FATİH ÖZKILINÇ- Koronavirüs salgınıyla mücadelede kademeli normalleşme 1 Mart itibariyle başlıyor. "Yerinde karar" adı verilen yeni dönemde, yerel yönetimler, hıfzıssıhha kurullarının değerlendirmesine göre karar verecek. Yeni dönemde normalleşmeye yakın iller arasında gösterilen İzmir’deki vaka ve test sayılarını İzmir Tabip Odası Başkanı Lütfi Çamlı, Haber Ekspres’e değerlendirdi. Son günlerde İzmir’de tedbirlere devam edilmesine rağmen vaka sayılarının bir plato çizdiğini belirten Çamlı, İzmir’de pandeminin kontrol altına alındığını söylemenin mümkün olmadığını İzmir’in yüksek riskli iller arasında yer aldığını söyledi.

 

İzmir yüksek riskli

Yerinden karar sürecinin doğru bir uygulama olduğunu belirten Çamlı, “Eskiden kararlar merkezi olarak alınmakta, bölgesel farklılıklar ve şehirlerin özellikleri göz önüne alınmaksızın herkes için hemen hemen aynı uygulamalara geçilmekteydi. Artık şehrin özellikleri, vaka sayılarının şiddeti, bulaştırıcılık oranları gibi birçok parametreye bakılıp bir karar vermek gerekiyor. İzmir’e baktığımızda en son Aralık ayında pik yapan vaka sayıları alınan tedbirlerin de etkisiyle Şubat ayı başına kadar ciddi anlamda düştü. Vaka sayılarımız 5 binlerden 300’lere kadar geriledi. İzmir’de son 15-20 gündür ise vaka sayıları tedbirlere devam edilmesine rağmen bir plato çiziyor. Düşme ya da artma olmaksızın yatay bir şekilde tabloyu görmekteyiz. Bu nedenle İzmir’de pandeminin kontrol altına alındığını söylememiz mümkün değil. Hala pandemi devam ediyor, bunu unutmamalıyız. Sağlık Bakanlığı, illeri düşük riskli, orta riskli, yüksek riskli, çok yüksek riskli diye dörde ayırdı. İzmir burada yüksek riskli iller arasında. Yüksek riskli olan bir yerde tedbirlerin kademesiz, kontrolsüz gevşetilmesi akla, mantığa, bilime uygun değil. Tüm Türkiye’de mutasyon virüsünün de etkileriyle vaka sayılarında bir artış söz konusu. Örneğin; Türkiye’de tekrar günlük 10 binlere yaklaşan vaka sayıları görmeye başladık. Bu sayı 5 bine kadar inmişti. Böyle yükselmeye başladığı ve bazı bilim insanlarının Mart ayının sonlarında üçüncü bir pik yaşanabilir öngörüsünün olduğu bir dönemde bu tür kararların çok dikkatli, bilimsel verilere dayanılarak alınması gerekiyor” dedi.

Başladığımız noktaya dönebiliriz

Haziran ayında atılan normalleşme adımıyla vaka sayılarının arttığını kaydeden Çamlı, “Kontrolsüz ve kademesiz bir normalleşme sürecinin bedelini yaşamını kaybeden vatandaşlarımızla ödedik. O nedenle bu yeni dönemde yerinde karar doğru bir uygulama. Ama burada mutlaka sahadan alınan veriler değerlendirilerek ve toplum sağlığı gözetilerek, bilimsel analizlerle kararlar alınmalı. Genellemeler yapmak ya da bir takım başka kaygılarla, bilime uymayan kararlar almak başladığımız noktaya geri dönmemize yol açabilir. Bu süreçte o nedenle il hıfzıssıhha kuruluna büyük görev düşüyor.  Konunun uzmanlarının mutlaka il hıfzıssıhha kurulunda yer alması gerekiyor. Örneğin; İzmir Tabip Odası, il hıfzıssıhha kurulunda yok. Halk sağlığı uzmanları bu dönemde kurulda yer almalı diye düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

Test sayısı artmalı

İzmir'de bir günde yapılan test sayısının Aralık ayına göre düştüğünü ve bu nedenle vaka sayısında da azalma olduğunu dile getiren Çamlı, “100 binde  40-50 diye düşünerek karar almak yanıltıcı olabilir. Önemli olan bu sayıya kaç test yaparak ulaştığınız. Eğer az test yaparsanız az vaka bulursunuz. Dolayısıyla 100 bindeki vaka sayınızda düşük çıkar. Test sayısını attırdığınız zaman 100 bindeki açıklanan vaka sayısı daha yüksek çıkar. Şuan da gördüğümüz en büyük sorunlardan biri, yapılan test sayısında ciddi bir azalma var. Aralık ayında İzmir’de günde 14-15 bin test yapılırken şimdi duyumlarımıza göre 3 bin, 4 bin test yapılıyor. Az test, az pozitif demek. Az pozitifte 100 bindeki oranı etkiler. Şu anda İzmir’de 4 bin değil de 14 bin test yapılsa 100 binde 42 çıkmaz. Doğru sonuçlar için test sayısını artırmak gerekiyor. Haftalık vaka sayıları üzerinden yorum yapmakta yanıltıcı olabilir.  Tüm parametreler gözetilmeli. Sadece il genelinde görülen toplam vaka sayısı üzerinden giderseniz sağlıklı bir karar verebilmeniz mümkün olmaz. İllerin, ilçelerin tek tek konuşulması, hangi yaş grubunda vakaların görüldüğü ya da meslek ve iş kollarında daha çok vakaların görüldüğü gibi detaylı bir takım parametrelerinde düşünülmesi gerekiyor” şeklinde konuştu.

Kurallara uymalıyız

Rehavete kapılmadan tedbirlere devam edilmesi gerektiğini belirten Çamlı,  “Kovid-19’la yaklaşık bir yıldır mücadele ediyoruz. Dünya Sağlık Örgütü yetkililerinin açıklamalarına göre 2022 yılından önce klasik anlamda maskeyi çıkarabileceğimiz bir normalleşmeden söz etmek mümkün değil. Maske, fiziksel mesafe, temizlik gibi pandemi kuralarına aşı olsak bile çok ciddi uyarak pandeminin yayılmasına, şiddetlenmesine izin vermemeliyiz. Toplum olarak yapmamız gereken bu. Kurallara uyduğumuz zaman vakaların düştüğünü gördük. Pandemide zamanından önce bir gevşeme, normalleşme başlatılması bütün bu yapılanların boşa gitmesine sebep olabilir. Rehavete kapılmadan kurallara uymalıyız. Bu sadece kendimiz için değil topluma karşı da bir sorumluluğumuz” dedi.

Editör: Haber Merkezi