BURCU YANAR/ÖZEL HABER

Muğla’nın Milas ilçesine bağlı İkizköy’de süren bir mücadele var. Bir yanda toprağa, ağaca, suya tutunan köylüler… Diğer yanda, büyümek adına küçülten, yaşatmak yerine yok eden kömür madeni şirketleri. Akbelen Ormanı ve çevresindeki köyler, yalnızca doğayla değil, sistemle de savaş veriyor. Mücadelenin genç isimlerinden Esra Işık, tarımın, suyun ve köylerin nasıl talan edildiğini anlattı.

‘Ömürler kısaldı’

Kömür madenleri geldiğinden bugüne kadar neler değiştiğini anlatan Esra Işık, “Kömür madenleri, Kemerköy Termik Santrali’nin Gökova Körfezi’ne kurulduğu günden bu yana bu toprakların acı bir gerçeği haline geldi. Yani 1980’lerden bu yana 40 seneyi aşkın bir hikaye var ortada. Kuruluşu da bir köylü mücadelesi ile başlayan bu hikaye; Milas-Ören havzasını ve bu havzanın yurttaşların olan köylülerin kaderini baştan sonra değiştirdi. Bizimki de dahil. O günlerden bugünlere dönümlerce tarım arazimizi, binlerce ağacımızı, köylerimizi ve insanlarımızı kaybettik. Sekköy, yani anneannemin köyü, kömür madeninin ilk hedefiydi. Boşaltılan ve yok edilen ilk köy. İnsanlara iki teklif sunuldu; ya verdiğimiz ücreti kabul edeceksin ya da bu diyardan gideceksin. Böylece insanların bir kısmı verilen parayla bir hayat tutturamayacağı için göçe mecbur kaldı. Çanakkale Bozcaada’ya sürülen bu akrabalarımız, hayatları boyu köklerinden ve topraklarından ayrı kaldılar. Burada kalanlar yeniden bir düzen kurmak için hayatlarını verdiler. Ağır psikolojik ve fiziksel hastalıklarla boğuştular. Bir de ömrü uzun insanlarımızın ömrü kısaldı. Yaşadığımız bölgedeki köylerde her geçen yıl akciğer ve solunum yolu hastalıkları çoğalmaya başladı. Kanser hastalığının bölgedeki ciddiyetini en yakınlarımızı da çeşitli kanser hastalıklarından kaybettiğimizde anladık. Hala küçücük köylerde azımsanmayacak kadar insanımız her gün kemoterapi görmeye Muğla’ya geliyorlar. Kömür madeni nedeniyle köylü ölüme ve yoksulluğa mahkum” dedi.

‘Dereler kurudu’

Dereler ve su kuyularının kuruduğunun altını çizen Işık, “Yüzyıllardır köyleri besleyen dereler kurudu. Köylülerin açtığı su kuyuları kurudu. Bunun yanında madenin son dayandığı Akbelen yok olursa Bodrum’u, Milas’ı ve yöreyi besleyen Çamköy su kuyuları yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalacak. Bu da saydığım yerlerin hepsinin halihazırda olan su krizini daha da derinleştirecek. Tarım arazilerimiz ise günden güne verimsizleşmekte ve yok olmakta. Milas bölgesinin coğrafi işaret alan zeytinyağını ürettiğimiz zeytin ağaçlarımızın patlatılan dinamitlerle, çıkan toz bulutuyla verimi düşmekte ve hatta bazı ağaçlarımız kurumakta. Kısacası üretimin, çiftçiliğin, köylülüğün ve koskoca bir tarihin gitgide yok olması söz konusu” diye konuştu.

Oğlunun cinayete kurban gittiğini söylüyordu; 7 yıl sonra gerçek ortaya çıktı Oğlunun cinayete kurban gittiğini söylüyordu; 7 yıl sonra gerçek ortaya çıktı

Madenin dokunduğu yerlerde yaşam kalmadığını aktaran Esra Işık, “Kömür madenleri açmak üzere Sekköy’den başlayarak Akbelen’e dayanana kadar 8 köy yok edildi, kiminin bir kısmı, kiminin tamamı. Öyle ya da böyle madenin dokunduğu her yerde yaşam bitti. Milas’ta Karacaağaç, Bağdamları, Çakıralan, Gürceğiz, Pinar’ın bir bölümü yok edildi. Hüsamlar, Sekköy, Dereköy, Türkevleri, Çamlıca ve Alatepe mahallelerinin büyük bölümü yok edildi. Son olarak dayandığı İkizköy’ün bir mahallesi olan Işıkdere de tamamen yok edildi ve şimdi sırada İkizköy’ün diğer mahalleleri olan Akbelen ve Ova tehdit altında” diyerek tehlikenin boyutunu gözler önüne serdi.

Köylüler ne istiyor?

Esra Işık yerel halkın ne istediğini ise şu sözlerle anlattı: “Bizler yüzyıllardır o topraklarda yaşayan insanlar olarak köylerimize, topraklarımıza, su kaynaklarımıza dokunmasınlar, yok etmesinler istiyoruz. İnsanca yaşamak istiyoruz. Bize sormadan büyük şirketlerin çıkarı uğruna hayatlarımızı gasp etmesinler istiyoruz. Binlerce insanın karnını doyurduğu zeytinlerimizden ellerini çeksinler istiyoruz. Mülksüzleşmek, işçi olmak istemiyoruz. Bizi rezil bir geleceğe, köle yapmaya çalışmaktan vazgeçsinler istiyoruz. Bizden sonraki nesillere bırakabileceğimiz bir gelecek istiyoruz. Tüm bunlar için canımızın son damlasına kadar mücadele etmekten bir adım geri atmayacağımızı bilsinler istiyoruz.”

