Herkese merhaba. İyi bir Youtube izleyicisi olarak, uzun süredir Covid-19 sonrası oluşacak dünya düzeni tezlerini seyrediyorum. Kendimce bu salgından sonra uygulamaya koymaya çalışacağım kararlarımı ve salgının hayata bakışımı nasıl değiştirdiğini paylaşmak istiyorum.
Uzun bir süredir hayatımda Rasyonel Psikoloji’nin kurallarını uygulamaya çalışıyorum. Bu bakış açısının bana kattığı çok şey var. Ama salgın, bu kurallarımı daha da esnetecek gibi görünüyor. Biliyorsunuz esneyememek, birçok ruhsal problemin doğrudan nedeni olabilir. Kendimi esnek bir insan olarak tanımlayabiliyor olsam da, halen esnetemediğim bazı yönlerimi, salgından sonra çok daha fazla esnetmeyi planlıyorum.
Salgından birkaç hafta öncesinde bir danışanımla aramda şuna benzer bir konuşma geçti: “Düşün ki, cep telefonun var ama rehberinde kayıtlı kimse yok. Bu senin için ne anlama gelirdi? Maç seyretmeye stada gitmişsin ama tek seyirci sensin. Bu nasıl bir dünya olurdu senin için?” Bu görüşmeden kısa süre sonra ikinci örneğin benzerini yaşamak zorunda kalacağımızı tabii ki de bilemezdim. Ancak toleransı arttırmak için yaptığımız bu konuşma, insanların hayatımızdaki önemini de ortaya koyuyor. Bir yaklaşım şöyle der: "Psikolojik sorunların tek kaynağı diğer insanlardır.” Eh! Çok da hatalı sayılmaz bunu söyleyen. Yani ne onlarla ne de onlarsız olmuyor. Hep insanlar olduğu için, insansızlığı hiç tatmamıştık. Ama yaşanarak öğrenilenler çok kalıcı oluyor bildiğiniz gibi.
Ertelemek ve sadece sevdiğim işleri yapmak veya sadece sevdiğim kişilerle görüşmek fikrini hızlı bir şekilde terk etmem gerekiyor. Hayat bizi hiç istemediğimiz şeyleri yapmaya mahkûm etse de, yapmamız gerekeni şikayet etmeden kabullenmek; değiştiremeyeceğimiz koşulları değiştirmeye çalışmanın anlamsızlığı içinde çırpınmamızdan çok daha olumlu bir yaklaşım olabilir.
Daha fazla kitap okumam gerektiğini düşünüyorum. Özellikle çok sayıda kitaba sahip olmakla, çok sayıda kitap okumak arasındaki farkı net olarak gördüm bu karantina sürecinde. Evde uzun süredir yapamadığım işlerden biri de kütüphanemi düzenlemekti. İşte tam bu düzenleme sırasında elimdeki pek çok kitabı okumadığımı fark ettim. Tam bir kapitalist bakış açısı ile sadece sahip olmaya odaklı bu yaklaşımımı kınıyorum :)
Rutin olarak yaptığım işlerin benim için ne kadar kıymetli olduğunu anladım. Mesela spor yapamamanın, hele hele grupla spor yapamamanın ne kadar acı verici bir durum olduğunu çok derinlerde hissettim. Haftanın 2-3 günü standart olarak yaptığımız spor faaliyetlerinde bazen şöyle bir serzenişte bulunurdum: "Yine mesaiye geldik!” Oysa şu an o mesai için çok şey verebilirim.
Dijital ortamda yapılan görüşmelerin pek tat vermediğini daha iyi anladım. Kanada’da yaşayan bir arkadaşımla konuşurken “Eksik olan nedir?” diye sorduğumda verdiği cevabı unutmam mümkün değil! “Temas”
Ben bu salgının ekoloji ve dünya düzeni üzerinde derin etkiler bırakacağına inananlardanım. Hem de bu etkiler çok olumlu olacak. Belki de yaşamak istediğimiz daha güzel bir dünyanın habercisi olabilir Covid-19. Evet çok ölüm oldu ve çok kişi acı çekti. Ama dünya daha iyi bir düzene acı çekmeden ne zaman ulaşabildi ki?
Salgının bir an önce bitmesini ve normal hayata geçilmesini diliyorum.