Maalesef son zamanlarda en çok yakındığımız konulardan biridir hayat pahalılığı.

İmalat ya da ithalat aşamasında uygulanan Özel Tüketim Vergisi ile bu verginin de dahil edildiği fiyat üzerinden hesaplanan Katma Değer Vergisi, üretici ve tüketici fiyatlarının artmasına neden olmaktadır.

ÖTV ve KDV yükü çok yüksek oranlarda seyretmektedir.

Vergi gelirlerinin %70’inden fazla bir kısmının ÖTV ve KDV hasılatından oluşması vergi yapımızın tamamen dolaylı vergilere dayandığının bir göstergesi olup, üstelik bir de ÖTV’ye tabi mallardan bir de ÖTV üzerinden KDV hesaplanmaktadır.

Akaryakıt ve yağ türevi ürünlerinin teslimi, motorlu taşıtların teslimi, tütün ve alkol gibi ürünlerin ithalatı veya imalatçısı tarafından teslimi, dayanıklı tüketim malları ve diğer malların tesliminden  özel tüketim vergisi alınmaktadır.

Oysa, kamuoyunda verginin vergisi olmaz diye bir kanı da yaygındır.

Ancak, KDV Kanunun 24/b maddesinde, ambalaj giderleri, sigorta, komisyon ve benzeri gider karşılıkları ile vergi, resim, harç, pay, fon karşılığı gibi unsurların matraha dahil olacağını belirtilmek suretiyle ÖTV’den KDV  hesaplanması yasa hale getirilmiştir.

Diğer taraftan ÖTV mevzuatında da ÖTV’nin KDV’nin matrahı olacağı da örneklerle gösterilmiştir.

Bu nedenle, yasal ancak tüketicilere zorluklar yaşatan bu uygulamanın kaldırılması için KDV ve ÖTV kanunlarında değişiklik yapılması gerekmektedir. Böylece verginin vergisi olmayacak, tüketicinin ve dolayısıyla fiyatlar üzerindeki bir vergi yükü azalacaktır.