Hafta içinde İzmir basının emektarlarının bir kısmı tarihi Alsancak Stadı'nın yıkılmaması gerektiğine dair yazılar yazmışlardı. Balık hafızalı bir toplum olduğumuz neredeyse gelenekselleşen Fransız mallarını boykot tepkilerimiz örneği ile ortada. Maalesef toplum olarak bizim için hayati konularda bile günü birlik tepkiler sonrası hiçbir şey olmamışcasına yaşamak kültürümüzün bir parçası haline geldi. Balık hafızalı bir topluma tarihi anlatmak çok güçtür. Konuyu gündemde daha uzun tutabilmek adına bir kez daha altını çizmek istedim.
12 Haziran 2011 seçimleri öncesi iktidar partisi sürekli hezimet yaşadığı İzmir halkının oylarına talip olmak için 35 vaat ilan etmişti. Bir sonraki seçimde bunun ne kadarının gerçekleştiğini balık hafızamızla sorgular mıyız bilemiyorum. Bu vaatlerden bir tanesi de İzmir'e iki yeni stadyum kazandırmaktı. Bunun paralelinde Spor Bakanı Suat Kılıç yılbaşı sonrası bunu müjdelemek için şehrimizi ziyaret etti. 'Bana yalan söylediler' Issız Adam filminin geçmişte çok beğenilip tekrar dillere düşmesini kolaylaştırdığı şarkılardan biriydi. Bize de iki stadyum müjdesi verildi ama elimizdeki tarihi stadımızın ranta kurban edileceğini söylemediler.

***
Elimizdeki en büyük değerlerden birinin haziranda yıkılacağı söylentisi üzerine geniş katılımlı bir topluluk, kısa sürede muhteşem bir site oluşturdular. www.alsancakstadi.org <http://www.alsancakstadi.org/> adresli site konuyla ilgili tüm detayları bilimsel şekilde tartışmayı başarmış. Özellikle 1910'lardan günümüze Alsancak Stadı manzaraları futbola ve tarihe değer veren herkesi heyecanlandıracak kadar güzel. Siteyi kuran buyukaltay.org ekibi ana başlıklarla isteklerini şöyle sıralamış:
1. Alsancak Stadı'nın yerinde kalması, tarihine, kimliğine ve ruhuna uygun biçimde 'YERİNDE' yenilenmesi.
2. Tüm toplu ulaşım modlarının kesiştiği bölgede, 20 bin kapasitesiyle, kafe ve restoranlarıyla, 'Türkiye Futbol Tarihi Müzesi'yle, yeraltı otoparkıyla, toplantı-etkinlik salonlarıyla, cep sinemaları ve diğer üniteleriyle haftanın her günü yaşayan bir Alsancak Stadı'nda insanca koşullarda maç izlemeyi.
3. Temel sorunun stat kapasitesi değil, stat sayısı ve niteliği olduğu İzmir'e, tüm kulüplere yetecek şekilde (mevcut statlara dokunulmadan) yeni statlar kazandırılması.
4. Altyapılar, amatör kulüpler ve İzmir halkının yararlanması için her semte (mevcut sayısı dünya standartlarının çok çok altında olan) kolay ulaşılabilir ve standartlara uygun spor tesisleri yapılması, kitlelerin spor yapmaya özendirilmesini.
5. Kentsel mekanlarımız hakkında verilecek kararlarda, bu mekanların asıl kullanıcıları başta olmak üzere tüm kent bileşenlerinin görüşlerinin belirleyici olması.

***

İstemedikleri ise şöyle sıralanıyor:

1. Alsancak Stadı'nın yıkılarak ranta kurban edilmesi.
2. İzmir gibi deprem riski yüksek bir kentin en riskli bölgesinde (İzmir Afet ve Acil Durum Eylem Planı ile) Güzelyalı'dan Liman'a kadar olan bölgede belirlenmiş tek çadır kent alanı ve az sayıdaki afet durumu helikopter pistlerinden birisinin yok edilmesi.
3. Kent yaşamının ayrılmaz parçası sosyal/kültürel/sportif etkinliklerin merkezden çeperlere sürülmesi.
4. Birkaç maç dışında tribünlerin dolmayacağı, ulaşımı zor (toplu taşıma olanakları zayıf, özel araç trafiğine özendiren), yüksek kapasiteli ve atmosfer yaratmanın zor olduğu bir statta oynamak zorunda kalma.
5. Kent merkezinde zaten çok kısıtlı olan kamusal mekanların, kar amaçlı ticari faaliyetlere terk edilmesi.
6. 'İleri demokrasiler'de yeri olmayan tepeden inmeci bir anlayışla, kentliye ve asıl kullanıcıları olan taraftarlara sorulmadan statlarımız hakkında kararlar alınması.
İzmir'i seven ve değer veren herkesin büyük bir özen ve özveri ile hazırlanan bu siteyi incelemesini ve başlattıkları kampanyaya sanal bir imza ile katılmalarını diliyorum. Alsancak Stadı tarihtir, yok edilemez!