Türkiye siyasetinde muhafazakâr partiler, uzun yıllardır güçlü bir sosyolojik tabana yaslanarak varlık gösteriyor
İnsanın en eski reflekslerinden biridir utanmak. Bir söz, bir hata, bir ihmal… Yüz kızarır, göz kaçırılır, ses kısılır.
Teşkilatlarda Emek, Vefa ve Kurumsal Sadakat Üzerine kalemimle az çok hatırlatmalar yapmak isterim.
Son yıllarda Avrupa’nın siyaset sahnesinde dikkat çeken bir değişim var: Milliyetçilik yükselişte.
Türkiye’de genç olmak son yıllarda büyük bir hayal kırıklığına dönüşmüş durumda.
Türkiye’de siyasetin en büyük ikiyüzlülüklerinden biri, bir şeyin kimin tarafından yapıldığına göre değişen tepkiler.
Gençlerin sokaklara dökülüp seslerini yükseltmeleri, tarihsel olarak hem bir hak arayışı hem de toplumsal değişim talebidir.
Türkiye’nin son yıllarda içine girdiği siyasi ve ekonomik türbülans, hukukun üstünlüğü ilkesinin sorgulanmasına neden oldu.
Türk milleti tarih boyunca birçok zorlukla karşı karşıya kaldı ama ne zaman ki bağımsızlığına, adaletine ve geleceğine kast edildi, işte o zaman ayağa kalkmasını bildi.
Siyaset, insanın hayatında kimlik ve vicdan arasındaki en hassas dengeyi kurduğu bir sahnedir.
Türkiye’nin geleceğini şekillendiren en önemli unsurlardan biri hiç şüphesiz eğitimdir. Ancak, uzun yıllardır maarif sistemimiz ve üniversitelerimiz ciddi sıkıntılarla boğuşmaktadır.
Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti), 2002 yılında iktidara geldiğinde halkın büyük bir kısmı, ülkenin geleceği için umut doluydu.
Bu bağlantı sizi https://www.haberekspres.com.tr dışındaki bir siteye yönlendiriyor.