Haber Ekspres Gazetesi, 15 yaşını doldurdu.
Daha önce arada sırada, 25 Mayıs 2015 tarihinden bu yana da her pazartesi gazeteye yazı yazıyorum. Hayata dair güncel her konuyu bu köşeye taşıdım, değerlendirdim, yanlış yapanları eleştirdim, kimi zaman gazeteyle reklam ilişkisi olanlar da bu eleştiriden nasibini aldı.

Bu köşede özgürce yazıyorum, basın özgürlüğünün kalmadığı, gazetecilerin tutuklandığı, tehdit edildiği bugünlerde özgürce yazabilmek son derece önemli, özgür yazma ortamını hazırlayan gazeteler çok kıymetlidir. Haber Ekspres de kıymetli bir gazetedir, emeği geçenlere selam olsun, nice 15 yaşlara.
Yine 'su'yu, İzmir'in suyunu yazacağım. Su deyip geçmeyin, su yaşam hakkının önkoşuludur, susuzluğun tedavisi yoktur, su yaşamdır, suya karşılıksız, engelsiz her canlının erişme hakkı vardır. Su hakkını savunmak yaşamı savunmaktır, yaşamı savunmak da kutsal bir görevdir.

Sürekli yazıyorum, İzmir'in suyu Efemçukuru'nda işletilen altın madeninin yarattığı kirliliğin tehdidi altında. Bunu ben söylemiyorum; bilirkişi raporları diyor, mahkeme kararında yer alıyor, bu kentin suyunu korumak, İzmirlilere sağlıklı su sağlamakla görevli olan İZSU'nun yönetim kurulu başkanı olan Aziz Kocaoğlu söylüyor.
Yasal düzenlemeler gereği İzmir'in suyunu korumakla görevli İZSU görevini yapıyor mu ya da ona görev yaptırılıyor mu?
Bakın İZSU Genel Müdürü B. Fügen Selvitopu imzalı yazıda ne deniyor: "...28.06.2012 tarihinden sonra İdaremizin işletmeye denetim yapmasına izin verilmemiştir. 28.06.2012 tarihinden itibaren İdaremizin denetim yapmasına izin verilmediği gibi (31.12.2012 tarihli) ÇED'e esas görüşümüz de alınmamıştır. Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü 20.12.2013 tarihli yazısı ile "İdaremizin münferit denetim yapamayacağını, ancak İzmir Valiliği Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı, İzleme-Denetleme Komisyonu ile birlikte denetim yapabileceğimizi" bildirmiştir. Denetimimize izin verilmeyen 28.06.2012 tarihinden sonra ilk denetimimiz 18 ay sonra 22.01.2014 tarihinde komisyonla birlikte yapılabilmiştir. Tüprag Metal Madencilik San. ve Tic.A.Ş.'nin 25.09.2013 tarihli dilekçesi ile İdaremiz 31.12.2012 tarihli ÇED Olumlu Kararı'nın verildiğini öğrenmiştir. Başka davacılar tarafından açılan dava sonucunda kapasite artışına ait 31.12.2012 tarihli ÇED Olumlu Kararı, İzmir 1. İdare Mahkemesi'nin 16.04.2015 tarihli kararı ile iptal edilmiştir. Bu karara istinaden 21.07.2015 tarihli yazımız ile dava sonucuna göre tesis edilecek işlemler hakkında bilgi verilmesi için Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü ve İzmir Valiliği Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı'na yazılmıştır. Yazımıza istinaden; 27.02.2013 tarihli 1. Sınıf İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatı iptal edilerek, 08.08.2005 tarihli ÇED olumlu kararına istinaden Yatırım İzleme Koordinasyon Başkanlığı tarafından 13.07.2015 tarih, 5 nolu 1. Sınıf İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatının tanzim edildiği öğrenilmiştir. 2015 yılı içerisinde işletmenin yeni ÇED Raporu ile ilgili olarak İdaremize bir görüş sorulmamış ve komisyon tarafından bir bilgilendirme yapılmamıştır. Konu Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü ÇED görevlilerine şifaen sorulmuş ve yetkilisi; "Mahkeme kararına istinaden iptal edilen ÇED raporunun işletme tarafından revize edildiğini, tekrar müracaat ettiğini, 1. İDK toplantısının yapıldığını, İdaremizin kurul toplantısına çağrılan kurumlardan olmadığı için davet edilmediğini belirtmiştir..."

İlgilenenler için belge olması için aktardığım bu bilgilerin özeti şudur: Efemçukuru Altın Madeni işletmesi nedeniyle İZSU'nun su havzasını denetlemesine izin verilmiyor, Valilik bünyesinde kurulan İzleme -Denetleme Komisyonu'nun incelemesine katılabiliyor, mahkemenin iptal ettiği 31.12.2012 tarihli ÇED izninde de, mahkeme kararını aşmaya yönelik verilen 17 Kasım 2015 tarihli ÇED izninde de İZSU'ya bilgi verilmemiş, onun görüşü sorulmamış, İZSU maden sahasına yaklaştırılmıyor. Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu da "Bugün İZSU istenildiği zaman Valilikte kurulan altın madeni izleme komisyonuna çağrılıyor, ama hiçbir şeye bulaştırılmıyor. Yani denetim görevini yapamıyor. İstediği evraklar verilmiyor, tahlil ettirmek için istediği numuneler verilmiyor. İZSU numune almak için altın madeni sahasına giremiyor. Tahtalı Barajı ve Çamlı Barajı, altın madeninin tehdidi altındadır. Tahtalı Barajı bittiği zaman İzmir'e hak getire. Allah sonumuzu hayır etsin" dememiş miydi?

İzleme-Denetleme Komisyonu tarafından yapılan denetimler tamamıyla şirketin inisiyatifindedir, onun verdiği bilgi ve değerlere göre işlem yapılıyor. Yani; İzmir'in suyunun korunması Efemçukuru Altın Madeni'ni işleten şirketin insafına kalmış durumda. İZSU'nun ve İzmir Büyükşehir'in zafiyetleri bir yana, bu kentin kanaat önderleri, gazetecileri, yazarları, sanatçıları, akademisyenleri, politikacıları, milletvekilleri, demokratik kitle örgütleri, sendikaları, sivil toplum örgütleri ve İzmirliler ne yapıyor? Buna sessiz kalmayı sürdürecek misiniz?

İzmir Tabip Odası tarafından düzenlenen "Su ve Sağlık-Efemçukuru Altın Madeni" konulu toplantıya gelin İzmir'in geleceği için ne yapacağımızı konuşalım. Cuma günü 18 Aralık günü saat 18'de Alsancak'taki İzmir Tabip Odası binasında.