Bugünlerde Kültürpark'ta nefes kesici bir görüntü saklı. Vatanı Japonya'dakiler gibi Mart sonunda çiçek açan, İzmir Sanat'ın hemen önündeki "sakura" (kiraz çiçeği), havada asılı beyaz-pembe bir tül gibi zarif ve sessizce duruyor. Bu muhteşem görüntüyü oluşturan çiçekler, kısa süre sonra, en geç Nisan ortasında dökülecek.

İki yüzden fazla türü olan kiraz ağaçları, Japonya'nın doğal zenginliklerinden kabul ediliyor ve ağaçların ya da tohumlarının ülke dışına çıkarılması yasaklanmış. Sadece dostluğu geliştirmek amacıyla başka ülkelere hediye edilebiliyor. Bu nedenle, internette herhangi bir bilgi bulamamış olsam da, yanındaki plakada "2010 Türkiye'de Japon Yılı" anısına dikildiği yazılı olan Kültürpark'taki sakura'nın da armağan olduğunu tahmin ediyorum.

Meyve vermeyen bir tür kiraz ağacı olan sakura, Japonya'nın gayriresmî ulusal çiçeği. Japon kültüründe çok önemli bir yere sahip olan kiraz çiçeklerinin açması, ülkede asırlardır kutlanıyor. Güzelliği ve kısacık yaşamıyla kiraz çiçeği, Samuray felsefesinde yaşamın da güzelliği ile geçiciliğini ve kaderin önceden kabulünü temsil ediyor. Bu nedenle Japon sanatında, manga ve animelerinde sıkça kullanılıyor.

Güzelliğinin zirvesindeyken, solmadan doğrudan yere düşen kiraz çiçeği, Samuraylara olası bir savaşta her an ölebileceklerini de hatırlatırmış. Yani Samuraylar için hem yaşamı hem de ölümü simgeliyormuş.

Sakura aynı zamanda, yenilenme vakti olan ilkbaharın ve umudun sembolü. Öyle ki, yeni bir başlangıcın müjdecisi olduğu hissiyle, Japonya'da okulların ilk dönemi ve mali yıl da, kiraz çiçeklerinin açtığı Nisan ayında başlıyor. Japonya'ya en çok turist, ülkede kutsal sayılan bu dönemde, kiraz çiçeklerini görmek için gidiyor.  

Japon Meteoroloji Ajansı'nın en önemli görevlerinden biri, hava durumunun yanı sıra, her şehir için kiraz çiçeklerinin açacağı tarihleri, başka bir deyişle "sakura durumunu" tahmin etmek. Ülkede yaşayanlar ve turistler, buna göre programlarını yapıyorlar. Kiraz çiçekleri önce ülkenin güneyinde açmaya başlayıp kuzeye doğru ilerliyor.

Kiraz çiçekleri açtığında, sadece onları hayranlıkla seyretmek, düşünmek ve kutlama yapmak için her yaştan insan parklara, bahçelere, tapınaklara akın ediyor. Yaklaşık bin 800 yıldır sürdüğü tahmin edilen bu geleneksel çiçek izleme partilerine, "hanami" adı veriliyor. Hanami festivallerinde, genellikle ağaçlara bakarak sadece sakin ve sessiz bir şekilde yürünüyor.

Bununla birlikte hanami, çiçek açan ağaçların altında müzik eşliğinde, özel olarak hazırlanmış yiyecekler ve sake (pirinç şarabı) ile piknik partilerini de içerebiliyor. Piknik yapmak isteyenler; dalları sallamamak, ağaçlardan çiçek koparmamak, ağaçlara tırmanmamak, etrafta çöp bırakmamak ve parktan parka farklılık gösterebilecek kurallara uymak konusunda uyarılıyor.

Gece yapılan hanami'ye ise "yozakura", yani "gece sakurası" deniyor. Yozakura'da ağaçlara, sadece çiçekleri aydınlatacak kadar ışık veren, kağıttan fenerler asılıyor.

Kiraz çiçeklerinin açması, bugün ABD, Kanada, Danimarka, İsveç, Hollanda, Fransa, Almanya, İspanya, Güney Kore, Tayvan ve Çin'de de festivallerle kutlanıyor.

Ben dün akşamüstü, Kültürpark'taki ağacı önce uzaktan izleyerek, sonra ağacın narin çiçeklerine yakından bakıp dokunarak ve en son da birkaç metre mesafede oturup çay içerken seyretmeye devam ederek hanami partimi yaptım.

Yaşam, fanilik, güzellik, bütünlük, doğa, ilkbahar, ümit, erteleme ve zaman kavramlarıyla ilgili düşünceler geçti aklımdan. Bir de, insanın içini yaşam sevinciyle dolduran bu ağacı İzmir'de görebildiğimiz için ne kadar şanslı olduğumuz...