Türkiye dâhil dünyanın tüm ergenleri BTS hayranı ya da takıntılılarıdır. Bana herhangi bir ortaokul veya lise sınıfı gösterin, öğrencilerin arasında mutlaka en az bir kaç tane Koreli K-Pop 7 üyesi delikanlı müzik grubu BTS'yi (veya Bangtan Boys'u) dinleyen çıkacaktır.

Pek tabii ki birçok kişi bunu ses kirliliği olarak da tanımlayabilir. Müzikleri hakkında ne düşünürseniz düşünün ancak başarıları yadsınamaz. Her ne kadar Koreli emektar sanatçı PSY, eğlendirici şarkısı Gangnam Style ile Amerikan müzik piyasasında öncü olarak fırtına gibi geçmişse de (Şarkının adı Seul kentinin Gangnam-gu bölgesine bir atıf), BTS, 2018'deki bir albümü ile Amerikan Billboard 200 şarkı listesinde birinci sıraya yükselme başarısı gösteren ilk Koreli sanatçı.
2019 yılında saygın bir Carl Jung uzmanı ve akademisyen Dr. Murray Stein bir Japon öğrenciden, BTS grubunun, websitesinde onun 'Jung'un Ruh Haritası' adlı kitabını tavsiye ettiğini öğrendi. Kitap, Stein'in, Jung'un psikoloji teorilerini sunmak için 30 yıl önce geliştirdiği bir dersin temeli idi ve orijinali 18 ciltti. Tabii ki tavsiye edilen baskısı daha kolay hazmedilebilir hacim ve okunurlukta. Stein'in bu kitabı hem öğrenciler hem de psikoanalistlik eğitimi görenler için yıllardır ve hala çok değerli bir kaynak niteliğinde.

1961 yılında ölen Carl Jung, psikanalizin başlatıcısı Sigmund Freud ile birlikte çalışmış, İsviçreli bir psikiyatrist ve psikanalist idi. Jung, analitik psikoloji adı verilen bir yöntemde öncülük etmişti. Bu metot insan aklını çeşitli tipler halinde kategorilere ayırması ile dikkat çekici idi. Jung'un psikolojik tipleri hakkında çok yazıldı ve sonra bu kavramlar Katherine Cook Briggs ve kızı Isabel Briggs Myers tarafından genişletildi ve bugünkü Myers-Briggs Kişilik Tip Belirleme Göstergesi olarak yerleşti. Bu insanları kategorilere ayırmak için popüler bir yöntem. Çoğunlukla, iş kaynakları uzmanları işe almada, buluşturma web siteleri ya da tanıştırma ajansları da adayların uyumluluk tespitinde kullanıyorlar. Jung'un psikolojiye ve psikanalize katkısı çok büyük.
K-Pop fenomeni BTS'nin 2019 albümlerine 'Map of the Soul: Persona' (Ruhun Haritası: Persona) adını vermeleri sürpriz, ancak rastlantı değil. Albümün daha açılış şarkısında Kim Nam-joon  'Kimim ben? Sorusunu yaşam boyu sordum kendime / Ve cevabını belki de hiç öğrenemeyeceğim 'sözleri ile 'rap'liyor.
Albüm bir persona/kişilik sahibi olma kavramını keşfe çıkıyor. Persona başlangıçta aktörlerin sahnede taktıkları maske için kullanılan Latince bir kelime. Şimdi ise İngilizcede, oynadığımız değişik rollere atıf için kullanılıyor. Ve göründüğü kadarı ile hem BTS hem de izleyici-dinleyicileri bir 'persona'ya (kişiliğe) bürünmeyi anlayabiliyor, benimseyebiliyorlar.
K-Pop süperstarları olarak kendi hem sahne hem de gerçek yaşam personaları ile mücadele ediyorlar. En azından Batı ile karşılaştırıldığında sosyal olarak tutucu sayılan Güney Kore kültüründe kişinin kendisini başkalarına nasıl gösterdiği belki de çok daha önemli.
Başarılı K-Pop müzik grubu SHINee'nin üyelerinden Kim Jong-hyun 2017 yılında daha 27 yaşında iken apartman dairesinde ölü bulundu. Kore medyasının haberlerine göre Jong-hyun ağır bir depresyon geçirmekte idi ve ölümünde intihar kuşkusu vardı. Haberlere göre gizli homoseksüeldi ve personalarını maskeler gibi takınmaya hiç yabancı değildi.
Ülke tümüyle bir sınav dönemine girerken, eminim birçok öğrenci de çeşitli maskeleri dengelemeye çalışıyor. İyi birer öğrenci, iyi birer evlat olmaya çalışırken arkadaşları/eşitleri tarafından da kabullenilmek/benimsenmek istiyorlar.
Şu an bir ergenin yaşamı bir sirk jonklörünün yaşamı gibi... Üstelik daha da zor... Çünkü dengelemeye, düşürmemeye çalıştığı, kendi yaşamı...
Anne babalardan biraz anlayış... (Lütfen!)
***
Not: Bazen çok dip not koymak ve bulduklarımı, öğrendiklerimi, hemen okuyucularımla paylaşmak isliyorum. Sonra da bu kadar fazla not okuyucunun iştahını keser diye düşünüyorum. Ancak bu çok önemli. Briggs-Myers Kişilik Tiplemesini akademik dünyaya kabul ettiren ana-kızın adlarının başında Dr. ya da Prof. ön eklerinin olmadığını fark edince daha derine indim. Bulduklarımı paylaşmadan edemiyorum...  
Anne Katharine Cook Briggs (1875-1968) ev hanımı, hiçbir okulda eğitim görmedi. Kızı Isabel Myers'ı (1897-1980) da evde eğitti ve kızı daha sonra hiçbir okulda okumadan Swartmore College'a kabul edildi ve bitirdi ama akademik dünyaya katılmadı. Anne-kız psikoloji ya da benzer alanlarda bir eğitim görmediler. Çok okudular. Çok dinlediler. Çok gözlemlediler. Çok yazdılar.  Hatta Isabel bir dedektif romanı bile yazdı.
Anne-kız okudukları arasında en çok Carl Jung'dan etkilenip, çevrelerini tiplemeye ve bunu sistematik bir hale getirmeye başladılar. 1920'lerde kadının toplumdaki kısıtlı yeri nedeniyle sadece kendi çevrelerindeki kişileri inceleyebiliyor ya da duyduklarını analiz edebiliyorlardı. Komşular, eşler rüyalarını yorumlatıp, anne babalar çocuklarının kişilikleri hakkında onlara danışıyordu.
1940'ların ikinci yarısında Amerikan askerlerinin savaştan dönüşü ile işe alımlar başlıyordu ve hangi işe kimin alınacağı konusunda bu kişilik tiplemeleri kullanılıyordu. Anne-kızın MBTI kişilik testi bir altın yumurta idi. Kayıtlandı, patentlendi ve bir vakıf ile sonraki kuşaklara aktarıldı.


Daha da ilginci bu bilgileri kimden öğreniyoruz biliyor musunuz? Merve Emre adlı, Oxford Üniversitesi'nde Amerikan Edebiyatı Profesörü (Lisans: Harvard Ü., Lisansüstü ve Doktora: Yale Ü.) genç bir Türk'ten. Bu konuda bir kitap yazmış: The Personality Brokers: The Strange History of Myers-Briggs and the Birth of Personality Testing (Kişilik Simsarları: Myers- Briggs'lerin Tuhaf  Tarihi ve Kişilik Testinin Doğuşu).
https://www.huffpost.com/entry/myers-briggs-personality-test-creators_n_5b97b145e4b0511db3e61e41