‘8 köy talan edildi’

8 köyün talan edildiğinin altını çizen Işık, “Bizden sonra boşaltılıp yok edilecek onlarca köy var. Kayaderesi, Çamköy, Karacahisar, Alaçam, Kısırlar, Balcılar, Hasanlar, Çiftlik, Fesleğen, Akçakaya diye bu liste uzayıp gidiyor. Bu köylerin hepsi yaşıyor ve hepsinde üretim yapılıyor. Fakat kömür madenine ruhsatlı olan bu alanlar bir seferde alınmıyor. Adım adım yok ediliyor, adım adım köyler boşaltılıyor ki daha çok birleşmesinler istiyorlar. Bize gelene kadar 8 köy talan edildi. 40 senelik bir acının ve öfkenin birikimiyle mücadeleye başladık. Sırada İkizköy’ün kalan bölümü var. Akbelen sınır noktası, Akbelen’den ileri geçerlerse köylülerde bir umutsuzluk yaratacaklarına ve mücadelenin önünü çeken köylüleri saf dışı bırakacaklarına inandıkları için Akbelen’e tüm gücüyle saldırıyorlar. Şu an kamulaştırma konusunda resmi bir karar yok. 2024 yerel seçimlerin arifesinde acele kamulaştırma kararı acele bir şekilde gelip acele bir şekilde kaldırılmıştı. Fakat bu kararın yine geleceğini düşünüyoruz. Şirketin elinde bir tehdit aracı haline gelen kamulaştırma aslında devlet eliyle yapılan bir uygulama. Şirketin köylülere acele kamulaştırmayı aba altından sopa olarak gösterdiğini ve tarım arazilerini satmaya zorladığını söyleyebiliriz” sözlerini kullandı.

‘Tek engelleri Zeytincilik Kanunu’

Zeytincilik Kanunu’na da dikkat çeken Işık, “Bu kanuna göre zeytinliklerin 3 kilometre yakınında zarar verici hiçbir faaliyet yapılamaz ifadesi yer alırken ve yaptırımları belirlenmişken şirket yıllardır bu kanunu ayaklar altına alıyor, üzerinde tepiniyor, kamu kurumları da üç maymunu oynuyor. Defalarca kez sökmeye, kesmeye çalıştıkları zeytinleri savunmak için ciddi mücadeleler verdik ve engelledik. Şirketin şu an hareket edememesinin başlıca sebebi Zeytincilik Kanunu. Bu sebeple daha önce bir kez yönetmelik değişikliği yapılmaya çalışıldı, bir kez de torba yasa ile kanun delinerek zeytinlikler madene açılmaya çalışıldı. Zeytinden karnını doyuran binlerce insanın ve bizim çabamızla meclise giderek bunları da geri çektirdik. Fakat şimdi de şirket Zeytincilik Kanunu’nu değiştireceğini, bu şekilde acele kamulaştırmanın önünün açılacağını iddia ederek köylüleri tehdit ediyor ve topraklarını hile ile almaya çalışıyor” açıklamasında bulundu.

‘Anayasal suç işleniyor’

Bodrum Çevre Platformu Sözcüsü Avukat Remzi Kazmaz, tehlikenin boyutlarını anlatarak, “Muğla’nın ve Bodrum’un değişik bölgelerinde uygunsuz yerlere hiçbir yararı olmayan ama özellikle de buradaki doğal SİT alanların üzerine kurarak acele kamulaştırma yoluyla birçok verimli toprağı ve deniz kenarındaki ranta açık yerleri kamulaştırarak RES kuruyorlar. Paris İklim Sözleşmesi’ne imza attığımız halde bu sözleşmelerin hiçbirine uymayarak aykırı hareket ediliyor. Bunun en tipik örneği Yatağan’daki termik santrallerin süresinin tekrar uzatılması konusunda iktidarın almış olduğu karar uluslararası sözleşmelere aykırıdır. Burada anayasal bir suç işlenmekte. İklim değişikliğinin kendini hissettirdiği bir ortamda özellikle petrol, kimyasal ve kömür olaylarının tüm dünyada yasaklanmasına rağmen Türkiye’de hala bu konuyla ilgili kömür yataklarının havzalarının açılıp kamulaştırılması yer alıyor. Bunlar nasıl yasal sayılabiliyor? Bu tek adam rejiminin yapmış olduğu bir uygulamadır. Zaten maden yasasının 49 kez değişmesini de bunun en basit örneği olarak görüyoruz. Bu termik santrallerin kapatılması konusunda önümüzdeki günlerde bir kampanya düşünüyoruz” dedi.

Muğla topraklarının yüzde 76’sının maden ruhsatlı yapıldığını aktaran Kazmaz, “Yerin altının üstünden daha da değerli olduğunu savunanlar yerin üstünde ağaçların olduğu, yerin altında ise Bodrum’un ve Milas’ın içme suyu olduğunu unutuyor. Muğla’daki bu tehlikelerden sonra Muğla’nın yüzde 76’sının maden ruhsatlandırılması bir başka tehlike. Burada mermer, bakır, kömür çıkartılması konusunda çok yakın zamanda Muğla’yı delik deşik edecekler. Bu Muğla’nın tarihi ve doğal güzelliklerini tamamen bozacak” diye konuştu.

Kaynak: HABER MERKEZİ