Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Yıldız, 'Elektrik ve doğalgaz fiyatlarında bu aydan (Ekim) başlamak kaydıyla yüzde 9'luk fiyat artışına gidiyoruz' dedi.   
Zaten biz bu konuyu Haber Ekspres olarak önceden gündeme getirmiş ve okuyucularımıza duyurmuştuk.   
Enerji maliyetlerinin çok fazla arttığını, doların 2,28-2,29'ları gördüğünü ifade eden Yıldız, enerji sektörü için doların değerinin artmış olmasının önemli dezavantaj olduğunu söyledi.    
Türkiye'nin son 24 aydır herhangi bir fiyat artışına gitmediğini dile getiren Yıldız, oluşan maliyet artışının yerli kaynaklarla telafi edilmeye çalışıldığını belirtti.   
Yıldız, 'Ancak bu yıl içerisinde su rejimindeki düzensizlikler ve yağış azlığı bizi bunları dengeleyemeyecek bir noktaya getirmiş bulunuyor. Hem elektrik hem doğalgaz fiyatlarında, ekim, kasım ve aralık aylarını içermek kaydıyla, yüzde 9'luk fiyat artışına gidiyoruz' dedi.
Bu ne demek?
Yani iğneden ipliğe kadar her şeye zam gelecek, bunu bilin, anlamında...   
Tabii ki bundan fırsatçılar ve stokçular da yararlanacak. Yeni milyarderler aramıza katılacak.


Bildiklerimiz!   

HES'lerde yağış azlığı nedeniyle üretilemeyen elektriğin farkının 3 milyar liranın üzerinde olduğunu biliyoruz. Türkiye'nin elektrik üretiminde kullandığı su kaynakları oranının yüzde 25'ten yüzde 17-18'ler seviyesine düştüğünü da...   
Yıl sonunda bu oranın yüzde 19'larda gerçekleşmesinin beklendiğini de...   
Ancak stokçuların hazırlıklarını yaptığını da...   
Bizim de vatandaşın de isteği, işte bunlara fırsat tanınmaması, 'Nereden buldun?' ya da 'Nasıl bu kadar para kazandın?' gibi basit soru ve sorguların yaşama geçirilmesini diliyoruz.   


Susam'ın söyledikleri   

Türkiye'nin en büyük ithalat kaleminin doğalgaz olduğunu ve alınan doğalgazın yarısının elektrik üretiminde kullanıldığını hatırlatan Susam, 'Elektrik ve doğalgaza yapılan %9'luk zam, doların fiyatındaki artışa bağlanıyor. Oysa bu zamların asıl nedeni hükümetin enerji politikasının olmayışıdır. Hükümet yıllardır enerji alanına hiçbir yatırım yapmıyor, üretimin, dağıtımı özelleştirdi. Özel sektör de –doğal olarak- en hızlı kazanç elde edeceği doğalgaz ya da ithal kömürle çalışan santrallere yatırım yapıyor.    
Neticede Türkiye, elektrik üretiminin yarısını, Türkiye'de bulunmayan, ithal edilen kaynaklarla yapıyor. Ucuz enerji, yerli ve yenilenebilir kaynakla elde edilen enerjidir. Türkiye hızla yenilenebilir kaynaklardan enerji üretimin teşvik etmelidir' dedi.   


Buharlaşan paralar   

CHP İzmir Milletvekili ve Sanayi Ticaret Komisyonu Parti Sözcüsü Mehmet Ali Susam, dolardaki yükseliş neticesinde son 4 ayda vatandaşın cebinden 70 milyar liranın buharlaştığını da söyledi.    
Susam, Haziranda doların 2,12 civarında seyrettiğini hatırlatarak, 'Dolar bugün 2,3 sınırına dayandı. Yıllardır sürdürülen hatalı ekonomik politikalar kamuyu, özel sektörü ve vatandaş aşırı borçlandırdı. Türkiye'nin toplam brüt dış borcu 390 milyar dolara ulaştı. Son 4 ayda yaşanan yüzde 8,5'luk devalüasyon neticesinde bu borç vatandaşa lira bazında 70 milyon ek yük getirmiş bulunuyor' diye konuştu.    


3 milyarlık katkı   

Yapılan son araştırmaya göre; 2013'te vatandaşın cebinden 3 milyar 211 milyon lira, 'katkı payı ve reçete parası' olarak Hazinenin kasasına girdi.   
Biliyorsunuz, bugünden itibaren ilaçta başlayacak taban fiyat uygulaması öncesindeki rakamlar bunlar.   
Yani yıl sonuna kadar üç ayda bunun iki hatta üç katına çıkabileceğini düşünebiliriz.   
2013'te muayene başına 5 lira katılım payının alındığı devlet ve üniversite hastanelerinde, geçen yıl 330 milyon 2 bin muayene yapıldı.   


Muayane kabul edersek!   

