Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi herkes elindeki kozlara göre tavır almaya başladı. Asıl bilek güreşi Gül ve Erdoğan arasında yaşanırken, CHP ve MHP ilk hamleyi AKP'den bekliyor. Olası seçenekleri belirlemek için görüşme ve anketler yapılırken "Cumhurbaşkanı kim olmalı?" sorusu kadar "Cumhurbaşkanı kim olmamalı?" sorusu da önem taşıyor.

AKP cephesinde, Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığını istediği çok açık; buna karşı olan da pek yok veya sesini çıkaramıyor. Asıl tartışma, bu durumda başbakanlığa kimin geçeceği konusunda... Erdoğan, Davutoğlu'nu başbakanlığa getirerek 'Başkanlık' yapmayı planlarken, Gül ve Arınç tarafı "O kadar da uzun boylu değil, başbakan bizim taraftan olacak" diyor ki bu da 'kısıtlı yetkili bir cumhurbaşkanı' anlamına geliyor. Erdoğan ile Gül arasındaki bilek güreşini Anayasa Mahkemesi ve Cemaat'in yardımı ile Gül'ün kazanacağı kanısını taşıyorum.

Cemaat tarafına da bakalım... Yaklaşık bir ay önce önsezilerim AKP ile Cemaat'in, daha fazla yıpranmamak amacı ile gizli bir ateşkes yaptıklarını söylemeye başladı. Gösteri amaçlı atışmaların dozu bile giderek azalırken, bu düşüncem giderek kuvvetlendi. Yerel seçimler öncesinde, elindeki Erdoğan'ı yıpratma malzemelerinin bir kısmını cumhurbaşkanlığı seçimine saklama kararı alan Cemaat, gelişmeleri izlerken, Erdoğan hala "İnlerine girersem, başıma neler gelir?" korku ve telaşı içinde... Ancak, savaş her an yeniden kızışabilir.

Gelelim MHP'ye... Mutlaka MHP'li değil, 'Çatı Aday' diyerek zaman kazanan Bahçeli, 'Cumhurbaşkanı' seçilmesine önemli katkı yaptığı Gül'ü ziyaret ederek ve belki de 'çatı adaylık' teklifinde bulunarak, bilek güreşinde Gül'ün elini güçlendirdi. AKP'den kopacakları kucaklayarak, genel seçimlerde birinci parti olmanın yollarını arayan Bahçeli, CHP ile dirsek temasını sürdüreceğini söylüyor...
CHP'yi sona sakladım... AKP adayının karşısına çıkarabilecekleri, hem kendi tabanının, hem de başta MHP olmak üzere, diğer parti taraftarlarının da destekleyebileceği adayı bulma amacındalar. Bu konuda yaptırdıkları ve basına sızan (belki de sızdırdıkları) anket sonuçları, bu konuda önceden yazdıklarımı destekler nitelikte. CHP'ye oy veren seçmenlerin ön planda desteklediği iki aday var: %25 oy potansiyeli ile Emine Ülker Tarhan ve %24'lük destekle Yılmaz Büyükerşen... Ankette Mansur Yavaş için çıkan sonuç ise şöyle: "Hem eğitimli hem eğitimsiz; kentli ve kırsal kesimdeki halka ulaşmış; muhafazakar ve demokrat algısıyla da toplumun her kesiminden oy alıyor." Ayrıca, MHP seçmenlerinin %9'unun Yavaş'ı, %6'sının Büyükerşen'i desteklediği de ortaya çıkmış.

Muhalefetin adayını, bu üç aday arasından MHP belirleyecek gibi duruyor ki doğrusu da bu. Sonuçta, Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığı 'çantada keklik' değil ve ancak halkın geniş kesiminden destek alan bir cumhurbaşkanı ile Türkiye normalleşme yolunda adım atabilir. Erdoğan'ın Davutoğlu'nun başbakanlığında ısrarcı olması durumunda, Anayasa Mahkemesi'nin Ankara seçimlerini yenileme kararı alması da sürpriz olmaz.

"Cumhurbaşkanı kim olmamalı?" sorusunun yanıtı ise daha basit.
Gezi olaylarındaki tavrı, ortaya çıkan ses kayıtları, Soma faciası ve sonrasında 'cumhur'u yumruklaması sonrasında:
"Halkın çok büyük bir bölümünün nefretini daha da derinleştirmiş bir kişi kesinlikle olmamalı"...
Haftanın Sözü: "İnsan yükseğe çıktıkça pantolonundaki yamanın görünme ihtimali artar."   Cenap Şahabettin