İZMİR EKSPRES

Hasta çocuk evleriyle aileler artık hastane bahçesinde yatmıyor

Abone Ol
Nihal Işık- Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Buket Erer Del Castello öncülüğünde 2004 yılında kurulan İzmir Hasta Çocuk Evleri Derneği ile bu zamana kadar şehir dışından gelen 100'e yakın aileye kalacak ev verildi. Lösemi, genetik hastalıklar, kök hücre nakli, organ nakli gibi uzun süre çocuğun tedavi görmesi gereken hastalıklarda çocuklar ve ailelerinin kalabildiği 3 evi İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu hediye etmiş. Kocaoğlu'nun Eşi Dr. Türkegül Kocaoğlu da zaman zaman dernek faaliyetlerine katkıda bulunup, desteklerine devam ettiği belirtiliyor. Hasta Çocuk Evleri Derneği üyelerinin tek isteği ise daha fazla hasta çocuk ve ailesine ulaşabilmek için ev sayısının artması...


Her şey devletten beklenmemeli


Şehir dışından çocuklarının tedavisi için İzmir'e gelen aileler kısa süreli tedavilerde akrabalarında veya 3-5 gün bir pansiyonda kalarak tedavi sürecini geçirebiliyor. Fakat lösemi, kök hücre nakli, organ nakli gibi hastalıklardan uzun süre tedavi görmek zorunda kalan çocukların aileleri maddi imkanları ve akrabaları yoksa hastane bahçesinde haftalarca bankların üzerinde, çimlerin üzerinde yatmak zorunda kalabiliyor. Türkiye'nin bir ucundan gelen bir aile taburcu olsa bile 'Bir hafta sonra kontrole gelin' dedildiğinde, uzak olduğu için gidip gelemiyor ve bahçede kalmaya devam ediyor. Böyle olunca hem hasta hem doktor hem de yatmak için sıra bekleyen diğer hasta mağdur oluyor. 14 yıl İtalya'da uluslararası kök hücre nakil merkezinde çalışan Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Buket Erer Del Castello, Türkiye'ye döndüğü zaman hastane bahçesinde yemek yapan, ağaçlara çamaşırlarını asan aileler görünce bir şeyler yapması gerektiğini düşünerek büyük bir adım atmış. Prof. Dr. Erer Del Castello, "İtalya'da her şey devletten beklenmiyor. Gelişmiş toplumlarda sosyal sorumluluk denen olay var. İtalya'da beraber çalıştığım Maria Chiera dünyanın dört bir yanından gelen hasta çocuk ailelerinin kalacağı evler açmış ve aileleri oraya yerleştiriyordu. İzmir'de ben de aynı durumla karşılaşınca buradaki insanların böyle bir projeye daha çok ihtiyaçları var dedim ve çalışmaya koyuldum" dedi.

100 aileye hizmet verildi

Başkan Kocaoğlu'nun aileler için verdiği evleri Çimentaş firmasının 2 ailenin kalabileceği şekilde yeniden inşaa ettiğini söyleyen Prof. Dr. Erer Del Castello, "2005'te bir ev, 2008'de 2 evi derneğimize veren Aziz Kocaoğlu'na çok teşekkür ediyoruz. Sayesinde şehir dışından gelen 100'e yakın hasta çocuk ve ailesine hizmet verebildik. Ayrıca derneğimizde aktif olarak çalışan yönetim kurul üyemiz Sevil Ozan'ın aramıza katılmasıyla da işlerimiz daha düzenli şekilde yürümeye başladı" dedi. Dernek adına her yıl konserler düzenlenip, geliri evlerdeki ailelere gidiyor. İşte bu konserlere destek olmak amacıyla eşi ile konsere giden Sevil Ozan, konserde eline verilen derneğin broşürü ile bir anda kendini dernek adına çalışan biri olarak bulduğunu söylüyor. Ozan, "Konserde hasta çocuk evlerine eşya topladıklarını söylediler. Ben de o zamanlar bir arkadaşımla eski eşyaları toplayarak, ihtiyacı olan ailelere götürüyorduk. Ertesi gün broşürdeki telefon numaralarını aradım ve kendimi dernek için çalışan biri olarak buldum. Zor durumdaki insanlara yardım etmek çok güzel bir duygu. Evde eksik olan bir eşyayı veya yiyecek malzemelerini esnafları dolaşarak topluyorum. Genel giderler, elektrik, doğal gaz, su, market alışverişleri gibi her türlü gideri derneğimiz karşılıyor. Ailelerimize destek vermek için hayırseverler Garanti Bankası Tıp Fakültesi Şubesi TR 88 0006 2000 5240 0006 2996 74 numaralı hesaba bağışta bulunabilirler" diye konuştu.

Kış ayları çok zor geçti


Yaklaşık 9 ay önce Balıkesir'den 4 yaşındaki oğulları Efe'ye lösemi teşhisi konulmasıyla İzmir'e tedaviye gelen Budak ailesi, oğullarının hematoloji kliniğinde uzun süre yattığını ve çok ağır tedaviler geçirdiğini söyledi. Baba Yasin Budak, "Haftanın 3-4 günü kan ve trombosit bulmak için İzmir'e gelmek zorundaydım. Özel sektörde çalıştığım için işimden ayrılmak zorunda kaldım. Aynı şekilde bir kozmetik mağazasında çalışan eşim Emel de işini bırakmak zorunda kaldı. Maddi durumumuz olmadığı için aylarca hastane bahçesinde yattım. İlk geldiğimde ne yapacağımı bilmiyordum, şoktaydım. Sonra diğer lösemili çocukların aileleriyle tanıştım. Hep birlikte banklarda yatıyorduk. Kış ayları çok zor geçti. Efe son kemoterapisini kök hücrede aldı ve Buket hocamızla tanıştık. Hasta çocuk evlerine yerleştik" dedi. Anne Emel Budak, oğlum bana 'Anne ben dünyanın en mutlu çocuğuyum, yarın sabah babam, sen ve ben aynı evde uyanacağız' diyor. Efe için kök hücre 2 yaşındaki diğer oğlum Yiğit'ten alındı. Doku tiplerinin uyması bizi çok mutlu etti. Yiğit'e şu an annem bakıyor ama haftaya o da yanımıza gelecek. Bir kaç ay kontrollerimiz bitene kadar bu evlerde kalmaya devam edeceğiz. Buket hocamıza çok teşekkür ediyoruz. İyi ki var" dedi.