Aykut Polatlı-Kaçak yollardan Yunanistan'a geçmek için hergün yüzlerce kaçak hayatını tehlikeye atıyor. Ölüm haberleri sıradanlaşıyor. Ancak dün Bodrum sahillerinde çekilen bu fotoğraf, alınan ölüm tehlikesinin, yaşanan acının boyutunu bir kez daha ortaya koydu. Jandarmanın ellerindeki o küçük cansız beden, Türkiye'nin ve Avrupa'nın bu insanlık dramını durdurması gerektiğinin en somut örneklerinden biriydi. Halkların Köprüsü Derneği Başkanı Cem Terzi, 'Deve kuşu gibi kafamızı kuma gömerek bu trajediyi görmezden gelemeyiz' dedi

Kaçak yollardan Yunanistan'ın İstanköy adasına geçmeye çalışan göçmenlerden art arda facia haberleri geldi. İki kazada 12 kişi hayatını kaybetti, 4 kişi ise kayıp.
Muğla Bodrum'a bağlı Akyarlar mahallesi Aspat mevkiinden Yunanistan İstanköy adasına hareket eden 16 Suriyeli göçmenin bindiği bot uluslarası sularda battı. İlk belirlemelere göre 8 kişi hayatını kaybetti. Kaçaklardan 4 'ünün kurtarıldığı 5 kişinin ise kayıp olduğu bildirilirdi.

İkinci facia: 4 ölü

Bu olayın ardından hemen hemen aynı yerden ikinci facia haberi geldi. Bodrum'un Akyarlar mahallesi Alihoca burnu yakınlarından Yunanistan'ın İstanköy adasına kaçak yollarla geçmeye çalışan 6 kaçağın içinde bulunduğu bot battı. Botta 3'ü çocuk 1' i kadın olmak üzere 4 kişi yaşamını yitirirken can yelekleriyle baygın halde sahile ulaşan 2 kişi kurtarıldı.

Ölüm yolculuğu

Suriyelilerin Avrupa ülkelerine kaçak olarak geçmeleri ve bu sırada hayatlarını kaybetmeleri konusunda en büyük suçun AB ülkelerinde olduğunu belirten Halkların Köprüsü Derneği Başkanı Cem Terzi, 'AB'nin sınır politikaları bu insanları insan tacirlerinin eline bırakıyor' dedi. Terzi, Türkiye'nin ve İzmir Valiliği'nin soruna tam vakıf olamadığını ve 'Deve kuşu gibi kafamızı kuma gömmüş haldeyiz' ifadesini kullandı.

AB'ye kaçmaya çalışan insanların tam olarak bir ölüm yolculuğuna çıktığı değerlendirmesinde bulunan Terzi, Türkiye'nin geçici koruma statüsü içerisine aldığı Suriyelileri mülteci statüsü içerisine alması gerektiğini söyledi. Terzi, Suriyelilerin mülteci statüsünde tanınmasını isterken şu ifadelere başvurdu: 'Bu insanlar ölümden kaçıyorlar. Bunlara göçmen diyemeyiz. Göçmen demek hayat koşullarına daha iyi hale getirmek için göçen insana denir. Halbuki bugün ülkelerinden kaçan bu insanlar hayatta kalabilmek için bir ölüm yolculuğundan başka bir ölüm yolculuğuna çıkıyorlar. Türkiye, savaştan kaçan bu insanlara mülteci statüsü vermiyor. Geçici koruma statüsü diye bir statüyle ele almaya çalışıyor sorunu. Son derece yetersiz bir yaklaşım. Geçici koruma statüsü içerisinde bu insanların çalışma, barınma, eğitim hakkı yok. Bu insanlar barınacak yer bulamıyorlar sokakta yaşıyorlar. İş bulamıyorlar, yiyecek bulamıyorlar. Siz olsanız kaçmayıp ne yaparsınız?'

Halkların Köprüsü Derneği Başkanı Cem Terzi, Türkiye'nin uyguladığı yöntemin bir çözüm olmadığına dikkat çekti. Terzi, göstermelik bir hareket olarak yorumladığı olayda, 'İzmir'den Suriyeli 100 kişi gönderdi, 200 kişi geri geldi. Bu göstermelik tamamen. Otobüslere bindirip gönderilince sorun bitiyor mu? Ben daha dün Basmane'deydim. Binlerce Suriyeli dışarıda. Türkiye'nin durumu sorunu görmezden gelmek. Yani deve kuşu gibi kafamızı kuma gömmüş haldeyiz. Bu insanlar hayatları tehlikede olan, geri dönse canı tehlikeye düşecek ve asla Suriye'ye geri dönmeyecek insanlar.'

Koşullar değişmedi

Mültecilerle Dayanışma Derneği (Mülteci-Der) Başkanı Eda Bekçi, Ege Denizi'nde yaşanan mülteci hareketliliği ile ilgili olarak, kazaların giderek artmasının kaçınılmaz bir son olduğunu söyledi. Bekçi, 'Suriyelileri bu ölümcül yolculuğa iten durumlarda bir değişiklik yok. Bu insanlar buna devam edecekler. Bu insanların Türkiye'deki yaşam koşulları iyileştirilmeli. İyileştirilsin ki bu insanlar başka ülkelere kaçmaya çalışmasınlar' dedi. Sağ olarak ele geçirilen mülteci sayında da katlanmalar olduğunu belirten Eda Bekçi, "Rakam 6 binden 12 binlere, 12 binlerden 18 bine çıktı. Şu anda da yıl sonu tamamlanmadan 24 bine ulaşmış durumda. Bu rakam her geçen gün katlanarak ilerliyor' dedi.

Bekçi, 'Ege Denizi'ndeki hareketliliğinin nedenini koşulların güç ve katlanılamaz boyutlara gelmesinden kaynaklanıyor. Suriyelilerin evlerine geri döneceklerine dair umutlarının tükenmesi onları bu yolculuğa itmeye başladı' diye konuştu.

Suriye mi, kamp mı ikilemi

İzmir Valiliği'nin, Emniyet Müdürlüğü ile insan kaçakçılarına yönelik bir operasyon yaptığını söyleyen Bekçi, 'Mülteciler de toplanarak kamplara götürüldü. Bizim eleştirdiğimiz yön şu; bu insanların kayıtlı oldukları ilde bulunmaları gerekiyor ama bu şekilde kamplara zorla götürülmeleri de doğru değil. Çünkü bir kısmı kamp koşullarında yaşamak istemediği için, bir kısmı da yakınlarından uzak kalacağı için Suriye'ye geri dönüşe zorlanıyor. Yani kamp mı yoksa Suriye'ye geri dönüş mü şeklinde bir ikilemde kalmış durumdalar' şeklinde konuştu.
Editör: Haber Merkezi