Futbol tribünleri uzun yıllar bilinçsizlikle suçlanmıştı ve adeta futbola gönül verenler kafası çalışmayan, boş işlerle vakit kaybeden insanlar olarak görülmek istenmişti. Son yıllarda birçok alanda etkin olmayan sivil toplum kuruluşlarına kıyasla demokratik tepki gösterebilme, kitlelerin sesi olabilme konusunda tribünler giderek etkinlik kazanıyor.
Son dönemlerde Atatürk'ün emanetlerini değersizleştirmeye gayret edenler yüce önderin hangi koşullarda Cumhuriyeti kurduğunu görmezden gelip, aynı tarihlerde dünyanın diğer ülkelerindeki hayat görüşlerini yok sayıp çağının en demokrat önderlerinden birini adeta diktatörlükle suçluyorlar. Ezilen halkların emperyalistlere karşı savaşında tüm dünyada bayrak olmuş bir liderin sözleri faşist olmakla itham ediliyor. İleri görüşlülüğünün en büyük kanıtlarından biri olan Gençliğe Hitabe derinliği olmayan kişilerce lekelenmeye çalışılıyor.

***

5 Şubat 2012 günü oynanan Fenerbahçe-Beşiktaş maçı öncesi forumlarda dile getirilen bir haber beni bir futbolsever olarak heyecanlandırmıştı. Her iki takımın taraftarı maç sırasında Atatürk'ün Gençliğe Hitabesini hep bir ağızdan söyleme konusunda hazırlık yapıyorlardı. Türkiye'nin en büyük taraftar kitlelerine sahip iki takımın ortak hareketi İstanbul takımlarına hiçbir zaman sıcak bakmayan benim gibilerin bile yüreğini ısıtmıştı. Ama maalesef o tarihte iki takım taraftarı kavga etmekten, birbirlerine küfür edip, meşaleler yağdırmaktan bu önemli tepkiyi ilk gösterenler olabilme fırsatını teptiler ya da cesaret edemediler.

Bir hafta sonra 12 Şubat Pazar günü Orduspor taraftarı bu ortak tepkiyi gösterebilen ilk taraftar topluluğu olmayı başardı. 19 Eylül Stadı'nın tribünlerini dolduran yaklaşık 8000 taraftar hep bir ağızdan Gençliğe Hitabeyi okuyarak Cumhuriyetin değerlerine bağlı tüm kitlelerden alkış almayı başardı. Bu tepkiyi yayıncı kuruluşun görmezden gelmesi vahimdi. Ufacık tribün olaylarını saatlerce dile getirip, tribünleri cehennem gibi gösterenler futbol emekçilerinin ülkeye sahip çıkmalarına ve futbolun olmayan marka değerine gerçek bir katkı yapmalarına sessiz kalıyorlardı.

***

Bu hafta sonu bu yürekliliği gösteren bu sefer Göztepe'nin bayanları oldu. Cumhuriyete her zaman sahip çıkan İzmir'in Atatürkçü düşünceye sahip, özgürlüğü yaşam parçası haline getirmiş kızları Atatürk maskeleri ile hep bir ağızdan Gençliğe Hitabeyi haykırdılar.
Şimdi sıranın Cumhuriyetin kuruluşunda bizzat kulüp olarak büyük fedakarlıkları olan Altay'a geldiğine inanmaktayım. Yaratıcı Altay tribünlerinin gelecek hafta oynanacak Malatyaspor karşılaşmasına kadar bir şeyler üreteceğini düşünüyorum. Bugüne kadar Altay tribünleri farklılığını hep gösterdi.

Sayın Nafiz Zorlu'nun başkan olduğu dönemde maçlarımız öncesi İzmir Marşı çalardı. İzmir'in dağlarında çiçekler açar, altın güneş orda sırmalar saçar, bozulmuş düşmanlar yel gibi kaçar...
Bu dizeleri bağırırken tüylerim diken diken olur, yaşa Mustafa Kemal Paşa yaşa, adın yazılacak mücevher taşa kısmını söylerken ise gözlerim dolar, Atatürk'ün gücünün Altay'ın arkasında olduğunu hissederdim. Bir psikiyatrist olarak da bugün ekleyebileceğim İzmir'e ait böylesi coşkulu ve tempolu bir marşla özdeşleşecek takımın motivasyonunun çok daha fazla olabileceğidir.
Bir öneri nacizane benden geldi. Önümüzde bir haftadan fazla süre var. Altay tribünleri şimdiden gelecek pazara hazırlanmalı.