Okullar açıldı. Yaz hiç olmadığı kadar hızlı geçti. Biz çocukluğumuzda, yaz tatillerinde hiç ders çalışmazdık.
Okul dönemi ödevlerimizi kendimiz yapar, anne ve babalarımız yetişkin dünyalarına sahip, son şanslı nesli temsilen kahkahalarıyla akşamın tadını çıkartırlardı.
Biz ne yapıyoruz? Tüm yaz özel ders aldırıp, eksik temellerini kapatmak için paralar saçıp, çocuğu her gün dersin başına oturtmaya çalışıyoruz. Neden? Çünkü başarısızlık hissi onlara okul döneminde ciddi zarar veriyor. Çocuğun özgüveni kırılıyor, neşesi sönüyor. Dersi takmayan ebeveyn olsak başka yerden gol yiyoruz, çocuğunuzu tanımıyorsunuz imalarıyla eleştiriliyoruz. Halbuki çocuk oyunla öğrenecek diye kandırılıp, özel okullara paralar döküyoruz. Öğretmenlerin derdi Oxford Profesörü edasıyla veli mi takmam, öğrenci mi derste anlatıyorum anlarsa anlasın pozunda. Sınıfın en yaramaz çocuklarının anneleri öğretmeni hoş tutma peşinde, öğretmen de o yaramaz çocukları ehlileştiremese bile mış gibi çok güzel reklam peşinde. Aklı başında insanların trajedisini kimse duymuyor, çünkü onların çocukları sorun çıkartmıyor, veli sorun çıkartıyor diye lanse ediliyor. Yalan, iftira eğitimci seviyesinde bile toplumumuzda normalleştirilmiş durumda. Öğretmen velinin dedikodusunu rahatlıkla başka bir veliyle mahallede çekirdek çitlermiş gibi yapabiliyor ve bu herkes tarafından olağan da görülüyor. İyi dedikodu yapan, iyi bilgi taşıyan veli number one, çocuğunun mutluluğuna odaklanan veli piskopat. Hak verirsiniz ki ben piskopat sınıfındayım. Gazetecilik deneyimi şöyle artı insanları konuşturabilme becerim sayesinde tüm iç dünyalara açık erişim iznim oluyor. Herkes içindekini döktükçe ve yaptıklarını anlattıkça trajediden boğuluyorum. Psikolojik şiddetin boyutları beni endişelendiriyor ama nedense sadece belli bir eğitim seviyesinde olan insanları endişelendiriyor. Evin içindeki psikolojik şiddete bağışıklık kazanmış aile için bizim şikayetlerimiz uzaydan gelmiş bir meteor kadar anlamsız. Çocuğuma bağırılması, konu derste olsa aşağılandığının hissettirilmesi bana atledilen piskopatlık tanımının hakkını vermek için açık kapı aralıyor. Ve tabii ki kendi silahıma sarılıyorum ve sorguluyorum da sorguluyorum. Bir öğretmen derste nasıl uyur? Çocuk bunu aktardığında nasıl olur da anne suçlanır? Ve herkes gerçekten beyin ölümü gerçekleşmiş gibi gruplaşma adı altında tüm saçmalıklara bahane bulur? Eğitimde yaşanan eğitim hariç her konuyla ilgilenen öğretmenlere sesleniyorum, çocuk mutlu aile mutlu, akademik eksiklik tamamlanır, ama ruhta açılan hasar çok zor onarılır. Çocuk sevilmek ister, kapalı kapılar ardında tehditle eğitim gerçekleşmez. Çocuklarımız karşısındaki kişinin eşiti olduğunu bilerek büyümeli. Korkutularak çocukla ilişki kurulmaz, egemenlik kurulur. Ben hiç bugüne kadar işimin başında uyumadım, haber kaynaklarımı korkutarak haber almadım. 8 yaşındaki çocuklara yapılan şiddetin her türlüsüne karşıyım. Toplumuzdaki çocuk değersizliğine son verilmesini umuyor, herkese yeni eğitim öğretim yılında başarılar diliyorum. Dersi derste öğreten öğretmenlere selam olsun.