FATİH ÖZKILINÇ- Döviz kurunda yaşanan artış Türk lirasındaki değer kaybıyla beraber gübre fiyatları başta olmak üzere tarımsal üretimde kullanılan tohum, bitki koruma ürünlerinin fiyatı her geçen gün artıyor. Gübre fiyatları gün içerisinde bile değişim gösterirken son bir yılda gübre fiyatları 4 kat ve üzerinde arttı. Gübre fiyatlarının artmasıyla  üreticiler gübre kullanım oranlarını düşürmek zorunda kalırken bu durumun ürün rekoltelerini de olumsuz yönde etkileyeceği belirtiliyor.

 

Üreticinin ve tüketicinin aleyhine

Gübre fiyatlarındaki artışlarla birlikte üreticinin işinin her geçen gün zorlaştığını kaydeden Ziraat Yüksek Mühendisi Ferdan Çiftçi, “Ekonomik olarak ülkece çok zor günlerden geçiyoruz. Bu durum hem üreticiye hem de tüketiciye yansıyor. Bu durumdan en fazla yoksul halk kesimleriyle birlikte çiftçiler, üreticiler etkileniyor. Girdi maliyetleri hızla her geçen gün tırmanırken döviz kurunun nerede duracağını kimse kestiremiyor. Bu koşullarda girdi maliyetlerinde nerede duracağını bilinmiyor. En temel girdi olan gübrede inanılmaz artışlar var. Bir yıl içinde gübre fiyatlarının 3-4 kat arttığını görüyoruz. Gübre fiyatlarını takip etmekte zorlanıyoruz. Gübre fiyatlarındaki bu artışlar üretime yansıyacak. Üretici gübre kullanamadığı zaman ürün verimini olumsuz etkileyecek. Üretimin azalması halinde bu durumdan üretici kaybettiği gibi tüketicinin de aleyhine olan durumu daha da derinleştirecek. Bugün sadece gübre maliyetleri değil girdi olarak kullanılan tohum, bitki koruma ürünleri ve diğer yan ürünlerin fiyatları da çok ciddi artmış durumda. Ziraat Mühendisleri ellerindeki ürünleri üreticiye verip vermemekte tereddüt yaşıyor. Ellerindeki ürünleri hangi fiyattan vereceklerini şaşırmış durumda. Çünkü sattığı ürünü tekrar yerine koyup koyamayacağı bilemiyor. Üreticinin işi çok zor” dedi.

Yüksek fiyatlardan ithalat yapmak zorunda kalacağız

Çiftçinin yaşadığı zorlukların toplumu olumsuz etkileyeceğini ifade eden Çiftçi, “Girdi maliyetlerinin artması sonucunda üretimde meydana gelen azalmalarla tarım ürünleri ithalatı artacak. İthalatın olmaması için planlı bir üretim olması gerekiyor. Ancak bu maliyet artışları ithalatı artıracak. Pandemi sonrasında dünyadaki gıda fiyatlarındaki yükselişler ve ülkelerin kendi halkını koruma adına tarım politikalarını ulusal boyutta gerçekleştirirken gıda milliyetçiliği diyebileceğimiz bir kavram üzerinden şekillendirirken yüksek fiyatlardan ithalat yapmak zorunda kalacağız. Bu durumda hem üreticinin hem de tüketicinin aleyhine olacak. Biz kendi üreticimizden sakındığımız desteği diğer ülke üreticilerine aktırmış olacağız” diye konuştu.

Yerli Malı Haftasının adı kaldı

Yerli ve milli tarım söylemlerinin sözde kaldığını belirten Ferdan Çiftçi, “Yerli ve milli tarımın olmadığını defalarca dile getirdik. Yerli ve milli olan tarımda üreticinin, çiftçinin daha fazla desteklenmesi ithalat ancak son seçenek olmalı. Gıda arzı açığı olduğunda ithalat yapılmalı. 20 yıllık bir iktidardan bahsediyorsak bu süreçte bu planlamaların yapılmış ve düzlüğe doğru çıkılmış olması gerekiyordu. Görüyoruz ki Yerli Malı Haftasının neredeyse sadece adı kalacak. Pazarda, marketlerde her türlü ürünün ithalini bulmak mümkün.  Bu bir kader değil. Bu durumdan çıkış mümkün sadece doğru politikalarla, planlı üretim ve doğru destekleme politikalarıyla bu yapmak mümkün. Bunun için bir kararlılık gerekiyor” açıklamalarında bulundu.

Editör: Haber Merkezi