Köy Muhtarı Ahmet Kaptan, köylülerle beraber yöredeki diğer maden sahalarını da incelediklerini belirterek, Beydağ'a bağlı Halıköy'deki cıva madenini örnek gösterdi.

Halıköy'deki cıva madeninin yol açtığı kirliliğe dikkat çeken Kemer Köyü Muhtarı Ahmet Kaptan "Halıköy'de maden kaderine terk edilmiş, maden cürufu gelişigüzel doğaya bırakılmış. Buradaki katliamın aynısı bizim köyümüzde de yaşanırsa Küçük Menderes Nehri aracılığıyla tüm havza etkilenir" dedi.

Halıköy'de yıllar boyunca işletilen cıva madeninin şu an eskisi kadar faal çalışmadığını ancak yıllardan beri biriken kirliliğin halen havzayı tehdit ettiğini kaydeden Kaptan, "Bizim köyümüz Halıköy'e göre daha da kritik bir noktada. Gerek rüzgar eşiği olarak gerekse su kaynakları olarak tam anlamıyla stratejik bir noktada altın araması yapılacak. Bu madenin işletimi suyumuzu, havamızı, toprağımızı bitirecek. Gelsinler Halıköy'ü görsünler. Buradan alacağını alanlar maden cüruflarını öylece bırakmışlar.

Her taraf gri renk topraklarla örtülü" ifadelerini kullandı. Madenlerin, bulundukları yöreye katkı sağlamadığını belirten Kemer köyü sakinlerinden Kadir Kaptan ise, "Halıköy önümüzdeki örnek. Cıva madeni bitince hiçbir geri dönüşüm yapılmadan tesisler kaderine terk edilmiş. Kirliliğe karşı hiçbir önlem alınmamış. Bozdağlar'da da eğer varsa çıkacak altın yıllarca işlenecek. Cevher bitince işletmeciler geriye bir enkaz bırakıp gidecekler. Geriye kalan ağır metaller ve arama sırasında kullanılan siyanür kestanemizi, cevizimizi götürecek. Bozdağlar'da yapılacak altın arama faaliyetleri tüm havzayı nehrin denize döküldüğü yere kadar etkiler. Bu sadece Kemer'in, Hacıhasan'ın, Yılanlı'nın meselesi değil. Herkes duyarlı olmalı" şeklinde konuştu.

Öte yandan altın arama faaliyetlerine karşı kurulan Küçük Menderes Havzası Tarih ve Doğa Katliamına Hayır Platformu dönem sözcüsü Özkan Akgün, "Belediye Nikah Salonu'nda gerçekleştireceğimiz toplantıda uzmanlar bilimsel açıdan Kemer, Hacıhasan ve Birgi üstlerindeki altın aramasının havzaya vereceği zararları ele alacak. Toplumun bilinçlenmesi resmi kurumlar ve sivil toplum örgütlerinin konunun öneminin farkına varmasıyla sağlanabilir. Özellikle sivil toplum örgütlerimizden bu toplantıya gerçek anlamda katılım bekliyoruz. Ulusal basın aracılığıyla sesimizi merkezi idareye kadar ulaştırıp buradaki doğa katliamının durdurulmasını isteyeceğiz" şeklinde konuştu.