Basket takımlarımızda Türk gençlerini çok göremiyoruz demiştik.

Elbette basketbol uluslararası ve global bir spor.

Kulüplerimizin idari ve finansal yapıları ile tesis olanakları ortada (salon vb.).

Menajerlerin tutumu veya ülkenin yapısı, eğitim sistemi vb. etkiler de söz konusu.

Ama tüm bu durum ve olumsuzluklar, gençlerimizin en yüksek teknik ve zihinsel donanıma sahip olmasını engellememeli. Basketbol dünyasında şartlar ne olursa olsun, bu donanımla yetişecek gençler eninde sonunda takımlarında daha çok yer ve oyunda daha fazla süre alabilirler.

Her durumda, söz konusu “alternatif yaklaşım” bunu sağlamak için önemli bir fırsat.

Başlayalım anlatmaya o zaman;

Basketbol altyapısında başlangıç çağı genelde 10-14 yaş.

Bu yaş grubundaki bizden çocuklar kendi yörelerinde bir organizasyon veya bir kulübün spor okulunda, bir okulun kursunda ya da bir eğiticinin özel eğitiminde basketbolla buluşuyorlar.

1 ila 5 yıl süren bu dönemde o çocuklara basketbol temel hareketleri eğitimi veriliyor (top hakimiyeti, top sürme, pas, atış ve bunların savunması vb.).

Ya bu yaş grubunda ya da üst seviyelerde, sonuç itibariyle oyuncular herhangi bir maçta oynayacakları için de o hareketler çok büyük oranda maçlarda uygulanmak üzere öğretiliyor.

Tam da bu dönemde, teknik ve zihinsel donanım açısından öyle kritik birkaç konu var ki, ciddi şekilde ele alınması gerekiyor (Ama öyle yapılıp yapılmadığı tartışılır, üstelik sonraki yaş gruplarında ele alınsa bile geç kalınmış oluyor).

İşte o kritik konulardan ilki PERFORMANS.

Bu yaş grubunda takım ve oyuncu performansları nasıl ölçülüp değerlendiriliyor?

Mevcut teknik sistemdeki antrenman veya maçlarda, takımın ve oyuncunun bireysel atış isabet yüzdeleri, top kazanma ve kaybı ile asistlerin istatistiği tutuluyor.

Ancak aynı noktada, takım veya herhangi bir oyuncunun 100 farklı pozisyonun kaçında doğru tercihte bulunup temel hareketi ideal şekliyle yaptığının istatistiği tutulmuyor.

İstatistiksel açıdan karşılaştırmalı olarak örnekleyelim;

MEVCUT İSTATİSTİK-1: 60 pota altı atışta %70 ortalama ve 42 isabetle toplam 84 sayı atıldı.

Alternatif İstatistik-1: “O 60 atış dışında başka pota altı atış pozisyonu yok muydu?”

Aslında 10 tane daha vardı ve öyle tercih edilse nihai 70 pota altı atışta %70 ortalama ve 49 isabetle 98 sayı atılabilirdi (84 yerine).

MEVCUT İSTATİSTİK-2: 2lik 50 şutta %50 ortalama ve 25 isabetle toplam 50 sayı atıldı.

Alternatif İstatistik-2: “O 50 şutun kaçında pozisyon gereği gerçekten şut vardı?”

Aslında 20 tanesinde pota altı gerekiyordu ve öyle tercih edilseydi 30 şut %50 ortalama ve 15 isabet ile 30 sayı + 20 pota altı %70 ortalama ve 14 isabetle 28 sayı nihai olarak 58 sayı atılabilirdi (50 yerine).

MEVCUT İSTATİSTİK-3: Ortalama 10 top kaybı.

Alternatif İstatistik-3: “O 10 top kaybının gerçekleştiği pozisyonların kaçında temel hareket ideal şekliyle uygulandı?” İdeal şekliyle uygulansa top kaybı olmayacaktı zaten.

MEVCUT İSTATİSTİK-4: Ortalama 7 top çalma.

Alternatif İstatistik-4: “O 7 top çalmanın gerçekleştiği kaç pozisyonda çalma girişimi ideal şekliyle yapıldı?” Top çalma girişimi de ne demek, ideal bir şekli mi var, öğretiliyor mu?

Yukarıdaki alternatif istatistiklerin tutulmadığı takım ve oyuncuların performans ölçüm ve değerlendirmesi, teknik anlamda ne kadar gerçekçi olabilir?

İkinci kritik konumuz VERİMLİLİK.

Verimliliğin bir altyapı takımı için anlamı ne?

Mevcut sistemde, bir sezonun yıllık çalışma planı ile aylık, haftalık ve günlük antrenman programları hazırlanıyor, sonra bunlar uygulanmaya çalışılıyor.

Ancak bir yıla programlanan tüm sezon çalışmalarının daha az sürede örneğin 6 ayda tamamlanmasına yönelik bir çaba gösteriliyor mu veya bu çalışmalardan her birinin ne kadar tekrarlandığı ve tekrar sayısının artırılıp artırılamayacağı irdeleniyor mu?