Muayene başına 12 lira katılım payının alındığı özel hastanelerde ise 2013'te 91 milyon 386 bin muayene gerçekleşti. Bu şekilde toplam 421 milyon 388 bin muayene yapıldı. Tüm muayenelerin yaklaşık yüzde 20'sinin katılım payı alınmaması gereken durumlar, olduğu, yaklaşık 2 milyar 197 milyon liranın vatandaşın cebinden Hazineye katılım payı olarak gittiği vurgulandı. Vatandaşın sağlıkta ödediği bir diğer ücretin de 3 liralık reçete parası olduğu, geçen yıl 338 milyon 21 bin reçete yazıldığı belirtildi. Böylelikle reçete parası olarak vatandaşın devlete bir yılda 1 milyar 14 milyon lira ödediği kaydedildi.   


Sistematik şekilde   

Sağlıkta vatandaşın ödediği katkı paylarının sistematik biçimde artıyor, arttırılıyor.   
Önce bazı tedaviler kapsam dışı bırakıldı. Ekstra ücretler geldi. Daha sonra özel hastanelerin vatandaştan alacağı fark yüzde30'lardan 200'e çıktı. Sonra üniversitelerde de bu oran arttırıldı. Şimdi de SGK, taban fiyat uygulamasına başlayarak vatandaşın ilaca daha fazla para ödemesini getiriyor. Özetle; sağlıkta sistematik bir şekilde vatandaşın cebinden çıkan para günden güne artıyor. Uzmanlar;  sosyal devletin gereği olan ve vatandaşların yararlanmak için prim ödedikleri bir sağlık sisteminde, sürekli olarak vatandaştan ekstra ücretler alınmasının yanlış olduğunu vurguluyor ama dinleyen yok.   
Zaten Suriye'den olsun, başka dış ülkelerden olsun uçaklarla, helikopterlerle ya da bazı özel araçlarla Türkiye'ye getirilip ameliyata varıncaya kadar her türlü harcamalarını da biz karşılıyoruz.   


Fiyat ayarlaması!   

Bu arada Genel Sağlık Sigortası (GSS) Genel Müdürü İsmet Köksal, ilaçta katkı payının 2 katına çıkacağı iddialarıyla ilgili 'Örneğin 10 liralık ve 11 liralık iki ilacı öderken, hekim hastaya 15 liralık bir ilacı da yazmış olabilir. Biz, 11 liraya kadar ödediğimiz için 4 lira vatandaşın cebinden çıkmaktaydı. Şimdi vatandaşımız 10 liralık ilacı ödediği için 5 lira ilave ücret ödemiş olacak. Doğal olarak 2 katına çıkan herhangi bir şey zaten söz konusu değil' açıklamasını yaptı.   
Biliyorsunuz artık 'zam' sözcüğünün yerine 'fiyat ayarlaması!' diyoruz.   


Kim gülüyor?   

Tarım ve gıdada Ağustos ayında ihracatın, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 21,9 artarak 1 milyar 40 milyon 760 bin dolardan 1 milyar 268 milyon 776 bin dolara, ithalatın ise yüzde 23,5 artarak 791 milyon 739 bin dolardan 978 milyon 205 bin dolara yükseldi.   
8 ayda gıda ve tarımın, 3,18 milyar dolar dış ticaret fazlası verdi. Ağustos itibarıyla 12 aylık ihracatın 17,35 milyar doları buldu. Ağustos ayında genel ihracatın yüzde 2,9 artarak 11 milyar 118 milyon dolardan 11 milyar 440 milyon dolara, genel ithalatın ise yüzde 7 artışla 18 milyar 198 milyon dolardan 19 milyar 476 milyon dolara çıktığını bildirdi.   
Sektör; kuraklık, don, fırtına, dolu gibi bütün olumsuz iklim koşulları ve tabii afetlere rağmen, gıda ve tarım ihracatını artırdı.
Kronik bir şekilde dış ticaret açığı veren Türkiye'ye tarım sektörü, 2014 yılının 8 ayında 3,72 milyar dolarlık bir dış ticaret fazlasıyla katkıda bulundu.   
Her şey güzel görünüyor ama pazardaki fiyatlar el yakıyor...   
Buna ne demeli?   
Gayet basit, kaybeden üretici ve son tüketici, yani bizler...   
Yoksa başkası için her şey yolunda...   
   
***   

DİP EKSPRES   

RES'ler, rest çektirdi 
  

Çeşme Yarımadası'nda sayıları ölçüsüz ve plansız bir şekilde giderek artan rüzgar enerji santralleri (RES) için harekete geçen sivil toplum kuruluşlarına CHP İzmir Milletvekili Prof. Dr. Hülya Güven de destek verdi.    
Çeşme Sürdürülebilir Yaşam Platformu'nun düzenlediği 'Yarımada dur diyor!' 'Yaşam alanlarında RES istemiyoruz', 'Nergis kokla RES yapma' sloganlarının atıldığı etkinliğe CHP İzmir Milletvekili Musa Çam, CHP Çeşme İlçe Başkanı Ekrem Oran,  CHP ilçeörgütü ve Belediye Meclis Üyeleri ile çeşitli sivil toplum kuruluşları da katıldı.   
Grupla birlikte eylem yapan, sloganlar atan Güven, 'Çeşme'ye girişte herkesin dikkatini çeken neredeyse burayla özdeşleşmiş rüzgar güllerini sürdürülebilir enerji olarak elbette destekliyoruz ancak yaşam alanları ile tarım alanlarının adeta talan edilerek yok edilmesini, halkın huzurunun kaçmasını  desteklemiyoruz' dedi.