Halil Özcan - Dünyanın en büyük açık hava alışveriş merkezi olarak bilinen Kemeraltı'nda el sanatları üreticileri, zanaatkâr ve esnaf Çin malı ürünlerin satılmasından şikâyetçi. Kemeraltı'nda 40 yıl önce avize imalatıyla işe başlayan esnaf ve avize ustası Asım Adanar, merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın, 'Alın koltuğunuzun altına malınızı gidip satın' sözüyle Avrupa'ya açılmış. Başta Almanya, Belçika, Fransa olmak üzere bir çok ülkeye avize ihraç ettiğini anlatan Adanar, "Avize yapmaya 1975'de başladım. İmalat yapıyorduk. 1993'te ihracata başladım. 2008'e kadar ihracatımız çok güzeldi. 40 kişiyle imalat yapıyorduk mal yetiştiremiyorduk. Sonra bir anda kesildi. Küçülmek zorunda kaldık. Artık ihracat yapmıyoruz desek yalan söylemiş olmayız. 15 yılda 1800 TIR mal sattık. 2008'den sonra bir daha yurt dışına çıkamadım. Piyasa çok bozuk. Şimdi devlet ihracat yapacaklara gidip müşteri bulmaları için para veriyor. Bizim o paraya da ihtiyacımız yok. Hibe vereceğine kredi versin, yeniden ihracata açılalım" şeklinde anlattı hikâyesini.

Bozulunca at çöpe

Çin'le rekabet edemediklerini ifade eden Adanar, "Çin'de işçilik ve malzeme çok ucuz. Geçen sene 8,5 liraya aldığımız ham maddeyi bu sene 20 liradan alıyoruz. Devamlı zam geliyor. Ürünler de pahalıya çıkıyor. 40 kişi çalışıyorduk şimdi 2 kişi çalışıyor" dedi.

İnsanların ürün alırken kalitesine bakmadan parasına göre hareket ettiğine dikkat çeken Adanar, şöyle devam etti:

"Her taraf Çin malı. Bozulunca at çöpe. Herhangi bir şey olduğu zaman müşteriye parasını dahi iade etmiyorlar. 15 sene öncesine kadar yerli üretim çok yapılıyordu. Çin malı yoktu piyasada. Şimdi Kemeraltı'nda herkes Çin malı satıyor. Çiçekçisinden nayloncusuna kadar, tekstilden ayakkabıya, parfümünden çantasına kadar hepsi Çin malı. Hiç birisinin tescili de yok. Ben bunu giyiyorum ayağıma zarar verir gibi bir düşünce yok insanlarda. Asıl deri ayakkabı yapıp satan esnaf yok oldu gitti."  

İnsanların Kemeraltı'na imitasyon ürün için gittiğini ileri süren Adanar, "Marka malların benzerlerini burada satan çok. Kemeraltı'nın her tarafı öyle, imitasyon pazarı" ifadelerini kullandı.  

Saat Kulesi maketi bile Çin'den geliyor

Büyük markaların dahi Çin'de üretim yaptırdığına dikkat çeken Kemeraltı Esnaf Derneği Başkanı Ümit Kaya, "Çin'den ayakkabı geliyor, bizim ayakkabıcılar bitti. Bizim dernek olarak bu konuda bir yaptırım gücümüz olamaz ki. Devletin el atması lazım. Çin malının ayağını kesmek çok zor. Gerçek Kemeraltı esnafı kalitesinden ödün vermiyor ancak satışları düşük. Bu konuda mağdur esnaf sayımız çok. İşçi çıkaranlar çok oldu. Atöylesini kapatmak zorunda kalanlar var" dedi.  

Herkesin geçim derdinde

Çin'in hâkim olduğu çocuk oyuncakları, ayakkabı, hediyelik eşya, saat gibi sektörlerde üretim yapmanın ithalattan daha pahalıya geldiğine dikkat çeken Kaya, "Çin pazarının önünü açan asıl mesele bu. Mardin'de, Diyarkabır çarşısında ve benzer her yerde Çin malı çok fazla. Çanakkale Aynalı Çarşı'da, Çanakkele'nin sembollerini hediyelik eşya, anahtalık mesela bakıyorsun Çin malı. Çin'in Çanakkale'yle ne alakası var kardeşim? Kızlarağası Hanı'nda İzmir Saat Kulesi'nin hediyelik eşyaları var, Çin malı. Üretici, saat kulesinin maketini 5 liraya mal ediyor, Çin'den 2 liraya getiriyor. Herkes ekmeğinin peşinde koşturuyor. Bir hediyelik eşyayı 5 liraya mal edeceğim, 10 liraya satarsam 5 lira karım olacak. 2 liraya alayım, 10 liraya satayım, 8 lira karım olsun. Çünkü benim de paraya ihtiyacım var. Çalışan var, vergim var, sigortam var, kiram var. Herkes bir lira daha nasıl kar ederim mantığında. Dolayısıyla Çin bu anlamda üretimin önünü kesiyor" şeklinde konuştu.  

Esnafın söylediği yüzde 100 doğru

Tarihi Kemeraltı İnşaat Yatırım Ticaret A.Ş (TARKEM) Yönetim Kurulu Üyesi Uğur Yüce, Çin malı olayının sadece  Kemeraltı ya da Türkiye'nin değil tüm dünyanın sorunu olduğuna dikkat çekti.

Yüce, sözlerine şöyle devam etti:

"Amerika'da yaygın bir alışveriş merkezinde 127 bin çeşit mal satıyorlar ve yüzde 92'si Çin malı. Kapalı ve açık ekonomi var. Siz açık ekonomiyi seçtiyseniz bu rekabete katlanacaksınız. Dünyanın bu düzeninde bu saatten sonra, bununla mücadele etmek yerine bundan daha kalitesini üretebilirsiniz. Bütün dünya inovasyondan bahsediyor. Dolayısıyla siz de katma değeri olan ürünler üreteceksiniz. Bunla mücadele eden ülkeler özellikle el sanatları gibi üretimlere sübvansiyonlar getiriyorlar. Burda asıl görev devlete düşüyor. Maalesef esnafın  söylediği yüzde 100 doğru. Ama bu bütün dünyanın bir sorunu. Devletler ülke bazında aldığı ekonomik tedbirlerle bunu engelleyebilir. Tamamen de engelleyemezsiniz. O zaman da kapalı ekonomiye dönersiniz. Üreticilerin de kendilerini yenilemeleri gerekiyor."

Editör: Haber Merkezi