Ali Budak-Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından çalışmaları yürütülen 'Türkiye Milli Tarım Destekleme Modeli' kapsamında Türkiye'deki 941 ilçe havza ilan edildi. Her ilçe bir havza modelinde de desteklenecek ürünlerin dağılımı belli oldu. Bitkisel üretim faaliyetlerinin planlanması, toprakların boşa ekilmemesi, üretilen ürünlerin elde kalmaması ve arz talep dengesizliğinin yaşanmaması için hayata geçirilecek model ile belirlenen 941 tarım havzasının ürün listeleri Resmi Gazete'de yayımlandı. Havza bazlı destekleme uygulamaları kapsamında, ülkemizde arz açığı bulunan, stratejik ve bölgesel önem arz eden, insan beslenmesi - sağlığı ve hayvansal üretim açısından önem arz eden buğday, arpa, çavdar, çeltik, dane mısır, tritikale, yulaf, mercimek, nohut, kuru fasulye, pamuk, soya, yağlık ayçiçeği, kanola, aspir, çay, fındık, zeytinyağı, patates, soğan (kuru) ve yem bitkilerinden oluşan 21 ürün bazında değerlendirme yapıldı.

Her ilçe bir havza oldu

Milli Tarım Projesi adı altında her ilçenin tarım havzası yapılmasının yetersiz ve içinde yanlışlar barındırdığına işaret eden İzmir Ziraat Odası Başkanı Ferdan Çiftçi, 'Desteklenen bu 21 tarım ürünü yeterli değil. Tarım havzasının 941 parçaya bölünmesi ve bunun da Milli Tarım Projesi adı altında sunulması niyet olarak önemli ve değerli olabilir ama yetersiz ve içerisinde yanlışları barındırır. Havza modeli aslında daha eskiydi ama yeni bir şey gibi sunuldu. O dönem oluşturulan modelde 30 havza açıklanmıştı. O model havza modeline daha çok benziyordu. Bu modelde ise Türkiye'deki her ilçe bir havza olarak değerlendirildi. Bütün ilçeler havza yapıldı' dedi.

'İzmir'de zeytin ve narenciye yok'

Bakanlığın daha öncesinde hangi bölgede hangi ürün daha iyi yetişiyorsa onları destekleyeceğini açıkladığını belirten Çiftçi, şöyle devam etti: Ancak sonuç böyle olmadı. Arpa ve buğday bütün illerde destekleniyor. İzmir'de zeytin ve narenciye yok. Destekleme dediğimiz bu demek değil. Evet, kritik ürünler desteklemeye alınır ve bu bir modeldir. Ancak destekleme dediğimiz bir politika aracı olarak tarımın iyileştirilmesi için kullanılmalıdır. Bunun için de ihtiyacımız olan ürünler ve dünyada söz sahibi olacağımız kritik ürünlerdir. Bu böyle belirlenir. İzmir'de patates bile destekleme içine alınmamıştı ve itirazlarımız sonucunda alındı. Zeytin varlığı açısından İzmir, Manisa ve Aydın ilk 3'ü oluşturuyor ama zeytin desteklemeye alınmadı.
 
Desteklemeler yıl başında açıklanmalı

'Bakanlık, mazotun yüzde 50'sini vereceğini söylemişti ancak yeni açıklanan desteklemelerde bu yapılmadı' diyen Çiftçi, 'Bakanlık, mazotta ürün çeşidine göre yüzde 25 ve 45 oranlarında desteklemede bulundu. Bakanlık, çiftçiye verdiği sözü yine tutmadı. Ve yine sınıfta kaldı. Havza bazlı destekleme yine açıklanmadı. Her sene olduğu gibi rutin desteklemeler açıklandı. 2017 desteklemeleri ise yıl biterken ancak açıklanıyor. Neden bu kadar beklenildiği de ayrı bir tartışma konusu. Destekleme, ürünler ekilmeden açıklanmalı. Bunun yapılmaması aslında bir politikasızlık işaretidir. Tarımın ve çiftçinin yalnız bırakıldığını gösterir. Adına milli tarım projesi dedikleri şeyde desteklemelerin en az 3 yıl açıklanması kabul edilmişti. Ancak yine ürün tarladan kaldırıldıktan sonra açıklandı. Bırakın 3 yıl önce açıklamayı yıl bitiminde açıklanıyor. Artık bundan vazgeçilsin. Bunun ülke tarımına ve çiftçiye yararı yok. Zararı var' ifadelerini kullandı.

'İthalat politikaları tüketiciye de zarar veriyor'

Tarımdaki ithalat politikalarıyla piyasanın terbiye edilmediğini aslında çiftçinin zarara uğratıldığını söyleyen Çiftçi, sözlerini şöyle tamamladı: Bu çiftçiye zarar vermekten başka bir işe yaramıyor. Defalarca söyledik ama dinletemedik. Bu durumdan uzun vadede üretici ve tüketici zarar görüyor. Bir an önce ithalat yoluyla piyasayı terbiye etmekten vazgeçilmeli.






 
Editör: Haber Merkezi