Yerel seçimlerde beklenen sonuçları alamayan AKP'ye karşı olan kesimde bir umutsuzluk rüzgarı esiyor. Oysa zaman kaygılanma değil, çalışma zamanı... Bardağın boş değil, dolu tarafını görüp, Atatürk'ün deyimi ile 'Namus Cephesi'ni sıklaştırma zamanı...

Bardağın dolu tarafına bakalım önce... Evet, CHP ve MHP seçimlerde başarılı olamadı, ama AKP'nin 'sözde' başarısı 'Bütünşehir Yasası' denen ve oyunun kurallarını son anda kendi lehine olacak şekilde değiştiren ayak oyunu sayesinde oldu. Ayrıca, başta Ankara olmak üzere, birçok yerde seçimde AKP lehine hile yapıldığı yönünde somut kanıtlar var. Yıllardır ittifak yaptığı Cemaat artık baş düşman durumunda ve ses kayıtlarından açıkça anlaşıldığı üzere Erdoğan 'korkuyor'. Ortaya çıkan yolsuzlukları halının altına süpürmeye çalışsa da, bir gün o pisliklerin oradan çıkacağının ve yargılanacağının farkında... 'Yüce Divan' olarak yargılanacağı Anayasa Mahkemesi'nin Başkanı'nın yaptığı konuşma sırasında yüzünün asılması boşuna değil. Partisinin kurulmasına ve başbakan olmasına önayak olan güçler, artık yanında değil, karşısında. Fareler de gemiyi terk ediyor, teker teker... Tökezlediği ilk anda sırtına çok sayıda 'hançer' saplanacağını çok iyi biliyor... Toplantı, gösteri ve yürüyüşlere izin vermeme; twitter ve youtube'un yanında futbol sahalarını bile kapatma; 'korku imparatorluğu' yaratmaya yönelik demokrasi ile bağdaşmayan yasa tasarılarının kaynağı hep 'korku'... Ama "Korkunun ecele faydası yok".

İşte bu nedenle umutsuzluğa düşmeye hiç gerek yok. Onlar bölünürken, bizim birleşmemiz; 'Namus Cephesi'ni sıklaştırmamız gerek. Bu konuda İzmirliler'e özel bir görev düşüyor, çünkü 'Namus Cephesi'nin anlamını Atatürk, 'çok aydın ve çok çalışkan' olarak nitelediği İzmirliler'e, 27 Ocak 1923'te Hükümet Konağındaki toplantıda açıklamış:
"İzmir ve çevresinin çok namuslu ve vatansever halkı, hiçbir zamanda hükümdar ile ve onun heyeti ile, onun temsilcisi ile beraber olmadı, olmak istemedi ve olamazdı. Onun için derhal 'Redd-i İlhak' adıyla kurduğu cemiyet aracılığıyla bütün halkı vatan savunmasına çağırdı... Bu girişim ile düşman karşısında bir 'namus cephesi' oluştu. Bu cephe çok büyük, maddi olarak çok kuvvetli idi, denilemez. Fakat çok yüksek namus ve manevi kuvvete sahipti. Şüphe yok, bu namus cephesi, bütün memleket için bir çağrı ve yüreklendirme, harekete geçirme cephesiydi. Bunu oluşturan insanlar çok iyi biliyordu ki, bütün vatandaşlar bu cepheye koşacaktı. Gerçekten öyle oldu. Bütün millet gerçeği anladı. İşbirliği yaptı ve bu cephenin desteklenmesine koştu."
Bu durumda görev önce 'İzmirliler'e', ardından tüm vatanseverlere düşüyor.

'Milletin başarısı' ancak 'genel kuvvetlerin bir yönde yoğunlaşmasıyla, oluşmasıyla mümkündür' Atatürk'e göre...
İlk hedefimiz CHP ve MHP'yi 'ortak cumhurbaşkanı adayı' çıkarmaya zorlamaktır.
Görev başına...

Haftanın Sözü: 'Efendiler! Namus cephesi hiçbir zaman yıkılmaz, yenilemez. Bundan dolayı o cephe yıkılmamış, mağlup edilememiştir.' Mustafa Kemal Atatürk

*Atatürk'ün konuşmasının tam metni için: http://www.atam.gov.tr/ataturkun-soylev-ve-demecleri/izmirde-hukumet-konaginda