Son yıllarda, her önemli olaydan sonra 'komplo teorileri' yaratılıyor. Söylentiyi, yani dedikoduyu sevdiğimiz için anlatılanlara biz de bir şeyler katıyoruz.
Sıra başındaki bir şey söyler, kulaktan kulağa yayılan konuşma, sonuncuya geldiğinden öyle değişikliğe uğrar ki, çıkaran da buna inanır.
Şimdi söylenen şu: Çin'e virüs komplosunu kim kurdu?
Şimdi Cemal Tunçdemir'e kulak verelim:
'Korona virüsÜ salgını özgür basın ve şeffaflığın bir ülkenin güvenliğine tehdit olmak bir yana, güvenliğin gerçek garantisi olduğunu bir kez daha gösterdi
1 Aralık 2019 günü Çin'in Wuhan kentinde bir hastanede doktorlar zatürre teşhisi yaptıkları bir hastanın akciğer iltihaplanmasına neden olan virüsü araştırmaya başladıklarında sadece birkaç hafta sonra dünyanın dört bir köşesinde henüz bilinmeyen yeni bir virüsün bulaştığı kayda geçecek, on binlerce kişinin birincisi ile karşı karşıya olduklarını bilmiyorlardı.
Sonraki günlerde kuru öksürük, nefes darlığı, yüksek ateş gibi benzeri şikayetlerle Wuhan hastanelerine başvuranların sayısı artmaya başladı. Doktorların bu zatürre vakalarına hangi virüsün neden olduğunu henüz bilmemeleri Ocak ayı ortalarına kadar sürecek 'gizemli hastalık' efsanesinin de başlangıcı oldu.
Ta ki 7 Ocak günü SARS ve sonrasında Ortadoğu ülkelerinde MERS hastalığına da neden olan korona virüsü ailesinin yeni bir türü ile (2019-nCoV şeklinde adlandırıldı) karşı karşıya olunduğu ilk kez kayda girinceye kadar.

Çin işi!

Henüz Wuhan halkının ve dünyanın bu salgından hiç haberinin olmadığı Aralık ayı sonuna kadar sayısı 27'i bulacak vakalar, özel hazırlanmış bir hastanede sessizce karantina altına alınmıştı. Wuhan kent yönetimi bütün otoriter rejimlerin karakteristik özelliğinin bir yansıması olarak bu gelişmeyi kamuoyundan gizlemeyi tercih ettiler.
Henüz aşısı ve tedavisi olmayan ölümcül viral bir salgının oluşturduğu açık ve yakın tehlikenin boyutunu doktorlardan iyi kim bilebilir ki! Kamuoyuna hiçbir bilgilendirmede bulunmaması devlet yetkililerinin bu ciddi tehlikeye karşı önlem almak yerine yönetimin 'ülkemizde her şey şahane her işimiz mükemmel' propagandasını korumaya öncelik vermesi Wuhan'da gelişmeden haberdar doktorlar arasında tedirginliği daha da artırdı.
Kaldı ki Çin devletinin 2003 yılı SARS salgını sırasındaki gizleme örtme önemsizleştirme politikasının hastalığın yayılmasına nasıl yardımcı olduğu da hâlâ hafızalarında tazeydi.
2018'de devlet başkanlığında iki dönem sınırını kaldırdığından ve 2022 yılındaki parti kurultayında üçüncü dönemi için kapıyı araladığından beri ülkeyi tek parti otoriterliğinden tek adam otoriterliğine evrilten Şi Cinping'in ülkesinde medya 'liderin medyası' haline getirilmiş bütün araştırmacı gazeteciler susturulmuştu.
Wuhan'da bir hastanede göz doktoru olan Li Wenliang, SARS benzeri bir virüsle karşı karşıya olduklarını 30 Aralık günü WeChat üzerinde doktorların üye olduğu bir sohbet grubunda paylaşacaktı. Aynı gece yarısı polis tarafından ifadeye götürülecek, üç gün sonra da gerçek olmayan bir söylenti yaydığı "itirafı" yine polis marifetiyle kendisine imzalatılacaktı.
Sonradan 7 doktora daha işlem yapılacaktı.
Doktorların uyarıları WeChat ve Weibo üzerinden yayılmaya başladı.

Süper büyük Çin!

Şi Jinping'in otoriter rejiminin "2025 Hedefi" dünyaya süper bilgisayarlar ihraç eden büyük bir Çin'di. Tek adamlık sevdası, onun yerine Çin'i dünyaya acil küresel sağlık durumu ihraç eden bir ülkeye dönüştürdü.
Otoriter rejimler doğaları gereği hata yaptıklarını asla kabullenmez. Yönetimi resmi açıklamaları devleti sorgulayabilecek gerçekleri araştırabilecek bir medya olmadığı için de halktaki imajlarına yardımcı olmayacaklarını düşündükleri her şeyi milletten saklamaları kolay olur. Saklayabildiği sorunu krizi milletinden mutlaka saklar.
Bunun yerine masallar anlatır.
Saklayamadığı soruna ise komplo teorileri uydurur.
Gerçek bir anayasal devlette ise basın da halk da sorun gördüğünü yazmakta konuşmakta özgürdür.
Gazeteciler devletin işleyişinde resmi açıklamalarında bir yasadışılık usulsüzlük yalan veya sorun olup olmadığını kendiliğinden araştırır.
Bu tür durumlarda medyaya sızdıran 'ıslıkçılar (whistleblower)' yasal korumadan yararlanır, kahraman muamelesi görür.
Otoriter rejimlerde 'halkı devlete karşı kışkırtan vatan haini' damgası yerler.

DİP EKSPRES

"Hedefin Çin ekonomisi olduğu" iddiası

"Hedefin Çin ekonomisi olduğu" iddiası ise küresel ekonominin doğası... Çin üreticileri ve tüketicileri ile dünya ekonomisinin en önemli motorlarından birine dönüşmüş durumda.
Çin ekonomisini yıkmanın Çin'in tarihsel hasmı Japonya ve güncel rakibi ABD de dahil kimseye hiçbir faydası yok. Aksine hem onlar için hem de küresel ekonomi için bu bir felaket demek.
Bütün bunların ışığında hâlâ illa ki bir komplodan söz edilecekse bunun sorunlu devlet kültürünün otorite tapıcılığının yol açtığı bir komplo olduğunu söylemek mümkün.
Devlet memurlarının anayasaya açık yasalara mevzuata değil sadece 'yukarıdan' gelecek talimatlara göre hareket edebildiği bir bürokratik işleyiş...
Hukukun hakları korumakla değil düzeni korumakla görevli olmasının yol açtığı kamusal sorumsuzluk...
"Gerçeği yazdığı sürece, gerçeğin ortaya çıkmasının sonuçları hakkında endişelenmek gazetecinin işi değildir. Bir ülkeye hiçbir gerçek resmi yalanlar kadar tehlike oluşturamaz. "
Hiçbir toplum için devlet yetkililerinin örtbaslarından resmi yalanlarından gerçekleri halktan saklamasından daha büyük bir komplo olamaz.