Her ne kadar son yıllarda Ahmet Kaya dinlemek, onun şiir ve şarkılarından alıntılar yapmak bir rant sağlama aracı haline gelmiş olsa da, sağlığında kendisini dinlemek etiketlenmekti. Devlet, okul, basın otoritelerince sakıncalı sayılan bir sanatçıydı. İşin ironik kısmı o günlerde bizlere Ahmet Kaya'yı yasaklayan, okulda çantamızda kasedini arayıp, bulduğunda disiplin cezası vermekle tehdit eden zihniyet bugün kendisine en çok sahip çıkan grup olarak dikkat çekiyor.


Bayrampaşa maç yazımda da belirtmiştim. Altay'ın içinde bulunduğu tabloda bir maçı yorumlamak, penaltı, ofsayt tartışmaları ile bir maç yazısı yazmanın günü değil. Ahmet Kaya'nın en içten şarkılarından biriydi 'Bize Kalan'. Şöyle söylüyordu: "Bize kalan insanlığa bırakmak istediğimiz değildi. Binlerce fidan ektik halkın çölüne; su vermediler eğildi.' Bizim de Altay için verdiğimiz emek, hissettiklerimiz başarısız yönetimlerce değersizleştirildi, yok edildi. Bu kayıplarla geçen dönemde bize kalan ne olmalıydı? İstanbul takımlarından birini tutmak yerine Altay Kültürü diye sahiplendiğimiz, hayatımızın bir ideali haline getirdiğimiz öğretilere tutunmak, her geçen gün azalan taraftarı bir arada tutabilmenin harcı ne olabilirdi? Sportif başarı sağlanamayınca kurtarıcı olabilecek Altaylılık duruşu, kültürü ve seviyesi bu zor günleri atlatmanın bir aracı olabilir miydi? Herkes bir kurtuluş formülü istiyor birbirinden. Alın size bir formül içinde Altay sevgisi ve kültürü barındıran. Yoksa mevcut nefret ortamı, seviyesizlik, küfür edebiyatı Altay'ı bizden sonraki nesile emanet etmemizi engelleyecek.


***


Yazılarında emekten bahsetmeyi ilke edinmiş biri olarak maçın içeriği olmasa da dün sahada onuruyla mücadele eden, son yıllarda gördüğümüz en istekli, arzulu takımı görmezden gelmek haksızlık olur. Turgut Uçar'ın göze hoş gelen futbol oynatma felsefesi her geçen gün daha estetik bir futbol izlememizi sağlıyor. Özellikle Abdülkadir ile oyuna müdahelesi tam zamanındaydı. Altay'ın her golünde mutlu olan biri olarak Abdülkadir'in gollerinde belki de iki kat sevindiğimi itiraf edebilirim. İyi bir insan, ahlaklı bir oyuncu olduğunu bildiğim için en güzel mutlulukları hak ettiğine inanıyorum. Korhan'ın giderek liderlik vasıflarını ön plana çıkarması Erdal Güneş'ten sonra ortaya çıkabilecek boşluğu doldurmayı başarıyor. Erdal demişken maçtan bir gün önce sosyal medyada arkadaşlarını motive edecek şekilde mesajlar iletmesi neden taraftarın gönlünde önemli bir yer edindiğinin göstergesiydi. Dünkü maçtan bize kalan play-off yolunda tüm olumsuzluklara rağmen tribündeki emekçiler gibi mücadele eden bu onurlu, mesleğine saygılı insanları sonuna kadar desteklemek. Bu dakikadan sonra bu imkansızlıklar içinde başarı onların, başarısızlık bizlerin olacaktır.


Gazete baskısına yetiştirebilmek için hazırladığım bu bölümü 90. dakikada yenilen gol sonrası değiştirmek, skora göre yazmadığını iddia eden biri için çelişki olurdu. Bugün Altaylı oyuncular kazanmış kadar alkışlanmayı hak etti. Başarısızlık kim ne dersin hepimize ait.


***


Korkunç ve mübarek elleri, ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle, anamız, avradımız, yarimiz ve sanki hiç yaşanmamış gibi ölen ve soframızdaki yeri; öküzümüzden sonra gelen ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki ve kara sabana koşulan ve ağıllarda ışıltısında yere saplı bıçakların oynak, ağır kalçaları ve zilleriyle bizim olan kadınlarımızın 8 Mart cuma günü Dünya Emekçi Kadınlar Günü kutlandı. Eşinden şiddet gördüğü için karakola başvuran, burada yetkili kişilerin sözde barıştırmış göründüğü fakat karakol çıkışı kocası tarafından katledilen kadınların yaşadığı ülkemde. Birkaç hafta önce yeni çıkan torba yasa ile bu katillerin salıverildiği ülkemde. İleri demokrasi haykırışlarında Nazım Hikmet'in kadınlarından bizim kadınlarımıza değişen bir şey gözükmese de yazılarımı takip eden tüm kadın emekçilerin en değerli gününü en içten dileklerimle kutlarım.