Dünya’nın düz olduğuna inanmanın nedenleri, modern teknolojinin ve bilgiye erişimin yaygın olduğu bir dönemde oldukça çarpıcı bir olgudur. Ticari uzay araştırmaları, Starlink ve Google Earth gibi gelişmiş teknolojilere rağmen, bazı bireylerin hala düz dünya inancını sürdürmesi, birçok psikolojik ve sosyal faktörün bir araya gelmesiyle açıklanabilir.

Sosyal medyanın etkisi

Sosyal medya platformları, komplo teorilerinin hızla yayıldığı bir zemin oluşturuyor. YouTube, Facebook, Instagram ve TikTok gibi platformlar, düz dünya inancını savunan içeriklerin viral olmasına zemin hazırlıyor. Bu mecralarda, "küre kafa" olarak adlandırılan bilim savunucularına yönelik alaycı ve küçümseyici yaklaşımlar, düz dünya taraftarlarının kendi inançlarını daha da pekiştirmesine neden oluyor.

Bilimsel cehalet ve güvensizlik

Birçok düz dünya savunucusu, bilimsel otoritelere karşı derin bir güvensizlik besliyor. NASA gibi kuruluşların "küresel bir komplonun" parçası olduğunu düşünen bu kişiler, bilimsel verileri ve gözlemleri reddederek alternatif bir gerçeklik inşa ediyorlar. Bu durum, düz dünya inancının ardındaki "gizli sos" olarak tanımlanabilir. Düz dünya inancı, çoğu zaman bireylerin kimliğini tanımlayan bir inanç sistemine dönüşüyor.

Yapay zeka destekli gözlükler kişisel verilerinizi izliyor: Bakın o proje! Yapay zeka destekli gözlükler kişisel verilerinizi izliyor: Bakın o proje!

Deneysel gözlemler ve yanlış bilgiler

Düz dünya taraftarları, ev yapımı deneylerle kendi inançlarını pekiştirmeye çalışıyorlar. Örneğin, Marmara Denizi'nin karşısından Uludağ silüetini görebilmeyi, Dünya'nın düz olduğu fikrini destekleyen bir argüman olarak kullanıyorlar. Ancak, ışık kırılması ve gözlem yükseklikleri gibi fiziksel gerçekler, bu tür gözlemlerin geçerliliğini sorgulamakta yetersiz kalıyor.

Muhabir: Nisan Güçlü