Hep yanlış soru soruluyor! Cumhurbaşkanlığı konusunda sorulması gereken asıl soru "Gül aday olur mu?" değil "Erdoğan aday olur mu?" (veya olabilecek mi?) sorusu...
İki ayda bir cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgili yazmak ve Cumhurbaşkanı Gül'ün büyük olasılıkla aday olacağını söylemek alışkanlık haline geldi...
Nisan başındaki yazımda şu olaylara dikkat çekmiştim: Gül'ün "CHP'nin bir itirazı varsa Anayasa Mahkemesi'ne gidebilir" sözlerinin ardından, CHP'nin önceki kararını değiştirerek başvuruyu yapması; kararı verecek mahkeme başkanı Haşim Kılıç'ın "Dün yargının siyaseti kuşatma gayretlerine karşı çıktığımız gibi bugün de siyasetin yargıyı kuşatmasına izin vermeyeceğiz" sözleri; Başbakan Yardımcısı Arınç'ın bu sözlere verdiği destek ve MetroPoll Genel Müdürü Prof. Dr. Özer Sencer'in "Gül ve Erdoğan aday olurlarsa Cumhurbaşkanlığına Abdullah Gül seçilir. CHP'liler ve MHP'lilerin çoğu Gül'e oy verir" şeklindeki görüşü...
Haziran başında ise "Wall Street Journal" tarafından yeniden gündeme getirilen "Uludere Katliamı" haberini Pentagon Sözcüsü George Little'ın hızla "sızdırma" diyerek doğrulamasının altını çizmiş, danışmanı Zapsu'nun tabiriyle "Erdoğan'ın son kullanma tarihi" yani "politik sonu" yaklaşıyor mu diye sormuştum.
Erdoğan'a iki yıl daha zaman kazandıran önemli etkenlerden biri Konsensus firmasının "Cumhurbaşkanı kim olsun?" anketleri oldu... 2012 Mart'ında yüzde 48,8 Gül ve yüzde 16,9 Erdoğan şeklinde gerçekleşen sonuçlar, nasıl olduysa, üç ay sonra yüzde 41,8 Erdoğan ve yüzde 20,8 Gül şeklini aldı. Daha sonra, üyelerinin yaklaşık yarısı Gül tarafından atanmış olan Anayasa Mahkemesi, hukuki açıdan çok daha doğru olan 5+5 yerine, Gül açısından en avantajlı görünen 7+5'e karar verdi.
Kararın ardından Erdoğan'a yakın kaynaklar "Erdoğan aday olursa, Gül aday olmaz" tezini işlediler. Ta ki Cumhurbaşkanlığı Basın Başdanışmanı Ahmet Sever'in "Gül'ün, önünün kesilmesi çabalarına kırıldığı ve yeniden aday olabileceği" yönündeki açıklamalarına dek... Sever'in bu sözleri Gül'ün bilgi ve onayı olmaksızın söylediği şeklindeki yorumları çok komik buldum.
Siyasette değil iki yıl, 24 saat bile çok uzun zaman. Erdoğan'ın geleceğini etkileyebilecek pek çok etken var; sağlık durumu, Suriye'deki ve Güneydoğu'daki siyasi gelişmeler, ekonomi gibi... Gül ve Erdoğan'ın anlaşarak yerlerini değiştirmeleri de olası...
Ama bence, Erdoğan'ın geleceğine yönelik en önemli etken, Erdoğan'la telefonda konuşurken Obama'nın elinde tuttuğu sopa...
Bu sopanın ne anlama geldiği, daha önemlisi neden basına servis edildiği anlaşılamadı. Benim görüşüm şöyle: "Eğer Irak konusunda verdiğin sözlerden döndüğün gibi, Suriye konusundaki sözlerinden de dönersen veya isteklerimizi reddeder, güçlük çıkarırsan sopayı indiririm, ona göre!"
ABD'deki seçim sonuçları da önemli; ama fotoğraftaki sopayı tutan el değişse bile, çok büyük değişiklikler olacağını sanmıyorum.
Sonuçta, Obama'nın elinde tuttuğu, zenci beysbolcu Hank Aaron'un sopası karşısında"yukarısı bıyık, aşağısı sakal" misali, Erdoğan'ın işi zor...
Bakalım kararlarını kimin çıkarları doğrultusunda verecek? Türkiye'nin mi, yoksa ABD'nin mi?

Haftanın Sözü: Geçmişi düşününce, bazen çok cesaret göstermeme değil de, tehlikeyi göze almamış olmama üzülürüm.   (E. Bowen)