Pekünlü, şu andaki gelenen noktayı da şöyle yorumladı: 'Ben hukukun üstünlüğünü istedim; bu isteğimin de yasal dayanakları vardı. AYM, Danıştay, Yargıtay Hukuk Genel Kurul ve AİHM'nin türban ile ilgili kararlarına karşın YÖK, E.Ü. Rektörlüğü, Fen Fakültesi Dekanlığı'nın bu yasal dayanakları yok sayması, yarattıkları "fiili duruma" direnecek kitlenin sindirilmesiyle mümkün oldu. Birçok hukukçu bu "fiili duruma" tepki gösterip görüşlerini çeşitli basın yayın organlarında dile getirdiler. Özellikle Sabih Kanadoğlu ve Bülent Serim türban yasağı konusundaki hukuksuzlukları yazılarıyla dile getirdiler.'
Günah keçisi olarak seçtiler
Kendisinin günah keçisi olarak seçildiğini bildiren Pekünlü, 'Ben YÖK'ün, E.Ü. Rektörlüğü'nün ve Fen Fakültesi Dekanlığı'nın türbana izin veren hukuksuz davranışlarını dilekçelerle, türbanlı öğrencilerin bina içinde ve dersliklerde görüldüğüne ilişkin tutanaklarla ve bu tutanaklara imza atan tanıklarla hukuka uygun davranışlara dönüştürmeleri konusunda yılmaz bir çaba harcadım' dedi.
Çabalarının sonuçsuz kaldığını da söyeyen Pekünlü, 'Bu çabalarım AYM, Danıştay, Yargıtay Hukuk Genel Kurul ve AİHM kararlarına karşın laiklik ilkesini savunmaktan yoksun makamları rahatsız etti' diye konuştu.
YÖK ve rektörlük baskı altında
YÖK'ün ve rektörlüğün politikacıların baskısı altına girdiğini söyleyen Pekünlü, bu kurumlara hukuku dikkate almayın diye baskı yapıldığını dile getirdi. Pekünlü, politikacıların YÖK ve rektörlüklere karşı, 'Hukuku dikkate almayın, bırakın dava AİHM'ye gitsin, nasıl olsa karar AİHM'den 8-10 yılda çıkar, bu arada biz amacımıza ulaşırız, yerel mahkemelerde size karşı açılan davaları da sizin lehinize sonuçlandırırız' dediklerini ve kurumların hukuksuzluğa itildiklerini ileri sürdü.
Pek çok kişiden destek gördüm
Pekünlü için pekçok imza kampanyası, toplantılar, AYM ve AİHM'e yargının yenilenmesi ve infazın tedbiren durdurulması istemleri ve basın açıklamaları yapılıyor. Dava sürecinde birçok kişiden destek gördüğünü belirten Pekünlü, 'Bu desteği verenler kuşkusuz evrensel bir ilke olan laiklik ilkesinin korunması ve kollanması mücadelesine etkin olarak katılan örgütlerdir' dedi.
Pekünlü, yurtdışından da çok sayıda destek olduğunu ve birçok bilimsel dergi ve gazetede kendisiyle ilgili haber yapıldığını, yapılmak istendiğini belirterek ayrıntılar için şu örnekleri verdi: 'Bilim dünyasının en saygın yayınlarından olan Science dergisinin bilim politikalarıyla ilişkili en son haber ve analizleri içeren ScienceInsider bölümü, olaya geniş yer vererek yasaların uygulanmasıyla ortaya çıkan bu duruma karşı Türk akademi dünyasının duyduğu kaygıyı duyurdu. Benzer şekilde "Pakistan Academy of Sciences" da resmi internet sitesinde Türkiye'nin 9 büyük akademi derneğinin yasaları uygulayan Pekünlü'ye destek verdiğini duyurarak derneklerin imzaladığı ortak metnin tamamını yayınladı. Nature dergisini yayınlayan Nature yayın grubu, bizlerle temasa geçerek laiklik ilkesini savunan bilim insanlarının karşılaştığı sorunlarla ilişkili olarak daha geniş bir yayın yapmaya karar verdiklerini ve bu konuda başlattıkları araştırma kapsamında konu editörünün İstanbul'a geleceğini bildirdi.'
Ya sonra?
AİHM'ye savunma hakkının ihlal edildiği ile ilgili başvurduklarını dile getiren Pekünlü, sonucun ne olacağını kestirmek ise zor olduğunu dile getirdi. Pekünlü konuşmasını şöyle sürdürdü: 'AİHM, Leyla Şahin davasında verdiği karara uyarsa, yani Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Anayasası'nda belirtilen laiklik ilkesi gereği türbanlı öğrencilerin üniversiteden uzaklaştırılmasının hukuka aykırı olmadığı yönündeki yerleşik kararına uyarsa, "Savunma hakkımın ihlal edildiği" yönünde bir karar verebilir. Sonra?'
Editör: Haber Merkezi