Bunu da aynen şu şekilde örnekleyelim (aylık antrenman sayısı aynı kalmak kaydıyla);

Top sürmenin ideal şekliyle öğretilmesi ortalama 2 aysa bu 1 aya indirilebilir mi?

Ya da aynı grupla 2 ayda 10 bin yerine 20 bin top sürme çalışması yapılabilir mi?

İdeal şutun pekiştirilmesi sezon içinde 3 ay sürüyorsa bu 1,5 ayda tamamlanabilir mi?

Başka bir deyişle 3 ayda grupça maksimum 2 bin 500 yerine 5 bin ideal şut atılabilir mi?

Savunma prensipleri mesela, 4 ay yerine 2 ay içinde uygulanmaya başlanabilir mi?

Yani 4 aylık süre içinde savunmada ortalama 2 bin yerine 4 bin pozisyon çalışılabilir mi?

Maç yapabilecek seviyeye çıkmak için örneğin, 6 ay yerine 3 aylık bir süre yeterli olabilir mi? Yine başka bir deyişle 6 aylık çalışma süresinde 50 yerine minimum 100 maç yapılabilir mi?

Bu sorulara net cevaplar verilemiyorsa, o altyapı takımlarında verimlilik açısından iyileştirilmesi gereken alanlar ve birtakım teknik konular yok mudur?

Üçüncü ve son kritik konumuz ise SİSTEMATİKLİK.

Sistematiklik ne demek ve bir altyapı takımı için önemi ne?

Mevcut sistemde, özellikle takıma oyuncu seçme, oyuncuların maçlardaki süre paylaşımı ve nihai olarak da oyuncunun bir üst yaş grubuna yükselmesi teknik ekip inisiyatifinde halledilmekte.

Yani uygulamaların ne kadar şeffaf, adil ve tutarlı ne kadar kişisel ego ve ilişkilerden uzak olduğu bir muamma, süreklilik ise ayrıca sorgulanmalı…

Biraz soyut olan bu kavramı da elimizden geldiğince örneklemeye çalışalım;

Takıma oyuncu seçimi sırasında ilk olarak şöyle düşünceler oluşmakta;

Hangi çocuklar hangi kriterlere göre seçiliyor, bunun bir standardı yok mu?

Seçilenler ne zaman seçildi ve kriterlere ne kadar uygunlar?

Yoksa birileri gözden mi kaçtı, neyi göremedik yine?

Seçilen oyuncularla çıkılan ilk maçlar sonrasında bu sefer de şu sorular sorulmakta;

Bu kadro da nereden çıktı şimdi, hangi standartlara göre ve ne zaman belirlendi?

O çocuk nasıl şu kadroda olmaz da, bu çocuk olur?

Öbür çocuk neden az oynatıldı da, diğer bir başka çocuk çok daha fazla süre aldı?

İlerleyen süreçte ise aşağıdaki türde merak, beklenti ve yorumlar ortaya çıkmakta;

Bizim takımda bir eksiklik var ama ne? Belirsizlik çok, standart yok.

Kaç zamandır çalışıyor bu çocuklar, ne zaman gelişecekler? Hep böyle mi sürecek?

Maçlara çıkıp oynayanları gördük, üst takıma çıkacaklar da çoktan belli olmuştur zaten.

Bazı şeylerin somut ve tutarlı olmadığını fark ettiğimizde hemen endişe duymaya başlıyoruz.

Ardından adam kayırma ve torpil şüpheleri falan...

Bu durumdan ne çocuk, ne veli, ne de idari ve teknik sorumlular memnun oluyor tabi ki…

Sonuçta, standartlar da ortadan kalkınca önce moraller bozuluyor sonra da süreklilik.

Oyuncuyu kaybediyoruz henüz 15 yaşındayken.

Devam edebilen oyuncu da arzu edilen teknik ve zihinsel donanıma bir türlü erişemiyor.

Yani idari ve dış etmenlerin etkisinden ziyade teknik ve zihinsel donanım eksikliği söz konusu.

Kısacası, daha üst yaş grubu ve kategorilere giden hattın, sistematikliğin sağlanamadığı bu noktada koptuğunu söylesek çok mu abartmış oluruz?

Bunlara bağlı olarak, altyapının bu yaş grubundaki takımlarında oyuncu seçimi ve süre paylaşımı ile sezon içindeki tüm uygulamalar;

Performans değerlendirme anlamında nesnel ve ölçülebilir kriterlere sahip,

Verimlilik iyileştirmesini esas alan,

Sistematiklik, yani şeffaflık, adalet, tutarlılık ve belli standartlar ile süreklilik içeren

bir METODOLOJİ ile yapılsa sizce de daha doğru olmaz mı?

Bir sonraki yazımızda PERFORMANS konusunun nasıl ele alınması gerektiğine değineceğiz.

Her şey gönlünüzce olsun.