Irak'ta önümüzdeki dönem, gelişmeler tam da ABD'nin istediği şekilde mezhep çatışmasının derinleşmesi ve ABD ile Türkiye'nin ortak mücadelesi ile bu ülkenin üçe bölünmesi yönünde mi olacak?
En büyük yanlış; ABD'nin utanç verici" bir yenilginin ardından geri dönerek Irak'ta böyle bir senaryoyu başarıyla uygulayabileceğini düşünmektir.
ABD'nin son birkaç aylık dış politika performansına bakalım:
- Asya-Pasifik'te Çin'in artan etkisine karşı, ABD'nin Avustralya'ya şimdilik 250 asker yerleştirmesi (ilerde 2500'e çıkacakmış) ancak gülümseme ile karşılanabilecek bir "tedbir" oluyor.
Öte yandan Çin ve Japonya karşılıklı ticaretlerinde doları devreden çıkaracaklarını ilan ettiler. Benzer bir açıklama, geçen hafta Çin ve Tayland tarafından yapılmıştı. Önümüzdeki hafta ise Japonya ve Hindistan aynı yolu izleyecekler.
- Pakistan-ABD ilişkileri olabilecek en alt seviyeye indi.
- ABD'nin Orta Asya'daki son askeri üssü kapatılıyor.
- İran'ın, ABD'ye ait casusluk uçağını indirmesi sadece bir uçak kaybı değil, önemli bir askeri yenilgidir.
- Hamas'ın FKÖ'ye katılma yönünde irade beyanında bulunması, ABD'nin Filistin sorununda hareket alanını daraltacaktır.
- Almanya, Euro bölgesinde ne yapılması gerektiği konusunda ısrarla bildiğini okuyor. ABD'nin telkinlerine kararlı bir şekilde direniyor. Rusya ve Çin ile ilişkilerini geliştiriyor.
- Amerika'da ise ABD'nin denetimindeki OAS'ın (Amerikan Devletler Örgütü) yerini ABD'yi dışlayan CELAC (Latin Amerika ve Karayip Ülkeleri Birliği) aldı.
İşte kısaca bu durumdaki ABD'nin şimdi yenilmiş olduğu Irak'ta, yeni bir "oyun" kurması ve bunu başarıyla götürmesi adeta olanaksız gibidir.

9 yıllık işgalin dersi


Amerika, Irak'ta tam 20 yıldır uyguladığı ve belli ölçülerde en azından bugüne kadar sonuç da aldığı bir politikaya tüm ümidini yeniden bağlamış durumda.
Irak halkını etnik temelde ve mezheplerine göre bölmeye devam edecek, çatıştıracak ve oradan istediği düzenlemeye ulaşacak!...
150 bin askeri ile Irak'ta iken başaramadığını şimdi başaracak!
9 yıldır emperyalist ajanların başrollerde olduğu bir mezhep çatışmasına yüzbinlerce evladını kurban verdikten sonra Irak halkı, bu tuzağa düşmeye devam edecek!
Ki o Irak halkı, çok değil daha 9 yıl öncesinde Sünnisi ile, Şiisiyle aynı camilerde omuz omuza emperyalizme karşı namaza duruyordu.
Eminiz ki 9 yıllık işgal döneminin acı deneyimi tüm Iraklılar'a milli birliğin önemini kavratan en büyük öretmen olmuştur.
Amerika'nın işgalinde en büyük acıyı Irak'ın Sünni halkı yaşadı.
İşgalde Kürt bölgesi ABD ile işbirliği yaptı. Şii bölgesi ise zaman zaman çatışmasına rağmen ABD ile, Sünni bölge kadar sorun yaşamadı.
Sünni halkın yaşadığı iller ise; Bağdat, Anbar, Samarra, Tıkrit, Felluce, Musul başta olmak üzere en büyük zulmü gördüler.
Bu iller Baaas'ın en güçlü, en örgütlü olduğu iller. Amerika'nın Irak'ta kaybettiği 5000'e yakın askerin tamamı bu illerdeki direnişlerin sonucunda can verdi.
9 yıllık işgal dönemi boyunca Amerika'ya direnen yüzbinlerce evladının kanı ve canıyla şimdi yeniden bağımsız Irak'ta yaşama şansını elde eden bu kahraman Irak halkı, ABD'nin oyununa gelmeyecektir.

Yaşayacağız ve göreceğiz


Bölgemizde ABD'ye karşı büyük bir cephe kuruluyor.
İran-Irak-Suriye ve Lübnan'dan oluşan bu cephe dengeleri değiştirmektedir.
ABD'nin emrinde, Ortadoğu'daki Müslüman Kardeşlerinin üzerine sürülen AKP, kendi sonunu da hazırlamaktadır. AKP'nin izlediği politikanın zararlarını Türkiye görmeye başlamıştır.
Füze kalkanından dolayı İran'ın ve Rusya'nın hedefi haline geldik.
Suriye politikasının şimdiki sonucu, Irak'ın Türk tırlarına transit geçiş vizesi vermekten vazgeçmesi ve Suriye'nin bütün anlaşmaları askıya alarak, Türkiye'den yapılacak bütün ithalata yüzde 30 vergi koyması oldu.
Bütün bölgede ve Kuzey Afrika'daki müteahhitlik hizmetlerinde milyar dolarları bulan kayıplar ise işin tuzu biberidir.
Libya, Mısır, Suriye ve Irak'ta Müslüman Kardeşler ve benzeri örgütleri desteklemek şeklinde kendini ortaya koyan dinci-mezhepçi politika ise, Türkiye'nin altına dinamit yerleştirmek anlamına geliyor.
Ama Türkiye ve Türk milleti, bu tuzağa düşmeyecek kadar büyük bir ülke ve millettir.
Yaşayacağız ve göreceğiz.