İster sağ siyaset, ister sol siyaset eğilimli olsun, ister ulusalcı ister küreselci olsun herkesin kendine ait bir vatan sevgisi var. Hangi eğilime yakın olursanız olun vatanı, milleti, halkı, yurdu çok sevdiğinizi ve sahip çıktığınızı hissedersiniz. Benim için vatan sevgisinin çekirdeğinde; çocuklarımıza yaşanılabilir, insana yakışır bir gelecek hazırlayabilmek yer almaktadır. Benim için vatanı sevmek, atalarımın emanetine sahip çıkabilmek kadar, benden sonrakilere onların hak ettiği bir gelecek emanet edebilmektir.
Bu satırları okuyan anne, baba kimliğindeki kişilerin çocuklarının geleceği denildiğinde ilk akıllarına gelenin eğitim olduğunu biliyorum. Gerçekten de çevrenizde hangi anne babayla konuşursanız, çocuğunun geleceği demek onun için iyi bir eğitime sahip olması demektir. Kendi çocuğuma da iyi bir gelecek hayal etmek ve onun hazırlığını yapma gayretleri içerisindeyken, kendi eğitim aldığım ve hayatta sahip olduğum tüm şeyleri ailemden sonra borçlu olduğum Bornova Anadolu Lisesi'ndeki gelişmeleri görünce gelecekle ilgili endişelerim daha da arttı. Eğitim öğretim sezonu açıldıktan 1 hafta sonra Türkiye'nin en başarılı okullarından biri olan okulumdaki 92 öğretmenden 82 tanesinin başka okullara atamasının gerçekleştiğini üzülerek öğrendim. Bu sadece beni ben yapan, okulumda değil, aynı zamanda ülkenin en başarılı okulları olan İstanbul Erkek Lisesi, Kabataş Erkek Lisesi, Cağaloğlu Anadolu Lisesi gibi okullarda da benzer şekilde projelendirilmişti. Peki, 155 adet Türkiye'nin geleceğini şekillendiren okulların dahil edildiği bu proje okulları nedir?
    
Milli Eğitim Bakanlığı Mart 2014'te "proje okul" uygulamasını başlattı. Türkiye'nin en yüksek puanlı, en başarılı yüzde 1'lik diliminde olan öğrencilerin gittiği okullar bir gecede farklı bir yapıya sokuldu. Nisan 2014'te Bakanlık, 150 kadar meslek ve imam hatip lisesinin proje okul olacağını açıkladı. Ancak Aralık 2014'te bu liselerin proje okulu olması kararı iptal edilerek, kurumlara bu konuda yazı gönderildi. 7 Ocak 2015'te yeni liste ve yeni bir yazı hazırlandı. Bakanlığın Valiliklere gönderdiği bu listeyle 40'ın üzerinde lise 'proje okulu' olarak belirlendi. Listeye İstanbul (Erkek) Lisesi daha sonra eklendi. Buna göre okulların yönetici ve öğretmenlerinin ataması taşra teşkilatına bağlı hükümlere göre sınavla yapılmayacak, yani il ve ilçe milli eğitim müdürlükleri devre dışı kalacak, bu okullara atamalarını, Milli Eğitim Bakanı doğrudan yapacaktı.
    
Projenin amaçlarından biri bu okulların elektronik, bilişim, alt yapı olanaklarının en üst seviyede olması ve üniversitelerle işbirliği yapmalarıydı. Fakat proje nasıl ilerledi? Eylül 2014'te Türkiye'nin en yüksek puanlı ve yüzde 1'lik diliminde olan gözde okullarına sessiz sedasız çok düşük puanlı bazı öğrenciler yerleştirildi. Üstelik bakanlığın web sitesinde ya da kamuya bu konuda bir yönetmelik değişikliğinin olduğuna dair bir açıklama yapılmadı. TEOG ile öğrenci alan bu okulların 10, 11 ve 12'nci sınıflarının boş kalan kontenjanlarına nakil için taban puan şartı aranmadan düşük puanlı öğrenciler geçiş yaptı. 494 puanlı Kabataş Erkek Lisesi'ne 362 puanlık öğrenci alındı. 488 puanlık Beşiktaş Atatürk Anadolu Lisesi'ne 350 puanlık bir öğrencinin geçişi sağlandı, 469 puanlık Şehremini Lisesi'ne 321 puanlık öğrencilerin yerleştiği duyuldu. Aradaki 100 hatta 200 puanlık farklar velilerin tepkisine neden oldu. Bu sessiz sedasız uygulamadan bazı ayrıcalıklı ailelerin çocuklarının yararlandığı ileri sürüldü.

Türkiye genelindeki 155 proje okulda 8 yılını dolduran 1.187 öğretmenin başka okullara gönderilmesi ve bu liselerde görevlendirilecek yönetici ve öğretmenlerle ilgili kriterlerin açıklanmaması, veli ve öğrencileri kaygılandırmaya devam ediyor. Bu konuyla ilgili eylemler de sürüyor. Eğitimciler, deneyimli öğretmenlerin gitmesinin bu okulların eğitim kalitesini düşüreceği konusunda uyarılarda bulunuyor. Öğrencilerin de, "Biz proje okullarda eğitim alanlar olarak bu aceleyle yapılan duruma anlam veremiyoruz, başarımız olumsuz yönde etkilenecek. Gelecek öğretmenler yeterince tecrübeli olmayacak. Hepimiz yüksek puanla bu okullara geldik. Şimdi durum pek de parlak değil" diyerek başlattığı kampanyalar her geçen gün artıyor. Eğitimciler bu değişimlerin, bu köklü liselerin kültürel yapısını, geleneklerini etkileyeceği düşüncesinde.
Vatan farklı bakış açılarıyla farklı sevilebilir. Ama hepsinin özünde iyi bir gelecek hazırlayabilmek temeldir. Bu sebeple ülkenin geleceğini karartabilecek bu uygulama için vatanseverim diyen herkesi duyarlı olmaya davet ediyorum.