Yedi yıl önce Ümraniye'de bir evin çatı katında bulunduğu büyük bir tantanayla duyurulan el bombaları ile başlayan "Ergenekon tertibi" son tahliyelerle birlikte tamamen çöktü.
Olay, özgürlüklerinden mahrum kılınan yurtseverlerin hapisten çıkması değildir. Tertipçiler başarısız oldular.
Türkiye'ye çok zarar verdiler ama hedeflerine ulaşamadılar.
Yıllar önce tertiple içeri alınan yurtseverler, "Buradan başımız dik, onurumuzla çıkacağız ama tertipçiler kaçacak delik arayacaklar" demişlerdi.
Silivri'den tahliye görüntülerine bakın, hepsinin başı dik, hepsi "Bu daha başlangıç, mücadeleye devam" diyor.
Tertipçiler ise suçluların telaşı içindedirler ve birbirlerine düşmüşlerdir.

Tertibin hedefi

Tertipçilerin hedefi neydi?
Türkiye'nin bütünlüğünü bozmak, milli devlet yapısını değiştirmek... Türk milletini dağıtmak, etnik topluluklar, mezhepler ve tarikatlardan oluşan bir Ortaçağ toplumu haline dönüştürmek.
Milli ekonomiyi yok etmek, özelleştirmeleri tamamlayarak Cumhuriyet'ten kalan bütün kurumları tasfiye etmek...
Ve Türkiye'yi ABD'nin bölgedeki vurucu gücü haline dönüştürmek.
Bütün bu hedeflere, ancak karşı devrim tamamlanarak ulaşılabilirdi. Onun için iki kurum özellikle hedef alındı: Türk ordusu ve İşçi Partisi. Türkiye'nin aydın yurtsever birikimini teslim almak için de kimi aydınlar tek tek hedef tahtasına kondu.

İki gelişme


Tertipçilerin oyununu, hesaplayamadıkları iki gelişme bozdu.
Birinci olarak İşçi Partisi saldırıya teslim olmadı. Hapishanede, mahkemede ve dışarıda, yurdun dört bir yanında tertibi açığa çıkaran, halkı aydınlatan, örgütleyen ve mücadeleye seferber eden büyük bir mücadele yürüttü.
2008 ve 2009'larda binlerle, en fazla 10 binlerle gerçekleşen protesto eylemlerine; 2012'den itibaren 100 binler ve giderek milyonlar katılmaya başladı.
Haziran ayaklanması, yıllardan beri İşçi Partisi'nin ilmek ilmek ördüğü büyük hazırlığın sonucudur.
13 Aralık 2012, 8 Nisan ve 5 Ağustos 2013'te 100 binler olarak İstanbul'un 90 kilometre dışındaki Silivri hapishanesinin kapısına dayanan halk, tertibi çökertti.
Bu gelişmede en büyük pay hiç şüphe yok İşçi Partisi'nindir.

Yeni bir dünya

İkinci önemli gelişme dünyada güç dengelerinde yaşanan büyük değişikliktir. Ergenekon tertibinin arkasındaki esas gücün ABD olduğunu herkes söylemektedir.
Türk ordusuna ve Türkiye'nin yurtseverlerine yapılan tertip, genel planda ABD'nin bölgemize ilişkin planlarının bir parçasıdır.
ABD'nin 2000'li yılların başında Afganistan ve Irak işgalleriyle yürürlüğe koyduğu Büyük Ortadoğu Projesi bugün artık tarihe havale edilmiştir.
ABD, 2006 yılından itibaren Lübnan'da, Osetya'da, Afganistan'da, Irak'ta yenildi. İran'a yönelik kuşatmada hedefine ulaşamadı. Mısır ve Tunus'ta başarısızlığa uğradı. Son olarak Suriye ve Ukrayna'da antiemperyalist güçler, ABD'nin girişimlerini bozguna uğrattılar.
Şimdi sıra Türkiye'de... Silivri'den gerçekleştirilen tahliyeler, Suriye'den ve Ukrayna'dan yükselen mücadelenin Türkiye'de kendini dışa vurmasıdır.
Ergenekon tahliyelerini şimdi Balyoz tahliyeleri izleyecektir.
Tahliyelerin ardından, sıranın tertipçilerin yargılanmasına geleceğinden hiç kimsenin şüphesi olmamalıdır.

Devrime doğru

Türkiye tarihsel birikimine uygun olarak, yeniden yükselmekte olan antiemperyalist devrim dalgasında yüzyıl önce olduğu gibi, yeniden önder konumlarda olacaktır.
Son iki yılın mücadelesi, Türk milletinin yeni bir devrim hamlesini gerçekleştirebilecek birikim ve yetenekte olduğunu kanıtlamıştır.
İşçi Partisi halk hareketinin partisi olarak bugün 6 yıl öncesiyle kıyaslanmayacak ölçüde büyük bir kuvvet haline gelmiştir.
Türkiye gençliği arkada kalan yıllar içinde doğru bir program etrafında TGB gibi tarihimizin en kitlesel geçlik örgütünde birleşmiştir.
Kadınlarımız örgütlenmekte ve mücadeledeki yerlerini almaktadırlar.
Yatağan işçileri, emekçi sınıfların önümüzdeki zorlu yılların gerektirdiği mücadeleye hazır olduğunu gösterdiler.
"Mustafa Kemal'in Askerleriyiz" sloganı şimdi halkımızın çoğunluğunu birleştiren bir program haline gelmiştir.
Silivri'den gerçekleşen toplu tahliyeler ve tertip davalarının çökmesi, bütün bu gelişmeler üzerine olmuştur.
Ama tahliyelerin kendisi de halk hareketini Türkiye'nin ihtiyacı olarak devrimci atılıma dönüştürmede önemli bir kilometre taşı olacaktır.