Simge Özden-10 Ekim Ankara Garı patlamasının üzerinden 1 yıl geçti. 10 Ekim 2015 Saat 10:04 sularında art arada iki patlamanın gerçekleşmesi sonucu 109 kişinin hayatını kaybettiği 500'ün üzerinde yaralının olduğu Demokrasi ve Barış Mitingi'nde bulunan Evrim Çakır o gün yaşadıklarını ve hayatını kaybeden arkadaşı Berna Koç'u anlattı.

-Demokrasi ve Barış adı verilen miting için İzmir'den Ankara'ya gitmiştiniz. Patlama öncesi ve sonrasını anlatır mısınız?

KESK, DİSK, TMMOB ve TTB'nin çağrısı ile Demokrasi ve Barış Mitingi gerçekleştirilecekti. 9 Ekim günü burada onlarca otobüs, binlerce arkadaşımız ile birlikte yola çıktık. Saat 09:30 sıralarıydı. Biz daha yeni Ankara'ya varmıştık. Diğer illerden gelen arkadaşlarımız da öyleydi. Otobüslerinden yeni inmiş insanlar kahvaltı ediyorladı. Kortejler henüz yapılmamıştı. Patlamanın olduğu yerde, patlama öncesinde 10-15 dakika beklemiştik. Biz de kendi arkadaşlarımızı görünce o tarafa yöneldik. Ben o sırada flama dağıtıyordum. Miting saat 11:00'da başlayacaktı. Saat 10:04'te ilk patlama gerçekleşti. Bir kısmı ses bombası diye düşündü. Arkasından ikinci bomba sesi gelince bir de alevleri fark edince ses bombası olmadığını anladım. Sonra o tarafa doğru koşmaya başladım.

-Patlama yeriyle aranızda ne kadarlık bir mesafe vardı?

Bizim bulunduğumuz kortejimizin sınırları içinde iki arkadaşımızı kaybettik. Ahmet Elhalidi Antakya'dan, bir de Nejla Duran isimli iki arkadaşımız vardı. Onlar en uçtaydı. Ben o sırada elime megafonu alarak insanları alandan uzaklaştırmaya çalışıyordum.

Polis ambulanstan önce geldi

Patlama sonrası polis geldi. Ambulans yok. Herkes ellerindeki pankartlarla yaralı taşıyorlar. Bir yandan Sağlık Emekçileri Sendikası'ndan arkadaşlar yaralıları muayene etmeye çalışıyor. Bir şeyi çok net hatırlıyorum. Gar'ın sol tarafından ve bizim bulunduğumuz alanın sağ tarafındaki iki köşeden polis gaz atmaya başladı. Bir katliam söz konusuydu. Onlarca insan paramparça olmuş, insanlar yardım etmeye çalışıyorlar ve polis o sırada  gaz atıyor. İnsanlar orada kendi canlarını, arkadaşlarının canlarını kurtarmaya çalışıyorlar, yaralı taşıyorlar. Hatırlıyorum birisi yaralıya kalp masajı yapıyordu polisin gazından hiçbir şey yapamaz hale gelmişti ve biz orada o arkadaşımızı kaybettik. Polisin attığı gaz yaralıları kurtarmak için olamaz. Bunu hiç unutamıyorum.

-Patlamada hayatını kaybedenlerden birisi olan Berna Koç'u ne zamandır tanıyorsunuz?
 
Onu 3 aydır tanıyordum. Bir eylemde tanışmıştık. Temizlik işçisiydi. 36 yaşındaydı. Üniversiteyi yeni kazanmıştı. Harita Kadastro bölümünde okuyacaktı. 'Lavaboya gideceğim gelince flamayı söz alacağım' dedi. Eylemlerde hep bu olur. Flama dağıtırken 'Tamam alacağım' deyip herkes birbirine atar. Biz de o sırada birbirimize tebessüm etmiştik. 'Gelince alacağım söz' deyip yanımdan ayrıldı. Zaten 10 dakika sonra patlama gerçekleşti. Lavaboya gidiyor çıktıktan sonra arkadaşlarını kalabalıkta ararken patlama oluyor.

Hiçbir şey değişmedi

-O günden sonra ülkemizde bir şeylerin değiştiğini düşünüyor musunuz? Bu tarz patlamalar nereye kadar devam edecek?

Ülkede hiçbir şey değişmedi. 7 haziran seçimlerinden beri soldan yana bir hava esti memlekette hükümet kendi iktidarını korumak için savaşı tırmandırmaktan başka bir şey yapmadı. Büyük katliamlara sahne oldu bu ülke. IŞID'in elini kolunu sallayarak bu memlekette gezdiğini görüyoruz. Patlamanın olduğu gün otobüsün televizyonundan izlemiştik. Başbakan Ahmet Davutoğlu canlı bombaların listelerinin elinde olduğunu eyleme geçmedikleri sürece müdahale edemeyeceklerini söylemişti. 2-3 ay öncesinde istihbarat alındığını biliyoruz. Ankara'nın göbeği, İçişleri Bakanlığı'nın olduğu bölgede bir patlama yaşanıyor ve kimsenin haberi olmuyor.

Katliamın üzeri örtülmeye çalışıldı

1 sene boyunca her ayın sonunda arkadaşlarımızı unutturmamak için sokağa çıktığımızda yaptığımız eylemler engellendi. Polis saldırılarıyla karşılaştık. Bizlere davalar açıldı. 1 sene boyunca aslında değişen bir şey olmadı. Daha da arttı, şiddetlendi. Katliamlar ülkesi haline dönüştürüldü bu ülke.

-Siz de bir yaralanma söz konusu oldu mu?


Hayır ben yaralanmadım, İstanbul'dan bir kaç arkadaşımız yaralanmıştı ama çok ciddi bir durumu yoktu. Alana biz yeni varmıştık. Hayatını kaybedenler genelde alana bizden önce gelenlerdi.

-Patlama sonrası devlet yetkililerinden herhangi birisinden yardım veya destek gördünüz mü veya böyle bir destek alan arkadaşınız var mı?

Hayır herhangi bir yardım almadık. Zaten kabul de etmezdik herhalde. Devletten de bir beklentimiz yok.


9 yaşındaki Veysel öldü

-Patlama sonrası yapılan milli takım maçında bir yuhalama söz konusuydu. Bu durum ülkenin ayrıştığının açık bir göstergesiydi diyebilir miyiz?

Hükümet kanadından yapılan bir Kürt düşmanlığı söz konusu. Her Kürdü terörist diye tanımladıkları için insanlara da bu şekilde lanse ediliyor. Sağ ve islamcı gruplara destek verildi. Ankara garı saldırısında ölenlerin terörist olduğu gibi düşünen buna inanan insanlar var. 9 yaşında Veysel öldü orada.

-Bundan sonraki süreç nasıl işleyecek sizce?


Bizler inanıyoruz. Mücadele etmeye devam ediyoruz. Ankara katliamında ölen arkadaşlarımız başta olmak üzere diğer arkadaşlarımız için de her zaman mücadelemizi sürdüreceğiz.
Editör: Haber Merkezi