Başkan Soyer, Tele 1 TV'de Cumhuriyet Gazetesi Ege Temsilcisi Tuncay Mollaveisoğlu'na konuk oldu. Başkanlıktaki ilk 100 günü hakkında değerlendirmelerde bulunan Soyer, hedeflerini anlattı, sorunların üstesinden gelmek için planladığı çözümlerden söz etti. Başkan Tunç Soyer'in sözlerinden öne çıkanlar şu şekilde:

Hızlı ama güzel

100 gün çok hızlı ama çok güzel geçti. Biraz tebrik ziyaretleri, biraz da Büyükşehir'in kurumsal yapısını tanımak için harcamam gereken zaman, ufak tefek kadro yenilenmeleri ve hızla hayata geçirmemiz gereken bazı uygulamalar... Hepsi bu 100 güne sığdı.

Kendi içinde yenileme

İzmir, 24 saat yaşayan bir şehir olmalı. Fakat siz toplu ulaşımda onun önünü açmazsanız insanların 24 saat yaşaması mümkün değil. İlk yaptığımız işlerden biri 'Baykuş seferleri' oldu ve çok da rağbet gördü. Şimdi hem sefer sayısını artırıyoruz hem de günleri çoğaltıyoruz. İzmir'in biraz daha açılması, biraz daha kabuğunu kırması gerekiyor.

Dokuzlar'da farklı tablo

Seçimin ardından en az oy aldığım yere gittim. Kiraz'ın Dokuzlar köyü, 300 seçmenli bir sandıkta 17 oy almışız. Çok üzüntü verici ve hayal kırıklığı yaratacak bir tablo. "Ne yaptım da bana bu kadar az oy verdiler?" diye kara kara düşünerek köye gittim. Oturduk, taleplerini anlatmaya başladılar. Dinleyince o 17 oyun fazla bile olduğunu düşündüm. Çünkü hiç dokunmamışız,  neredeyse yok saymışız. Derhal taleplerini yapma işine giriştik. Şu anda oraya sandık koyarsanız bambaşka bir tabloyla karşılaşırsınız. Türkiye'de değişmesinin istediğiniz şeylerin ne kadar kolay değiştirilebileceğinin mümkün olduğunu gördüm.

Lokomotif olacağız

İzmir bir lokomotif olacak Türkiye'yi peşine takacak ve değiştirecek. Türkiye'nin ileri gitmesinin yolu demokrasiyi ne kadar hakim kıldığıyla ilgili. İzmir bunun en iyi örneklerini ortaya koyacak. 31 Mart ve 23 Haziran'da çok büyük bir değişim yaşandı. Bu aşağıdan yukarı doğru oluşan bir değişim. Ne siyasal partiler bundan sonra aynı olacak ne de siyasal aktörler. Çünkü tabandan gelen bu dalga şunu söylüyor; "Başka bir siyaset istiyoruz." Özetle bizim kalkınmamızın, gelişmemizin sırrı demokrasiyi ne kadar uygulayabildiğimizde.

Yönetim sorunu

Bazı sorunlarla karşı karşıyayız. Mesela tarım politikası... .Çocukluğumuzda öğretmenlerimiz bize derlerdi ki 'Dünyada ekonomisi kendi kendine yeten 7 ekonomiden biriyiz, dünyanın tahıl ambarıyız, bütün dünyaya buğdayı biz satarız.' Sonra ne oldu? Büyük afetler, büyük kuraklıklar mı yaşandı? Topraklar bereketini mi yitirdi? Çölleşme siyasette başladı, biz onun için bugün saman ithal eden bir ülkeyiz. Biz dünyanın en güçlü tarım ülkelerinden biri olabilirdik bugün. Bence olacağız, çünkü o bereket orada duruyor, üreten insanlar orada duruyor. Ama yanlış siyasi tercihler yapmayacapız. Bir gecede 16 bin köy mahalleye dönüştürüldü. Türkiye'de son 12 yılda yapılan en büyük hatalardan birisi budur. Türkiye'ye yaşatılan büyük bir travmadır.

Alım garantisi

Ege'de de son 15 yılda ekilen topraklar daraldı. Bunu değiştirmek mümkün, biz değiştireceğiz. İzmir Büyükşehir Belediyesi, geçen 12 yıl boyunca üreticiden 470 milyon liralık ürtün almış. Biz bunu 'Alım Garantili Üretim' projesi kapsamında önümüzdeki 5 yıl içerisinde 1 miyar liraya çıkaracağız. Yani 4 misline çıkaracağız. Ve bu alımı kooperatiflerden yapacağız. Kooperastiflere diğeceğiz ki "ne üretirseniz satın alacağız." 16 milyonluk İstanbul'u, 5 milyonluk Ankara'yı Ege'nin pazarı olarak kullanacağız. O ürünleri İstanbullu, Ankara'lı tüketiciyle buluşturacağız. Bu kentler de böylelikle sağlıklı ürüne ulaşacak.

Editör: Haber Merkezi