Yeni yıla girmeyi bahane ederek birçok dostumuzun yaptığı gibi, biz de 31 Aralık gecesi sevdiklerimizle beraber olduk. Laf lafı açınca söz ister istemez bir erkek için askerlik anılarına geldi. Askerliğinizi psikiyatri doktoru olarak yapmışsanız, mutlaka farklı anılarınız canlanıyor. Belki de unuttuğum bir anım sohbetimiz sırasında canlandı.
Yıl 2005 idi. Şırnak'ta askerlik görevimi yaparken, şehir merkezinde bir tıp merkezinde Şırnak halkının da dertlerine yardımcı olmaya çalışıyordum. Bir gün bir çift geldi karşıma. Kadın söze girerek, çocuklarının olmadığını söyledi. Bu durum aslında batıda da sıkça karşıma gelen bir sorun idi. Fakat ağlayarak devam etti. Bu sebeple eşinin ailesinin çocuk sahibi olamadıkları için, eve bir kuma getirilmesi için baskı yaptıklarını söylüyordu. Daha önce görev yaptığım yerlerde karşılaşmadığım bir sorundu. Adamla göz göze geldik.  Adam hıçkırarak ağlamaya başladı. Eşini çok sevdiğini fakat ailesine çocuk vermek zorunda olduklarını, bir başka kadınla aynı evde olmak istemediklerini gözyaşları içerisinde dile getiriyordu. Aradan belki 10 yıl geçti. Ne dediğimi hatırlayamıyorum, aslında 10 gün sonra da ne dediğimi hatırlayamazdım sanırım. Kelimelerin ve söylenenlerin fazla anlamı yoktu. Sadece duygular vardı, çaresizlik vardı. Ama bununla birlikte büyük bir aşk ve bu aşka duyulan saygı vardı. Karşımda doğulu, batılı biri yoktu. Sadece insan vardı. Bugün hâlâ onlar için duyduğum duygular tüylerimi diken diken etmeye yetiyor.
7 Haziran seçimleri sonrasında yine ülkemin bir bölgesinde kan akıyor, insanlar birbirlerini düşman görüyor.  Kazılan hendekler bahane gösterilerek orada yaşanılanları neredeyse o bölge insanının hak ettiği söylemi güçlendirilmeye çalışılıyor. O bölgeyi hiç tanımayan insanlar o bölge ve insanları için ahkam kesiyorlar, ferman ilan ediyorlar. Bir grup da PKK terörünün bölge insanına verdiği zararı ve hepimize olan düşmanlığına göz yumuyor, savaşı, bu katil sürüsü örgütün varlık sebebi sayıp onu meşru saymaya gayret ediyor.
Bugün ismini hatırlayamadığım o çift, bölgede yıllarca asker ve devlet görevlileri için şoförlük yapmış Taksici Ahmet, mal varlığıyla çok rahat şekilde batıya göç edebilecekken orada TC vatandaşı olmaktan gurur duyarak yaşamaya devam eden Optikçi Cengiz ve insanı sadece insan olduğu için seven BT'ci Göksel'i bir düşünün. Vatanını çok sevdiğini iddia edenler, hangi biriniz onlardan bu ülkeyi daha çok sevdiğinizi iddia edebilirsiniz? Onlar insan. Hendeği kazan da hendeğin kazılmasına göz yuman da senin, benim, bu ülkenin düşmanı olabilir ama onlar bu ülkenin düşmanları olamaz. Bu sebeple hendeklerin ardında bu insanların acılarına sessiz kalmayınız, onların acılarından mutlu olmayınız. 
2016'da en büyük dileğim ve umudum güzel insanların yaşadığı; zenginlikleri ile çok mutlu bir yaşam yaşayabilecek insanlarımızın, bu kanlı planda bilerek ya da bilmeyerek piyon olmamalarıdır. Yeni yılda sağlıkla birlikte her şeyden önce barış diliyorum.