuz olan işitme, görme, dokunma, koku ve tat uyarıldığı zaman beyin elektriksel sinyaller verir. Bu sinyallere bakarak hastalıkları erken evrede yakalamak mümkün. DEÜ Biyofizik Laboratuvarı'nda koku çalışmaları ve tat çalışmaları hem hastalık tanısında hem adli tıp için kriminalde kullanılmakta.
   
Biyofizik hocalarımızdan Doç. Dr. Adile Öniz'in bir sözü çok hoşuma gider. Der ki "beyin kaprisli bir organ." Bedenimizin %2 ağırlığında sadece ama kanlanması ise %20'si! Ben 55 kilogramım demek beynim de 1,1 kilogram. Eti ne butu ne, ama gel gör bir de işlevini! İşte bu 1 kiloluk sakatatın nasıl çalıştığını anlamak, yorumlamak, hastalıklara çare bulmak sadece biyolojiyle olacak iş değil.

Not: "Kilom artarsa beynim de büyür" ya da "zayiflarin az beyni var" gibi yanlış bir yorum çıkmasın. Önemli olan boyutu değil işlevi!

Sağlıkla kalın.